
Basın Bültenleri
-
Kireç Ocağı
09 Ekim 2015
Kireç Ocağı09 Ekim 2015“İnsan insanlarla sadece kirlenir.” Konrad, beş yıl boyunca kendini ve tekerlekli sandalyeye mahkûm eşini hapsettiği, metruk kireç ocağında tuhaf işitme deneyleri yürütürken İşitme başlıklı sanatsal-bilimsel-yazınsal başyapıtını yazmaya hazırlanır. Sonunda, kaç kurşunla olduğu bilinmemekle birlikte, karısını öldürür. Gün geçtikçe karanlığa gömülen bir ses labirentini andıran, dış dünyadan yalıtılmış kireç ocağının öyküsü bu “bilinmez son”la başlar... Thomas Bernhard, en vurucu romanı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Kireç Ocağı”nda, gözde temalarından biri olan kusursuz başyapıt tasarısıyla yaşama eylemi arasındaki çatlağı gösteren zihinsel çalışmanın kâğıda dökülmesindeki imkânsızlığı, saplantı, öfke, delilik eşiklerinde gidip gelen insanın karanlık, sakatlanmış, tekinsiz karakterini açığa çıkaracak “vuruş”larla araştırmaya girişiyor. Belki de yazar en can alıcı işitme deneyini okurla yaparken en dehşet verici cümle yine okurun kulağında çınlıyor: “İnsan insanlarla sadece kirlenir.” “Dünyamızı, bilim dünyamızı birdenbire kaplayan netlik bizi dehşete düşürüyor, bu netliğin içinde donuyoruz ama onu biz istedik, biz çağırdık, dolayısıyla şu anda hüküm süren soğuktan şikâyet etmeye hakkımız yok. Netlik arttıkça soğukluk da artar.” Thomas Bernhard (ilk romanı Don ile aldığı Bremen Edebiyat Ödülü konuşmasından) “Bernhard’ın düzyazısı hipnotize edici, durdurulamaz, düşüncenin kendisi kadar hızlı. Bütün büyük yazarlar gibi her an her şeyi söyleyebileceği düşüncesi uyandırıyor.” The Washington Post Book World "Bernhard'ın kahramanları ne kadar kaçmaya çalışırlarsa çalışsınlar dış dünyaya fazlaca açıktırlar; zihinlerinin içine çekileceklerine dış dünyanın anarşisini kucaklarlar (…) hastalığa, yenilgiye, haksızlığa teslim olmazlar, sonuna kadar çılgın bir öfke ve hırsla mücadele ederler. Sonunda yenilmişlerse eğer bizim okuduğumuz onların yenilgisi ve teslimiyeti değil hırslı kavgaları ve mücadeleleridir." Orhan Pamuk Kireç Ocağı Thomas Bernhard Almanca aslından çeviren: Esen Tezel 168 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/kirec-ocagi -
Finzi-Contini’lerin Bahçesi
09 Ekim 2015
Finzi-Contini’lerin Bahçesi09 Ekim 2015Giorgio Bassani’nin Proustvari bir titizlikle yazdığı, “yitik zamanın” izini süren bellek romanı “Finzi-Contini’lerin Bahçesi” Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı... Şair, romancı, senaryo yazarı, çevirmen ve önemli bir faşizm karşıtı olan Giorgio Bassani’nin (1916-2000) savaş sonrası İtalyan yazınının başyapıtları arasında yer alan “Finzi-Contini’lerin Bahçesi” romanı 1962’de yayımlandığında büyük bir ilgi ve beğeniyle karşılanmış, Viareggio Ödülü’nü kazanmıştır. “Finzi-Contini’lerin Bahçesi”, “yitik zamanın” izini süren bir bellek romanıdır: Hallice orta sınıftan gelme, aşk ve cinsellik işlerinde acemi “iyi aile çocuğu”, adı belirtilmeyen anlatıcı, malikânesine kapanmış, kendi âleminde, topluluktan kopuk bir yaşantı süren soyluluk heveslisi, zengin ve seçkin bir ailenin gözbebeği olan çok zeki, kültürlü, afacan, değişken huylu, züppe kızı Micòl’e tutulur. Ve bunlar, uğursuz 1938 yılında olur: Irk Yasaları yeni çıkarılmış, kent halkı arasına açılan uçurum giderek genişlemektedir. Yazarın romanda Proustvari bir titizlikle betimlediği ortam, doğasından mimarisine kadar bütün kültürel zenginliğiyle, tarihin getirdiği acıların anılarıyla işlenen, surlarının içine kapanmış yaşayan sessiz, suskun Ferrara kentidir. Birinci kişi olarak beliren anlatıcısının adı hiç açıklanmayan “Finzi-Contini’lerin Bahçesi” birçok özyaşamsal öğe içerir. Genç Bassani de, romanının başkişisi gibi, yazının yanı sıra müzik ve tenis tutkunudur, yüksek öğrenimini yine Bologna Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne günübirlik gidip gelerek yapmış, Yahudileri giderek dışlayan ortamın olumsuzluğuna karşın, 1939’da mezun olmayı başarmıştır. Ancak ertesi yıl, savaş başlamışken yayımlanan ilk yapıtı Una città di pianura’ya [Bir ova kenti] kendi adını koyamamıştır. O arada resmî okullara gitmeleri yasaklanan Yahudi öğrencilere özel İtalyanca ve tarih öğretmeni olarak çalışmaya başlamışken, 1943’te faşizme karşıt gizli siyasal etkinliklerinden ötürü tutuklanarak birkaç ay süreyle hapsedilmiştir. Ecelin elinden kıl payı kurtulup özgürlüğüne kavuştuktan sonra hayatının yeni bir dönemi açılmıştır: Evlenmiş, Ferrara’dan uzaklaşmış, kısa bir süre Floransa’da kaldıktan sonra, ordularıyla yarımadaya çıkarma yapan müttefiklerin zaferi üzerine Roma’ya yerleşmiş, ömrünün sonuna değin orada etkin bir aydın ve yazar olarak çeşitli çalışmalar yapmıştır. Bassani, 1962’de “Finzi Contini’lerin Bahçesi” ile yazarlığının doruk noktasına erişmiştir. Büyük beğeni toplayan roman 1971’de Vittorio de Sica’nın yönetiminde beyazperdeye aktarılmıştır. Film, ülkesinde Davide di Donatello, Berlin’de Altın Ayı ödülleriyle, ertesi yıl ABD’de Yabancı Film Oscarı’nı almışsa da, Bassani –beğendiği, ancak kitapta yer almaksızın eklenen son sahneler dışında? çekinceli karşılamış, mesafesini hep korumuştur. Daha sonraki yıllarda Bassani yurtdışında, özellikle de Fransa’da ün kazanmış, 1971’de Légion d’Honneur nişanına layık görülmüştür. 2000 yılında Roma’da ölen Giorgio Bassani, vasiyetnamesi uyarınca, Ferrara’da, bu romanında anlattığı Musevi Mezarlığı’na gömülmüştür. Kentin belediyesi, yazarın Finzi-Contini’lerin aile gömütünü kurguladığı noktada, ona bir anıt diktirmiştir. Finzi-Contini’lerin Bahçesi Giorgio Bassani Çeviren: Neyyire Gül Işık 234 Sayfa https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/finzi-continilerin-bahcesi -
Ezra Pound
09 Ekim 2015
Ezra Pound09 Ekim 2015Konfüçyüs hayranı barış aktivisti, vatan haini, faşist ve şair... Yoksa akıl hastası mı? Modernizmin en etkili şairlerinden “Ezra Pound”un tartışmalı kişiliğine kayıtsız kalmak olanaksızdır. Cömert editoryal katkılarıyla desteklediği şair ve yazarlar arasında Joyce ve Eliot gibi dev isimler vardır. Pound olmasaydı modernizm edebiyatta bunca etkili olmayabilirdi. “Şairler şiirleriyle düşünürler; şiir aynı zamanda tarih ve dünya hakkında düşünmenin biçimidir” diyen Alec Marsh, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Ezra Pound” kitabında Pound’un yazılarını, mektuplarını, şiirlerini ve başyapıtı Kantolar’ı bu düşünme biçiminin örnekleri olarak ele alıyor. Pound’un yer yer karanlık yapıtını olduğu kadar çoğu kez öfke uyandıran görüşlerini, siyasi tavrını ve kişiliğini de bizler için anlaşılır kılıyor. “Zaman Pound’un siyasetini mahkûm etti ve onunla birlikte şiirin çoğu da gitti. Bunun başlıca nedeni şiirinin başarısız olması değil, okurların Pound’u anlamaya daha az hevesli olmalarıdır, çünkü ne bulacaklarından korkmaktadırlar.” Ezra Pound Alec Marsh Çeviren: Şahika Tokel 225 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/ezra-pound -
Zamanın sahibi yok...
09 Ekim 2015
Zamanın sahibi yok...09 Ekim 2015Geçmiş, gelecek ve şimdi'ye dair bir roman: ”Rüya Körü” ”Yine Dogˆdu Tanyıldızı” (2014) ve ”Zaman Yeli” (2015) adlı romanları da Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Gürsel Korat'ın kendine özgü dilinden yeni bir roman: ”Rüya Körü”... Sürekli yok olmaya mahkûm bir şimdi'nin çemberinde, biri gelecekle, diğeri geçmişle sınanan iki adam... Hassas ve kırılgan ruhundan azap yeleğini bir türlü çıkaramayan umutsuz âşık Stefanos ile tutkusu, cazibesi ve kudretiyle kaderinin sınırlarını zorlayan Andronikos: Biri rüyalarında gelecekte yaşanacakları görüyor, diğeri geçmişte olup bitenleri... Hırsın, öfkenin, taht ve aşk kavgalarının arasında birbirlerine yaklaştıkça bütünlenen zaman, ikisini de kendi yoluna sürüklüyor. Bizans'ın ve Selçuklu'nun loş koridorlarında, eski Anadolu'nun rüzgârlı ovalarında dolaşan Gürsel Korat'tan, geçmişi ve geleceği kırılgan bir şimdiki zamanda buluşturan, rüyayı gerçeğe, gerçeği rüyaya dönüştüren bir roman... Gürsel Korat, “edebi yapıtlarında ölüm, acı, tutku, aşk, din, metafizik, yoksulluk, eşitlik, korku, saplantı gibi konulara ve klasik edebiyatlara özgü trajik unsurlara, modern sonrası dönemin eğilimleriyle yaklaşır; ayrıca zaman kavramını irdeler. Deyim yerindeyse "açıklayan" ve "anlatan" bir edebi yapı kurmakla ilgilenmez, o daha çok "yeniden kuran" bir izleğin peşindedir.” Rüya Körü Gürsel Korat 220 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/zamanin-sahibi-yok -
Gencay Kasapcı, Cihat Burak, Van Gogh, Giacometti ve daha pek önemli isim ve eser “Sanat Dünyamız”ın 148. sayısında
08 Eylül 2015
Gencay Kasapcı, Cihat Burak, Van Gogh, Giacometti ve daha pek önemli isim ve eser “Sanat Dünyamız”ın 148. sayısında08 Eylül 2015“Sanat Dünyamız”ın Eylül-Ekim 2015 sayısı (no.148); aralarında Gencay Kasapcı, Van Gogh, Giacometti, Mardin Bienali, ArtInternational, Selçuklular sergisi, Gustav Mahler’i içeren yazıların da olduğu geniş bir yelpazede sanatın çeşitli alanlarından metinlerden oluşuyor. Dergi, aynı zamanda, 100. doğum yıldönümü nedeniyle mimar/yazar/sanatçı Cihat burak’ın bir desen defterinden sayfaları Necmi Sönmez’in metniyle birlikte sunuyor.3. Uluslararası Mardin Bienali 15 Mayıs -15 Haziran 2015 tarihleri arasında üçüncüsü gerçekleştirilen uluslararası Mardin bienali’ni Nazlı Pektaş değerlendirdi.Gencay Kasapcı ve Özgürlük Anıtı 1950’lerden itibaren uluslarası literatüre giren sanatçı Gencay Kasapcı’nın (Ankara, 1933) çalışmalarını sanat tarihçi Ömer Faruk Şerifoğlu kaleme aldı.ArtInternational 2015’ten Sesler, Eserler Uluslararası ArtIntertıonal sanat fuarının üçüncüsüİ, geçen yıllardaki gibi yine Haliç Kongre Merkezi’nde, 4-5-6 Eylül tarihlerinde yapıldı. Hem fuarın hem sanatçıların yelpazesi hakkında fikir edinmek ve sanatçıları daha yakından tanımak için hazırlanan dosya sanatçıların eserlerinden örnekler ve şu iki soruya cevaplarını içeriyor:Son dönem çalışmalarınızda ilham kaynağınız ve ana meseleleriniz nelerdir?ArtInternational için neler söylemek istersiniz?Van Gogh ve Dr. Gachet Araştırmacı/yazar Tunç Tayanç ressam ve pullarla ilgili yazılarına bir yenisini eklerken, Van Gogh’un Dr. Gachet resminin arkaplanını ve akıbetini, henüz cevaplanamamış soruları anlattı.Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde“Selçuklular” Sergisi Sanat tarihçisi, müze yönetmeni Şennur Şentürk, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin 18 Mayıs-18 Kasım 2015 tarihleri arasında izleyicilerle buluşturduğu “Selçuklular” sergisini değerlendirdi.Giacometti Heykeltıraş ve ressam Alberto Giacometti’nin Türkiye’deki ilk kapsamlı sergisi Pera Müzesi’nde 11 Şubat-26 Nisan 2015 tarihleri arasında yer aldı. Sergiyi Şinasi Tek kaleme aldı.“Günümüzde İslam Sanatı: Ortadoğu’da Güncel Sanat” sergisi üzerinden Batı Sanatında Tokenizm ve Şarkiyatçılık Pınar Üner Yılmaz, Los Angeles Sanat Müzesi’nde 3 ocak 2016’ya kadar açık “Günümüzde İslam sanatı: Ortadoğu’da Güncel Sanat” sergisini izledi ve Batı sanatında “tokenizm” ve “şarkiyatçılık” okuması yaptı.Gustav Mahler’de Anlatım Endişesi, Abartı ve İnanç Teması Yazar/editör Selçuk Aylar, Gustav Mahler üzerine metninde bestecinin yanı sıra müzik, sanat, yüce, modern, miras vb. temaları tartıştı.Ek: Cihat Burak’ın Zamandan Bağımsızlığı /Bir Desen Defterinin Düşündürdükleri Modern Türk Sanatı’nın en önemli temsilcilerinden Cihat Burak’ın 100. Doğum günü nedeniyle “Sanat Dünyamız”ın 148. sayısında yayımlanan tıpkıbasım sayfalar, sanatçının Paris’teki ikinci uzun kalış döneminde (1960-64) gerçekleştirdiği bir desen defterinden alındı.Sanat Dünyamız Sayı: 148, Eylül-Ekim 2015 104 + 24 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/gencay-kasapci-cihat-burak-van-gogh-giacometti-ve-daha-pek-onemli-isim-ve-eser-sanat-dunyamizin-148-sayisinda -
Yusuf Atılgan’ın gençlik şiirleri Kitap-lık’ta
08 Eylül 2015
Yusuf Atılgan’ın gençlik şiirleri Kitap-lık’ta08 Eylül 20152015 EYLÜL-EKİM / Kitap-lık 181Yapı Kredi Yayınları’nın iki aylık edebiyat dergisi “Kitap-lık”ın güz sayısında Sema Rifat’ın yazısı ve kapsamlı bir söyleşiyle yüzüncü yaşında anılan Roland Barthes, Adnan Özyalçıner ve Feridun Andaç’ın yazılarıyla geçen ay yitirdiğimiz Tarık Dursun K. öne çıkıyor.Mehmet Can Doğan Güzel Sayfa’sında Yusuf Atılgan’ın amatör şairlik dönemini ilk kez gün ışığına çıkan yayınlarla anlatıyor. Aykut Köksal “Yazınsal Ürünlerde Eşzamanlılık” konusunu örneklerle ele alıyor. Emre Ayvaz ise 1980’lerde yaşadığı yaz tatillerinden birini, bir roman parçası gibi, anlatıyor.Mehmet Rifat, Hüseyin Ferhad, Necmi Sönmez, Osman Çakmakçı, Ayşe Sarısayın, Belgin Önal, Mustafa Ziyalan, Can Gürses yazıları; İsmet Tokgöz, Şadan Karadeniz, Gürgenç Korkmazel, İsmail Pelit, Ethem Alpaydın, Emrah Öztürk, Ayşen Işık, Demet Çizmeli öyküleri; Nihat Ziyalan, Mehmet Yaşın, küçük İskender, Ali Asker Barut, Cem Uzungüneş, Ömer Şişman, Süleyman Unutmaz, Songül Çelik şiirleri ile “Kitap-lık” her mevsim iyi edebiyatın izinde.Kitap-lık Yıl: 23 / Sayı: 181 Eylül - Ekim 2015 180 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/yusuf-atilganin-genclik-siirleri-kitap-likta -
Tuncer Erdem’den sinema tadında, şiirsel bir roman: Uzak Kış, Kayıp Güz
08 Eylül 2015
Tuncer Erdem’den sinema tadında, şiirsel bir roman: Uzak Kış, Kayıp Güz08 Eylül 2015Tuncer Erdem’den desenli ve şiirsel bir roman...Öyküleri ve resimli şiirleriyle kendine özgü bir dünya kuran Tuncer Erdem bu kez daha uzun soluklu bir kitapla okurlarının karşısında.Bir Tarkovski, bir Angelopoulos, Jim Jarmusch filmi tadında sinematografik bir roman “Uzak Kış, Kayıp Güz”. Hayata, geçip giden zamana, dünyanın bütün yalnızlıklarına şiirsel bir dokunuş. Issız bozkırlar, tenha yollar, hayvanlar ve bitkiler, gidenler ve kalanlar... Eşyanın tabiatı ya da tabiatın şeyleri üstüne kederli bir uzun mektup.Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Uzak Kış, Kayıp Güz”, Tuncer Erdem’in dünyasının derinliklerini gösteren bir ustalık belgesi.“Her şeyi bir yana bırakıp sana sadece yazlık evlerin verandalarında unutulan sandalyeleri mi yazsam diyorum. Dünyanın yol işaretlerinin, büyüleyici köşelerinin, keder dolu sığınaklarının ve kaprisli şehir rüzgârlarının etkisiyle oradan oraya savruluyorum. Sana ulaşabilecek miyim, Güz’e kavuşabilecek miyim, bilmiyorum.”Uzak Kış, Kayıp Güz Tuncer Erdem 189 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/tuncer-erdemden-sinema-tadinda-siirsel-bir-roman-uzak-kis-kayip-guz -
Romantizm Okulu
08 Eylül 2015
Romantizm Okulu08 Eylül 2015Heinrich Heine (1797-1856), Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Romantizm Okulu”nu, Avrupa’nın geçmişi geride bırakıp yüzünü geleceğe dönme sürecindeki çalkantıları yaşadığı bir dönemde, sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için kaleme aldı. Bu metni Almanya’yı geride bırakıp, Paris’te yeni bir yaşama başladığı sırada yazdı.Yahudi olması dolayısıyla kendi yurdunda bile dışlanmış olan Heine, biçimlenmekte olan yeni Avrupa’nın çelişkilerinin çözümünü romantiklerin beslediği milliyetçiliklerde değil, Avrupalılıkta görüyordu. Zamanının olaylarına bakışındaki alaycılığı, geçmişi ve tarihi yüceltme peşindeki “okul arkadaşlarını” anlattığı bu kitapta da kendini en renkli halleriyle gösterir. Geçmişin geride kalmadığı, bugününse geçmişi sırtında taşıdığı gerçeği, edebiyat alanından en çarpıcı resimlerle karşımıza çıkar. Okuyucunun kendisini adeta Paris sokaklarında Almanya ve Avrupa üstüne tadı bitmeyen bir sohbette bulacağını umuyoruz…“Sık sık insanları geçmişin mezarlarına bakmaya iten tuhaf, ürkütücü merak! Böyle şeyler olağandışı dönemlerde, bir çağın kapanışının ardından ya da büyük bir felaketten önce gerçekleşir.”Romantizm Okulu Yazar: Heinrich Heine Çeviren: Ömer B. Albayrak 208 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/romantizm-okulu -
Otel Francfort
08 Eylül 2015
Otel Francfort08 Eylül 2015Lizbon, 1940. Avrupa’daki büyük savaştan kaçan binlerce göçmen gibi, Amerikalı Pete ve Julia Winters da, Salazar’ın hüküm sürdüğü fakat tarafsızlığını halen koruyan Pertekiz’e sığınmıştır. Lizbon limanına uğrayıp onları vatanlarına götürecek gemiyi beklerken günlerini kafelerde vakit öldürerek geçirmektedirler. Bir gün, kendileri gibi Amerikalı bir çiftle, gizemli Edward ve Iris Freleng’le tanışırlar. Bu tanışma, bu dört insanın bütün hayatlarını etkileyecek bir ilişkiyi tetikleyecektir.Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan, David Leavitt’in kaleme aldığı “Otel Francfort”, fonunda Lizbon sokaklarının ve dönemin siyasi atmosferinin yer aldığı, aşk, evlilik, cinsellik ve kimlik üzerine, sırlar ve sürprizlerle dolu bir roman.Otel Francfort David Leavitt Çeviren: Ziya Celayiroğlu 239 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/otel-francfort -
Üzümden, şaraptan anlamam, diyen kalmayacak!
18 Ağustos 2015
Üzümden, şaraptan anlamam, diyen kalmayacak!18 Ağustos 2015“Üzüm ile insan birbirine çok benziyor aslında. Malum, bakarsan bağ, bakmazsan dağ oluyor. Üzüm kaderine bırakıldığında kaçınılmaz sonu sirke. Doğası gereği daldan koparıldığı anda sirkeliğe uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Karşısına dur bakalım diyen biri çıkmadığı sürece. Son birkaç binyıldır dünyanın her yerinde üzüme dur bakalım diyen, onu şaraba dönüştüren birileri var. Kimine kutsal, kimine haram, kimi için zevk, kimi için bir bağımlılık. Alerjisi olan da var. İçenin de içmeyenin de bir durup onun şişede durduğu gibi durmadığını, o şişeye girene kadar atlattığı badireleri, o şişeye girene kadar üretenine atlattırdığı badireleri dinlemekte fayda var. Üzümün şaraplaşma macerası, insanın doğasına karşı verdiği mücadelenin ve medeniyetin, insanın dünyada varoluşunun bir metaforu gibi. En az insan kadar yaşama hırsıyla dolu üzüm. Her türlü şarta uyum sağlayıp kaya, kum, verimli, verimsiz toprak demeden mücadele ediyor var olabilmek için. İş ki bir sorunu olsun, taşı çatlatıp hayatta kalıyor. Bizler gibi.”Mamma Mia-İtalyan Mutfağı Hakkında Çok Şey kitabıyla büyük ilgi gören Elvan Uysal Bottoni, böyle söylüyor Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Üzümler ve İnsanlar-Toprak Ana, Bağban Baba” kitabının girişinde. Bottoni yine yollara düştü, İtalya’nın güneyinden kuzeyine birçok yere gitti, pek çok kişiyle görüştü. İnsanların, toprağın, bağın, üzümün ve şarabın hikâyesi böyle çıktı ortaya. Kimi geleneksel yöntemlerle, kimi modern teknolojiyle çalışan; kimi ekolojik, kimi çevre dostu bağcılık yapan insanların deneyimleri de yer alıyor bu kitapta.Gezgin Bottoni, gittiği yerlerde çektiği fotoğrafları ve “ne yenir, ne içilir”in bilgilerini de paylaşıyor. Ola ki bir gün oralara yolunuz düşerse, yabancılık çekmeyeceksiniz.“Üzümler ve İnsanlar-Toprak Ana, Bağban Baba” sıcak insanları ve güzel doğasıyla İtalya’ya da bir güzelleme... Üzümler ve İnsanlar-Toprak Ana, Bağban Baba Elvan Uysal 496 Sayfahttps://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/uzumden-saraptan-anlamam-diyen-kalmayacak
YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK © 2025 YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK.