Joseph Rudyard Kipling

Joseph Rudyard Kipling
PAYLAŞ
Hakkında

Joseph Rudyard Kipling (1865-1936) Bombay’da doğdu. Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan’ın ikliminin ingiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere’de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi. Küçük Kipling’in bu ailenin yanında geçirdiği altı yıl, bedensel ve zihinsel baskılarla doluydu. Sonunda gerçek anne ve babası onu bu eziyetli yaşamdan kurtarıp, Devon’daki bir yatılı okula gönderdiler. Kipling okulu bitirdikten sonra tekrar Hindistan’a döndü ve 1889 yılına kadar orada kaldı. Yaşamının daha sonraki bölümünü, yurt dışına yaptığı uzun yolculukların dışında, vatanı olan İngiltere’de geçirdi. Kipling çok üretken bir yazardı. En verimli çalıştığı yıllarda, bir haftada üç yazı yazdığı olmuştu. Dehası çabuk keşfedildi; onu sevmeyenler ve kıskananlar bile bu yönünü takdir ederdi. Yirmi iki yaşında İngiltere’ye döndüğü zaman, The Times gazetesi onun hakkında bir başyazı yayınlamıştı. 1899 yılında çift taraflı zatürreye tutulunca da bu haber tüm dünyada yankılanmış ve üzüntü yaratmıştı. 1907 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazandı; ödül yağmuru bundan sonra da devam etti. İki kez şövalyelik ödülüne layık görüldüğü halde kabul etmedi. Kipling çocuklar için birçok kitap yazdı. Tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bildi. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin öğelerini bir portre gibi betimlemeyi başardı. Cengel Kitabı ilk kez 1894 yılında yayımlandı. Bir yıl sonra da öykünün devamı geldi. Bu kitaplar Maugli’nin tiplemesini ve maceralarını günümüze değin en güzel şekilde taşıyan örnekler olarak kabul edilir. Gerçi kitaplarındaki öğeler bu kadarla da bitmez. Hepsini saymaya kalksak, Walt Disney’in tüm karton filmlerine yetecek kadar malzeme oluşturur. Ayı Balo, Kara Panter Bagera, Kaplan Sirhan ve Hint Faresi Riki-Tiki-Tavi bu unutulmaz tiplemelerden yalnızca birkaçıdır. Fil Tomai gibi daha niceleri de var. Etrafımızdaki insanların taşıdığı pek çok özelliği bu hayvan tiplemelerinde bulabiliriz. Ama hepsinin kendine özgü yanları olduğunu da gözardı edemeyiz. Bu kitaplardan alınacak en önemli ders ise şudur: Orman büyük, yavru ise küçüktür.