Basın Bültenleri
-
Haldun Taner’in Yapı Kredi Yayınları’ndaki Mayıs Kitapları
28 Mayıs 2015
Haldun Taner’in Yapı Kredi Yayınları’ndaki Mayıs KitaplarıTürk edebiyatının ve tiyatrosunun büyük ustası Haldun Taner’in bu ay üç kitabı daha Yapı Kredi Yayınları raflarında yerini alıyor.Haldun Taner, hayata bakışındaki derin ve keskin gözlem gücü, insanı ele alışındaki olgunluk ve incelik, durumları ortaya koyuşundaki kültürel zenginlik, anlatımındaki sağlam yapı ve mizahın imbiğinden geçen ışıltılı üslubuyla klasikleşmiş bir yazarımız.Yapı Kredi Yayınları, doğumunun 100. yılında Haldun Taner kitaplarını yeni bir editörlükle ve özel kapaklarla ayrı ayrı yayımlıyor. İşte bu ayın üçlüsü: “Yalıda Sabah” (öykü), “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” (oyun), “Çok Güzelsin Gitme Dur” (düzyazı).Çok Güzelsin Gitme Dur “Çok Güzelsin Gitme Dur”, Haldun Taner’in 1976-1982 yıllarındaki gazete yazılarından oluşuyor. İstanbul, tarih, eğitim, sanat, edebiyat, dil, kültür, tiyatro, kentsel sorunlar, yitirilen erdemler, doğa ve çevre, konu ne olursa olsun, Taner’in kalemiyle renkleniyor.“Bir ada arıyorum. Sen ben kavgasından uzak. İnce hesaplardan. Bir ada ki ona gelen unutsa adını, mesleğini, bencil ihtiraslarını. Soyunsa kinlerinden, hasetlerinden bir bir. Yeterince yer olduğundan kelli güneşin altında, denizde ve kıyıda, kimsenin gözü olmasa başkasının yerinde. Uzanıp düşünmemek, sadece yaşamak tadı ile yetinip bıraksa kendini kendine. Ayak oyunlarına sapmadan. Dedikodu yapmadan. Bıraksa kendini hafif rüzgâra, deniz minaresi gibi, kozmik bir ezeli şarkıyı ta içinde duyarak. (...)“Bir ada arıyorum. Politikadan uzak. İktidar hırsı yok. Kendinden başka düşünene tahammülsüzlük yok. Herkes eşit adasever. Kimi kıyısını, kimi yamacını, tepelerini, çamlıklarını… ‘Mademki benden değilsin, öyleyse bana karşısın’ ham görüşü uğramamış adaya. Seçim sorunu, oy dalgası, partiler, koalisyon, Çince gibi sözcükler kullanılmıyor ada sakinlerince. Siyaset yok ki siyasi suç kalsın.”Yalıda Sabah “Yalıda Sabah”, Küçük Harfli Mutluluklar, Karşılıklı, Şeytan Tüyü, Sonsuza Kalmak, Neden Sonra, Yaprak Ne Canlı Yeşil adlı öykülerden oluşan Haldun Taner’in son öykü kitabı Yalıda Sabah 1983’te Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü. Taner’in öyküleri MEB 100 Temel Eser kapsamında genç okurlarla buluşuyor.“1945’ten bu yana bütün yaşadıklarımızı, yanlışıyla, doğrusuyla, bütün davranışlarımızın ince alaylı bir dille hikâyesini okumak isteyenlere verilecek tek ad Haldun Taner’dir.” (Doğan Hızlan)“Derinlik, incelik ve kurgu işçiliği kadar, gözlem ve ayrıntı çeşitliliği yönünden de zengindir Taner öyküsü. Dili ve biçimi klasik sayılabilir, dünyaya bakışı ve yorumları hep çağcıldır.” (Füsun Akatlı)Sersem Kocanın Kurnaz Karısı “Haldun Taner’in en usta yapıtlarından biri olan “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”, Molière’in birçok piyesini Türkçeye adapte etmiş devlet adamı Ahmet Vefik Paşa üzerinedir. Paşa, Bursa’da vali iken kendi başına bir tiyatro kurmuş, Türk ve Ermenilerden oluşan aktörlerini bizzat yönetmişti. Üç perde boyunca Molière’in Georges Dandin’inden sahneleri üç ayrı üslup varyasyonu içinde izleriz. Bunun sonucu, bugünkü Türkiye’deki çeşitli oyun üsluplarının bir parodisidir. Taner’in tercih ve sevgisinin geleneksel Türk tuluat tiyatrosundan yana olduğu ustaca işleyişinin içinde sezilir.” (Metin And)“Zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır. Yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulur gider. Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız. Görorum hepiniz gardroba koşmaya hazırlanorsunuz. Birazdan teatro bomboş kalacak. Ama teatro işte o zaman yaşamaya başlar. Çünkü Satenik’in bir şarkısı şu perdelerden birine takılı kalmıştır. Benim bir tiradım şu pervaza sinmiştir. Hıranuş’la Virjinya’nın bir diyalogu eski kostümlerin birinin yırtığına sığınmıştır. İşte bu hatıralar, o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde yine sahneye dökülürler. Artık kendimiz yoğuz. Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz, fısıldaşır dururlar sabaha kadar.Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır. Perde.”https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/haldun-tanerin-yapi-kredi-yayinlarindaki-mayis-kitaplari -
Karasevdalılar
25 Mayıs 2015
KarasevdalılarYapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Kara Sevdalılar”, Javier Marias’ın en önemli, en sürükleyici romanlarından biri.María Dolz her sabah işe gitmeden önce kahvaltı ettiği kafede adeta onun için bir mutluluk timsaline dönüşen evli bir çifti gözlemlemeye başlar. Bu, onun için, sabahlara neredeyse daha kolay başlamanın bir yolu olmuştur. Ta ki uzun bir süre bu gözlemlerine ara vermek zorunda kalıp adamın bir meczub tarafından öldürüldüğünü öğrendiği güne kadar... Derken kendiliğinden gelişen bir ilişki María’nın cinayetin ayrıntılarından haberdar olmasını sağlar...Sarhoş edici bir sevda, birbiri ardına patlak veren kah sevindirici kah üzücü olaylar, cömertlik ve bencillik halleri, cezasız kalma, ölenlerin hayatımızda yer işgal etmeyi sürdürmesi, hafıza, mutlak hakikatin bilinemezliği: Marías’ın en oyunbaz romanlarından biri olan “Karasevdalılar”ın muammalarından bazıları. İnsan ilişkilerinin görünenin altında yatan karmaşık yapısına işlenmiş muammalar...“Ustalıkla yazılmış bir roman.” Alberto Manguel“Karasevdalılar, cinayet romanı gibi görünen metafizik bir keşif gezisi.” The SpectatorKara Sevdalılar Javier Marias 282 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/karasevdalilar -
Belleğin karanlık kuyusuna yolculuk Filiz Özdem'den yeni bir roman: “Aşk Meçhule Yürür”
25 Mayıs 2015
Belleğin karanlık kuyusuna yolculuk Filiz Özdem'den yeni bir roman: “Aşk Meçhule Yürür”Yapı Kredi Yayınları okurlarının, çoçuklara yönelik eserleriyle olduğu kadar “Korku Benim Sahibim”, “Düş Hırkası” ve “Yalan Sureleri”nden oluşan “Veda Üçlemesi”yle ve “Rüya Bekleyen Adam” adlı romanlarıyla tanıdıkları Filiz Özdem, yeni romanı “Aşk Meçhule Yürür”de, “Deniz çekildiği zaman, nasıl ki kumsalda görmediğimiz bir sürü şey açığa çıkarsa, akıl çekildiği zaman da hayat başka türlü görünebilir insana” diyen kahramanı Mercan'la belleğin karanlık kuyusuna bakıyor.Roman, artık var olmayan bir geçmişle henüz var olmamış bir geleceğin arasına sıkışıp kalmış, “neşe ile keder, korku ile cesaret, varlık ile yokluk arasında gidip gelen” incinmiş bir kadının hatıralarını taşıyor okura: “Ya ifrat ya tefrit” diyen, “başka türlü biri” olmanın dayanılmaz ağırlığıyla bir türlü hayata karışamayan Mercan'ın eğilip bükülen “ayarsız” belleği, “akıl çekildiğinde” geride kalanlarla bileniyor; varoluş, keskin bir bıçağa dönüşüyor.Geçmişin lime lime ipliklerini kelimelerin merhametli dokunuşlarıyla onaran Filiz Özdem, “Aşk Meçhule Yürür”de varoluşun belleğini sorguluyor; çocukluğun ve aşkın karanlık kuyusunda bulduğu o ağır demir kapıyı, kıldan ince kılıçtan keskin bir soruyla çalıyor: “Hatırladıkların kadar mısın, unutmadıkların kadar mı?”Aşk Meçhule Yürür Filiz Özdem 126 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/bellegin-karanlik-kuyusuna-yolculuk-filiz-ozdemden-yeni-bir-roman-ask-mechule-yurur -
Yaz Üçgeni
25 Mayıs 2015
Yaz ÜçgeniGüven Turan daha önce “Dalyan, Yalnız mısın?” ve “Soğuk Tüylü Martı” romanlarında aşkın yarattığı kimlik kargaşasına yepyeni bakışlar getirmişti. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Yaz Üçgeni”nde ise yalnızlıklarının ve sevgi arayışlarının karanlık çeperlerine dokunuyor; bugünün dili ve parlak anlatımıyla adeta aşkın geometrisini çıkarıyor.Barış, sallantıdaki bir ilişkisini bitirmenin eşiğindeyken Melis’le tanışır. Bir yandan çelişkilerinin ve açmazlarının temelindeki büyük yalnızlığını kavramak, öte yandan tutkuların birdenbire çatallanan ve hızlanan trafiğini yönetmek durumundadır. Barış’ın İstanbul’da Melis ve İris’le, Bodrum’da yine Melis ve Hale ile yaşadıkları astronomide “yaz üçgeni” diye bilinen bir yıldız görüntüsünde sembolleşir.Yaz Üçgeni Güven Turan 213 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/yaz-ucgeni -
Sınırdışı Saatler
25 Mayıs 2015
Sınırdışı SaatlerMehmet Yaşın’ın Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Sınırdışı Saatler” kitabı, dilini ve yurdunu arayan Kıbrıslı bir adamın trajedisini gerçeküstü bir anlatımla ifade ederken, anlatım tekniği mevcut durumun akıldışılığı ile tamamiyle örtüşüyor.Sınırdışı Saatler, Ada özelinde yola çıkarak yapılmış en radikal savaş ve militarizm eleştirilerini barındırıyor. Kitapta Kıbrıs’ta doğup büyümüş insanların vatansızlıklarını, iç ve dış dünyalarını, savaşın, şiddetin ve düşmanca duyguların birey ve toplum üzerinde yarattığı travmaları sergileyen hikayeler bulunuyor.“Ben, yazılmasaydım, yalnızca hayal edilseydim suçlu olamazdım. Olamazdım ki! Hayal edilince mi gerçek oldum? Ama yazılmayan şey hayal edilebilir mi? Sınır, yazıldığımız yere kadar. Öyleyse sınırdışı edilebilir miyim ben?”Sınırdışı Saatler Mehmet Yaşın 233 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/sinirdisi-saatler -
“İşte Benim Zeki Müren” Sergisi Ankara'da
06 Mayıs 2015
“İşte Benim Zeki Müren” Sergisi Ankara'daYapı Kredi Private Banking ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğinde TEV ve TSK Mehmetçik Vakfı’nın desteği ile hazırlanan “İşte Benim Zeki Müren” sergisi, derin müzik kültürünü bestelerine yansıtan sıradışı bir yıldızı, Zeki Müren’i İstanbul’dan sonra Ankara’da ağırlıyor.Yapı Kredi Private Banking ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliği ile açılan ve çok ses getiren “İşte Benim Zeki Müren” sergisi, Türk Eğitim Vakfı (TEV) ile Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı’nın 18 yıldır arşivinde bulunan Zeki Müren fotoğraflarını ve özel eşyalarını gün yüzüne çıkıyor. Türk Eğitim Vakfı ve TSK Mehmetçik Vakfı’nın desteği ile Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 6 Mayıs’ta açılan sergi, 29 Mayıs 2015’e kadar ziyaret edilebilecek.Hayatındaki ayrıntılar gün yüzüne çıkıyor İlki 18 Kasım 2014’te İstanbul’da Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve gördüğü büyük ilgiyle ziyaretçi rekorları kıran “İşte Benim Zeki Müren” sergisi ‘Sanat Güneşi’mizin çocukluğundan itibaren hayatındaki bütün ayrıntıları gözler önüne seriyor. Sanatçının, sağlığında ancak bir bölümünü düzenleyebildiği, diğer bir bölümü tarihsiz, açıklamasız halde duran, kimisi daha dün çekilmiş gibi canlı, kimisi yılların yorgunluğuna yenik düşmüş on bine yakın fotoğrafı, desenleri, kostümleri, plakları, şiirleri, notları ve arşiv görüntüleri, kısacası dolu dolu geçmiş bir yaşamdan arda kalan belgeleri bir araya getiriyor.Zeki Müren’in tüm mal varlığını bağışladığı Türk Eğitim Vakfı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı’nın sağladıkları katkılarla bu önemli sergiyi İstanbul’dan sonra Ankara’ya taşıdıklarını belirten Yapı Kredi Özel Bankacılık ve Varlık Yönetimi Pazarlama ve Ürün Yönetimi Direktörü İmre Tüylü, “Sanata büyük önem veren Yapı Kredi Private Banking olarak, sanat projelerinin hayata geçirilmesine destek olmaya devam ediyoruz. Ziyaretçiler bu sergi ile hepimizin hayatında büyük yer edinmiş, Türk müziğine bir çok renk ve tat kazandıran efsaneleşmiş yıldız ‘Sanat Güneşi’mizin sıra dışı hayatını adeta içindeymişçesine yaşayacak” dedi.Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen ise “Sergi için seçilen kareler, Zeki Müren’in sahne ve sinema çalışmalarına tanıklık ettiği kadar, çocukluğundan başlayarak gündelik hayatına da bir pencere açıyor. 1950’lerden 1980’li yıllara uzanan zaman diliminde, hayatını milyonların gözü önünde, objektiflerin karşısında geçirmiş bu sıradışı yıldızın, popüler kültür tarihimizde kapladığı özel yeri düşünmek ve hatırlamak için bu sergi bulunmaz bir fırsat sunuyor. Hayranları, Zeki Müren’in hayatındaki ilk fotoğrafından,Annesinin mektuplarına, ajandalarına aldığı notlarından, lise çağındaki anılarına ve şiirlerine kadar birçok farklı doküman eşliğinde onu tanıma fırsatı yakalayacaklar” şeklinde konuştu.https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/iste-benim-zeki-muren-sergisi-ankarada -
Sovyet Mutfak Sanatı
28 Nisan 2015
Sovyet Mutfak SanatıStalin’in sofra alışkanlıkları nelerdi? Bolşevik Devrimi’nden sonra “kadınları mutfaktan kurtarma” politikaları nasıl uygulandı? Sovyet Gıda Bakanı ABD gezisinden yanında hangi yiyeceklerle dönmüştü? 1960’lar Moskovası’nda, yirmiye yakın ailenin tek bir mutfağı paylaştığı “komün apartman”larda yaşamak ya da uzun ekmek kuyruklarında saatlerce beklemek neye benzerdi? Yemek yazarı Anya von Bremzen, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Sovyet Mutfak Sanatı”nda, annesinin pişirdiği geleneksel Rus yemeklerinden halkın savaş ve kıtlık zamanlarında icat ettiği yemeklere, Lenin’in tahıl politikalarından “Kızıl Ekim çikolataları”na, Sovyetler Birliği tarihini – hem gerçekten yediği hem de sadece düşlemekle yetinmek zorunda kaldığı – yemekler üzerinden anlatıyor. Her sayfası şaşırtıcı bilgilerle dolu bu renkli öyküye, adlarını muhtemelen hiç duymadığınız yemeklerin tarifleri, bulanamayan gıda maddeleri üzerine dilden dile dolaşmış Sovyet fıkraları ve bu uçsuz bucaksız ülkenin tarihine yön vermiş kişilere dair komik anekdotlar tat katıyor.Sovyet Mutfak Sanatı Anya von Bremzen Çeviren: Özlem Yüksel 347 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/sovyet-mutfak-sanati -
Ishiguro’nun on yıldır beklenen romanı Gömülü Dev dünya ile aynı anda Türkiye’de
20 Nisan 2015
Ishiguro’nun on yıldır beklenen romanı Gömülü Dev dünya ile aynı anda Türkiye’dePek çok okur ve eleştirmen tarafından yaşayan en iyi yazar olarak nitelenen Kazuo Ishiguro’nun tam on yıldır beklenen yeni romanı “Gömülü Dev”, dünyada yayımlandığı ay Türkçe’de. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Gömülü Dev”de Ishiguro’nun her bir romanında farklı zamanlara, farklı coğrafyalara odaklanan bakışı, bu kez çok eskilere götürüyor okuru.Romalıların Biritanya’dan ayrılışından sonra, Britonlar ile Saksonlar’ın arasındaki savaşın yatıştığı dönemdeyiz. Romanın karakterlerinden birinin Kral Arthur’un şövalyelerinden olduğunu söylersek ne kadar geriye gittiğimizi daha iyi anlatmış oluruz. Kayalara oyulmuş bir kovanda, bir Briton topluluğunun arasında yaşayan Axl ve “Prensesim” dediği karısı Beatrice’le tanışıyoruz önce. Epey yaşlı olduğunu anladığımız çiftin yaşamı yılların yorgunluğu yüzünden zorlaşmış gibi. Uzun süre önce yanlarından ayrılmış olan oğullarının yaşadığı köye gitmeye karar vermeleri de korunmak, kollanmak istemelerinden ileri geliyor. Fakat oğullarının yanına varana dek zorlu bir yolculuğu göze almaları gerektiğinin farkındalar. Her şeye rağmen son bir gayretle atıldıkları macerada karşılarına çıkacak olan yoldaşlarıyla yaşayacaklarını tahmin etmeleri ise mümkün değil.Ishiguro’nun bütün romanlarında olduğu gibi “Gömülü Dev”de de evrensel temalarla karşılaşıyoruz: Hafıza ve unutuş, aşk ve yaşlılık, savaş ve barış. Görünenin ardında gizlenmiş gerçeğe ulaşmanın, geçmişle yüzleşmenin hem birey hem de toplum için ne denli güç olduğuna dair bir sorgulamaya davet ediyor bizi yazar.Ishiguro’nun kurguladığı bu uzak geçmiş yamyam devlerin, büyünün, karanlık güçlerin, ejderhaların diyarı; o döneme ilişkin anlatıları kuşatan gerçeküstü öğelerin hepsinin kanlı canlı karşımıza çıktığı bir dünya. Bu hem tanıdık hem de uzak arka planda anlattığı öykünün derdi ise Ishiguro okurlarına beklediklerini veriyor. Öykünün belli bir zamana ve yere kolayca bağlanmasını istemeyen Ishiguro gerçeküstü öğelerin yarattığı masalsı atmosferle amaçladığı özgürlüğe kavuşurken, toplumların kolektif hafızasına ve geçmiş acıları nasıl sağalttığına ilişkin müthiş gözlemlerini etkileyici diliyle birleştirerek sunuyor.Kendine has incelikli diliyle üslubuyla temel bir soru koyuyor ortaya: Hatırlamamızın bedeli nedir, peki ya unutmamızın?Gömülü Dev Kazuo Ishiguro Çeviren: Roza Hakmen 276 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/ishiguronun-on-yildir-beklenen-romani-gomulu-dev-dunya-ile-ayni-anda-turkiyede -
Mehmet Erte’den yine anayoldan çıkıp varoluşun karanlık ormanına dalan bir öykü kitabı: Arzuda Bir Sapma
16 Nisan 2015
Mehmet Erte’den yine anayoldan çıkıp varoluşun karanlık ormanına dalan bir öykü kitabı: Arzuda Bir SapmaZamanı, olay ve durumları en küçük parçalarına kadar bölen, bir göz kırpma süresi içine nice ayrıntı sığdıran, çözümleyici bir dil… Çözdükçe ötekiyle ilişki kurmanın, bütünün parçası olmanın imkânsızlığıyla karşılaşan bir anlatıcı… Hiçbir sürrealist sahneye yer vermeden gerçekliği sabote eden bir kurgu… Arzunun çarpıttığı perspektif içinde aslını geri dönüşsüz bir şekilde kaybeden yamuk, tuhaf ve kirli görünümler…Mehmet Erte, Bakışın Kirlettiği Ayna’dan yedi yıl sonra yayımladığı ikinci öykü kitabı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Arzuda Bir Sapma”da masumiyetin eşiğinden yetişkinliğe insanın tohumundan kaynaklanan bir arızanın, hakikatle ilişkimizdeki huzursuzluğun izini sürüyor.Mehmet Erte 1978’de doğdu. 2004’ten bu yana Varlık Yayınları ve dergisinde editörlük yapıyor.Kitapları: Öykü: “Arzuda Bir Sapma”, YKY, 2015; “Bakışın Kirlettiği Ayna”, YKY, 2008. Roman: “Sahte”, YKY, 2012. Şiir: “Alçalma”, YKY, 2010; “Suyu Bulandıran Şey”, Varlık, 2003.Arzuda Bir Sapma Mehmet Erte 108 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/mehmet-erteden-yine-anayoldan-cikip-varolusun-karanlik-ormanina-dalan-bir-oyku-kitabi-arzuda-bir-sapma -
Nihat Ziyalan’dan “Çapkın Çiçekli” şiirler
16 Nisan 2015
Nihat Ziyalan’dan “Çapkın Çiçekli” şiirlerNihat Ziyalan, dünyanın öbür ucunda yazdığı şiirleri “Çapkın Çiçekli”de topladı. Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan kitapta şairin 62 yeni şiiri var.Nihat Ziyalan, doğup büyüdüğü yılların Adana’sını, Yeşilçam yıllarının İstanbul’unu ve otuz beş yıldır yaşayıp yazdığı Avustralya günlerini şiirleştiriyor. Günlük olayların, yaşanmışlıkların, anıların tadını dile döküyor.“Çapkın Çiçekli”, hayatın ve şiirin gizlerini kavramış bir ustanın özgün şiirleriyle dolu.Nihat Ziyalan 1936’da Adana’da doğdu. Adana Şehir Tiyatrosu ve Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyunculuk yaptıktan sonra, çocukluk arkadaşı Yılmaz Güney’in isteğiyle, Yeşilçam’a geçti; yetmişe yakın filmde, özellikle kötü adam rollerinde, kendi ifadesiyle “güzel dayaklar yiyerek” ekmeğini kazandı. Türk sinemasındaki kriz nedeniyle 1980’de Avustralya’ya göç etti; tüm zamanını edebiyatla geçirdiği Sidney’de yaşıyor. 2009 yılında 1. Çukurova Ödülü’nü alan ve edebiyat dergileriyle “Aydınlık Kitap”ta yazmayı sürdüren şair, İkinci Yeni’den geçerek kendine özgü bir şiir diline ulaştı.Şiir: “Asık Yüzlünün Biri” (1963), “Güvercin Uçuşu” (1980), “Avustralya’dan Şiirler” (1985), “Sevgili Şiir” (2007), “Tomurcuk Sevda” (2009), “Çapkın Çiçekli” (2015). Öykü: “Kısa Pantolonlu Sevda” (2001), “Severim Pazartesileri” (2005), “Üstüme Fazla Gelme Ayçelen” (2014). Roman: “Güneşle Damgalı” (2000), “Menekşeli Konak” (2004), “Attım Kapağı Yurtdışına” (2010).Çapkın Çiçekli Nihat Ziyalan 126 Sayfa Yapı Kredi Yayınlarıhttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/nihat-ziyalandan-capkin-cicekli-siirler
YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK © 2024 YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK.