Basın Bültenleri
-
Ferhat Özgür - Şehir Defteri
06 Şubat 2009
Ferhat Özgür - Şehir DefteriKâzım Taşkent Sanat Galerisi 6 Şubat -15 Mart 2009 tarihleri arasında güncel sanatçı Ferhat Özgür’ün kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. “Şehir Defteri” başlığını taşıyan sergide sanatçının kent ve birey ilişkisine odaklandığı fotoğraf ve video çalışmalarından bir seçki yer alıyor.“Ferhat Özgür demokrasi bilincinin merkezi sayılan kentlerin, özelde ise Ankara-Altındağ/lı’nın “yıkım” psikolojisini fotoğraflara yansıtıyor. Yıkımla yüzleşme sürecinin duyumsattıklarını kurgulayarak sergi mekânına taşıyor.” ZEYNEP YASA YAMAN, “Şehir Defteri” sergi kitabı, YKY, 2009“1990’larda gerçekleştirdiği “Toprak” başlıklı resimler dizisinden başlayarak insanın yaşadığı yeri/yerleri coğrafi, ekonomik ve kültürel anlamlarıyla sorgulayan Ferhat Özgür, yapıtlarında göç olgusunu, büyük kent yaşamı bağlamında kimlik/aidiyet sorunlarını, yerinden edilmişliğin yarattığı sıkıntılı varoluşların çilesini yansıtan bir sanatçı. İfade türü olarak resimle başlayan, ama zaman içinde bu tür temalara duyulan ilginin getirdiği arayışlarla yeni yöntemlere, farklı malzemelere eğilim gösteren sanatsal yaklaşımı ise, kuşkusuz en çok dikkat çeken yönü. Kendisini türler arasında bir ‘göçer’ olarak nitelendirmemize yol açacak bir çoğulluk ve deneysellik içinde çalışan sanatçı, performanstan enstalasyona, fotoğraftan videoya uzanan bir çeşitlilik içinde çalışıyor; güncel olgulara/sorunlara yönelik gözlemlerini, görselliğin ifade gücünden en çarpıcı şekilde faydalanabileceği mecralara aktarıyor.” AHU ANTMEN, “Şehir Defteri” sergi kitabı, YKY, 2009“Şehir Defteri”nde Özgür, ağırlıklı olarak Ankara’nın kentsel dönüşümüne, kent ve birey arasındaki ilişkilere odaklanıyor. “Şehir Defteri”nin manifestosunda kentin her yönüyle kendisinin kılcal damarlarının içine kadar sızmış, onunla yaşayan, kimi zaman zehirleyen kimi zaman da hayatta kalması için gereken enerjiyi ateşleyen tuhaf bir yaratık olduğunu dile getiren Özgür, bu açıdan bakıldığında modernliğin hem en iyi temsilcisi hem de en sorunlu iki olgusuna dikkat çekiyor: Kent ve birey. " BURCU PELVANOĞLU, “Şehir Defteri” sergi kitabı, YKY, 2009Ferhat Özgür 1965 Ankara doğumlu Ferhat Özgür yüksek lisans ve doktora derecelerini Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde tamamladı. Aynı üniversitesinde öğretim görevlisi olan sanatçı video, fotoğraf, enstalasyon ve resim gibi farklı teknikler kullanıyor. Sergi yapımcısı ve yazarlık görevleri de üstlenen Özgür’ün yurtiçinde ve dışında katıldığı son dönem sergilerden birkaçı: “Video Presentation”A3 Kültür Merkezi (Rijeka, Hırvatistan, 2007), “Kısa-Hikâyeler: Fotoğraflar 1890-2006”, Macy Galerisi (New York, 2007), 10. Uluslararası İstanbul Bienali (2007), “Turkish Realities: Positions in Contemporary Photographs from Turkey", Fotografie Forum Frankfurt, Almanya (2008).Ferhat Özgür - Şehir Defteri 6 Şubat - 15 Mart 2009 Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisihttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/ferhat-ozgur-sehir-defteri -
Ali Kazma Engellemeler/ Obstructions
25 Aralık 2009
Ali Kazma Engellemeler/ ObstructionsUluslararası güncel sanat sahnesinin önemli isimlerinden Ali Kazma’nın yeni kişisel sergisi “Engellemeler / Obstructions”, Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde açılıyor. Küratörlüğünü Emre Baykal’ın yaptığı sergi 25 Aralık 2009-30 Ocak 2010 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek.Sanatçının, sergide yer alan “Dans Topluluğu” adlı video çalışması Türkiye’de ilk kez sergilendi. 2009’un ilk yarısında Zeynep Tanbay Dans Projesi’nin provalarında ve performanslarında yapılan çekimlerden oluşan bu eser, daha önce Fransa’nın Lille şehrinde gösterilmişti. Dünyada ilk kez sergilenecek “Tersinden Harabeler” adlı video çalışması ise sanatçının üzerinde çalıştığı temaların farklı şekilde ele alındığı bir eser.Sergiyle ilgili küratör Emre Baykal şöyle diyor: “Ali Kazma 2005 yılından bu yana üstünde çalıştığı “Engellemeler / Obstructions” adlı video serisinde düzenle kaos, yaşamla ölüm arasındaki gergin dengeyi, insanın içinde bulunduğu ve dağılmaya, yok olmaya eğilimli dünyayı bir arada tutma çabasını ve bunun için geliştirdiği üretimin çeşitliliğini araştırıyor, insan doğası içinde bu üretimin ne ifade ettiğini anlamaya çalışıyor.Tünel ve Karaköy’de kamusal alanda düzenlenen “İstanbul Yaya Sergileri 2” için gerçekleştirdiği “Bugün” adlı çalışmasında, sergi süresince hergün bölgedeki etkinliği kamerasıyla kaydedip aynı günün akşamında Tünel’de bir mağaza vitrinine yansıtan sanatçı, sergi sonunda bu 2-3 dakikalık kısa videoları birlikte montajlayarak “Engellemeler”e zemin oluşturan yeni bir işe dönüştürmüştü. Ali Kazma “Bugün”ün ardından birçok üretim/onarım/yaratım mekânına girdi; ameliyathane, tekstil fabrikası, saat tamir atölyesi, mezbaha, tasarım atölyesi, dans stüdyosu gibi insanın farklı kapasitelerinin kullanıldığı üretim/onarım alanlarındaki etkinlikleri; buralarda kullanılan üretim tekniklerini ve malzemeleri; kesme, vurma, delme, yakma, sıkıştırma, dikme, temizleme, sınıflandırma gibi üretimin ortak eylemlerini kamerası aracılığıyla ve kimi zaman neredeyse resimsel bir soyutlamaya yaklaşan bir dille kaydederek, kendi sanat üretiminin ana malzemesi haline getirdi.Bu sergide “Engellemeler”in çıkış noktası olarak kabul edebileceğimiz “Bugün” adlı çalışma, orijinal gösteriminde olduğu gibi sokakla ilişkisi koparılmadan, ancak çok sayıda ekranda eşzamanlı bir akış sağlanarak gösteriliyor. “Engellemeler” serisinden seçilen dört videonun aynı mekân içinde buluşturulması yoluyla sağlanan benzer bir çok projeksiyonlu sunum, yine eşzamanlı ve hiç tekrar etmeyen bir akışın imkân vereceği farklı görsel ve kavramsal okumaları araştırıyor. “Ruins in Reverse” aynı seri içinde yer almamakla birlikte, düzen ve kaos, varlık ve yokluk, yaşam ve ölüm arasındaki sürekli yer değiştirmeyi gösteren bir çalışma olarak sergide yer alıyor. Sergi mekânında yer alan ve aslında Ali Kazma’nın “Engellemeler” serisini oluştururken çalışma defterine not aldığı time-code’lardan oluşan duvar uygulaması ise, sanatçının 2005 yılından bu yana gerçekleştirdiği kendi sanatsal üretiminin oluşum sürecine ait kayıtlar.”Ali Kazma 1971 İstanbul’da doğdu. Türkiye, ABD, İrlanda, İngiltere, Fransa, Japonya, Hırvatistan, Almanya, İspanya, Finlandiya, Hollanda, Tunus, Küba, İsviçre dâhil olmak üzere pek çok uluslararası sergide yer aldı, kişisel sergiler açtı.1999 yılından bugün sergilerinden birkaçı: Francesca Minini, Milano (2008), Whitechapel, Londra (2008), 9. Lyon Bienali (2007), 7. ve 10. Uluslararası İstanbul Bienalleri (2001, 2007), 9. Havana Bienali (2006), İstanbul Yaya Sergileri 2 (2005), Setinye Bienali (2004).Sergiyle ilgili olarak Şubat 2010’da Yapı Kredi Yayınları tarafından Türkçe – İngilizce olarak yayımlanacak kitapta, sergi küratörü Emre Baykal’ın bir metni ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Suna Ertuğrul’un sanatçının işleri üzerine kaleme aldığı bir yazı yer alacak.İşler: Beyin Cerrahı, 2006, 14’ Bugün, 2005, 32’ Ev Eşyaları Fabrikası, 2008, 12’ Kot Fabrikası, 2008, 12’ Dans Topluluğu, 2009, 10’ Tersinden Harabeler, 2006, 8’ Zaman Notları, 2009 (Elle yazılmış çalışma notları)Ali Kazma Engellemeler/ Obstructions Kâzım Taşkent Sanat Galerisi 25 Aralık 2009- 30 Ocak 2010https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/ali-kazma-engellemeler-obstructions -
Zamanın Görünen Yüzü Saatler
12 Mart 2009
Zamanın Görünen Yüzü Saatler12 Mart – 28 Haziran 2009 Yapı Kredi Vedat Nedim Tör MüzesiYapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nin yeni sergisi etnografya ve teknoloji dizilerinin bir devamı olarak tasarlanan Saatler konusu nesnel ve soyut anlamda ele alınarak sunulacaktır.Türkiye’nin önemli müzelerinden ve özel koleksiyonculardan ödünç alınarak kurgulanan sergi; insanoğlunun zamanı kısa dilimler halinde ölçmeye başladığı, günün güneşe göre saat dilimlerine ayrılmasını sağlayan matematiksel sistemi ve bunu hesaplayan objeyi bulduğundan itibaren 1950’li yıllara kadar gelen bir tarih süreci izleyecektir.Bu tarihi süreç içinde saat kavramı somut objelerle işlevsel ve mekanik kurgusuna göre gruplandırılması yapılacak, örneğin güneş saati, kum saati, silindirik saatler, kule saatleri, gemici saatleri, camii ve meydan saatleri … gibi objeler işlevselliği, teknikleri yapıldığı dönemin tarihi atmosferi , öncesi ve sonrası metinler halinde anlatılarak sergilenecektir.İslam ülkelerinde 5 vakit namaz ve ezan nedeniyle zamanın doğru olarak hesaplanması ayarlanması ve ezan ile duyurulması , dini ve sosyal yaşamın bu zaman dilimlerine göre ayarlanması nedeniyle saatin dinsel yönü vardır. İstanbul’ da ve Anadolu da büyük camilerin yanında namaz ve ezan vakitlerini ayarlamak için “muvakkithane” ler (vakit ayarlanan yer) yapılmıştır, burada vakti ayarlayan görevli “muvakkit” matematik kafası iyi çalışan, bir mühendis kadar güneşin duruşuna göre saat dilimini ayar eden hesaplaması güçlü birisidir. Ayrıca güneşe, aya ve diğer tabiat olaylarına göre zamanı ayarlayan ve sarayda görevli kişilere de müneccimbaşı deniliyordu, müneccimbaşılar Hükümdara ve üst düzey devlet görevlilerine bu ayarlamalara göre saati, hava durumunu diğer tabiat olaylarını haber veriyordu.Muvakkitler ve müneccimbaşılar aynı zamanda çok iyi saat ustaları idiler, çok ince hesaplar ve ayarlamalar onları tevekkül sabır sahibi yapıp bir saati en hassas nasıl yapılabilirse sabırlarını deniyorlardı adeta inzivaya çekiliyordu. O dönemlerde motor ve elektronik olmadığı için saatin her bir parçasını kendisi tasarlayıp kendisi tornada yapıyorlardı. Bu yüzden saatçi ustaları tasavvufa daha yatkındılar.Sergi kurgusunun içinde koleksiyonlarda bulunan eski Türk ustalarının yaptığı ve günümüze çok az örneği gelen, naif, atölye, usta yapımı çok nadir bulunan saatler mütevazî bir şekilde iz bırakmadan yitip giden ustaları ile anılacaktır.Musata Şemi, Mehmet Şükrü, Ahmet Eflaki Dede, Derviş Yahya ve Şeyh Dede gibi Türk ustaları ve yaptığı saatler Dolmabahçe Sarayı Saat uzamanı Şule Gürbüz ile ustası Recep Gürgen tarafından anlatılarak günümüze kalan saatler konusunda değerlendirmelerde bulunmaktadırlar.Serginin objelerin dışında bir de kavramsal yönü vardır, ünlü yazarların ve düşünürlerin saat ve zaman konusunda artık bir ikon haline gelmiş yazıları ve düşünceleri serginin küratörü ve editörü tarafından arşivler taranarak keyifle okunacak duvar yazıları şeklinde yer alacaktır.Sergide ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün saatinin yanı sıra ülkemizin artık tarihe geçmiş ünlü sanayici ve iş adamlarının “vakit nakittir” deyiminden yola çıkarak saatlerinin sergilenmesi düşünülmektedir. Bu alanda Kemal Atatürk’ün saati, Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı’nın saatleri de sergiye başka bir boyut katacaktır.Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, İstanbul Deniz Müzesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Müdürlüğüne bağlı Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi , Kandilli Rasathanesi, İstanbul Büyük Kulup Müzesi, Sadberk Hanım Müzesi, Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Türkiye Denizcilik İşletmeler, A.Ş. Müzesi, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi, Berna Bayındır, Mehmet Akgül, Efe-EgeUygur Koleksiyonu, Antikacı Ender Bey, Burhan Coşkunerler, Mehdi Kambruz, Mehmet Pir, Ümit Balcısoy, Karaca Taşkent, Yaşar Yeğen, Zerrin Gürdal, Naim Arnas, Mihrinur Aytan, Recep Gürgen Koeksiyonları Sabancı Ün. Sakıp Sabancı Müzesi, Dolmabahçe Sarayı’nın son müneccimbaşısı Hüseyin Hilmi Bey’in fotoğrafları ve yaptığı saatler torunu Şara Sayın Zeynep Sayın ve Ülker Sayın tarafından sergiye verilmiştir.Küratörlüğü ve hazırlık çalışmaları Şennur Şentürk ve Nihat Tekdemir tarafından yürütülmekte olup Serginin danışmanlığını Şule Gürbüz yapmaktadır. Saatler günümüzde artık tek kalan usta Recep Gürgen tarafından sergiye hazırlanmıştır.https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/zamanin-gorunen-yuzu-saatler -
Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük
30 Eylül 2009
Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve ÇokkültürlülükYapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nin yeni sergisi “Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük” sikkeler üzerinden Anadolu’nun görsel zenginliğine ışık tutuyor. Sergi, Yapı Kredi’nin sahip olduğu 55 bin parçalık dünyanın üçüncü büyük sikke koleksiyonundan seçilerek oluşturuldu.Lidyalıların ilk madeni parayı basmalarından bu yana para, çok fazla şekil değiştirmedi. Maden üzerine basılan bu sikkelerde devletin arması, sikkeyi bastıran hükümdarın adı, sikkenin basım tarihi, değeri ve basıldığı şehrin ismi gibi çeşitli veriler bulunur. Sikkelerde, bunların yanısıra, Anadolu uygarlıklarının, kültürlerinden, mitolojilerinden, bulundukları coğrafyadan, yaşadıkları olaylardan hareketle, çoğu kez simgesel değerler atfettikleri çeşitli figürler de göze çarpmaktadır.https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/sikkeler-ne-anlatir-ortacag-anadolu-sikkelerinde-simgeler-ve-cokkulturluluk
YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK © 2024 YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK.