Basın Bültenleri
-
ORHAN PAMUK - BALKON / FOTOĞRAFLAR
30 Ocak 2019
ORHAN PAMUK - BALKON / FOTOĞRAFLARYapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, yazar Orhan Pamuk’un Aralık 2012 ve Nisan 2013 tarihleri arasında İstanbul’daki evinin balkonundan çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü ünlü Alman yayıncı Gerhard Steidl’ın yaptığı ORHAN PAMUK - BALKON / FOTOĞRAFLAR sergisi, 6 Şubat - 27 Nisan 2019 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. “Bu manzarada benim ruhsal durumumu yansıtan ve tarifi zor derin duygularımı gözler önüne seren bir şeyler var.” Orhan Pamuk Yapı Kredi Kültür Sanat binasında açılan ORHAN PAMUK - BALKON / FOTOĞRAFLAR sergisinde Orhan Pamuk’un evinin balkonundan çektiği, İstanbul’un sürekli değişen, incelikli manzarasını yansıtan 600’den fazla fotoğraf sergileniyor. Bu fotoğraflar, yazarın yoğun bir yaratıcılık dönemi olan Aralık 2012 ve Nisan 2013 arasında telefoto lensli dijital fotoğraf makinesiyle çektiği 8,500’den fazla fotoğraf arasından seçildi. Pamuk’un her şeyden önce gözlerinin önündeki manzarayı “kaydetme” arzusuyla şekillenen bu çalışma, kentin, Boğaz’ın, Haliç’in, Marmara Denizi’nin, adaların, dağların, gemilerin, kuşların, sonsuz bir ışık ve ortam etkisiyle çerçevelendiği yoğun bir panoramik manzara oluşturuyor. Fotoğrafçılık tutkusunu ilk olarak gözlerinin önünde akıp giden güzelliği muhafaza etme, ikinci olarak da gördüğü her şeyi kaydetme merakı olarak tasvir eden yazar, ikinci hedefini tutturmanın imkansızlığını kısa sürede görmüş. Yazarın muhafaza etmeye çalıştığı bu güzellik, sergide yer alan fotoğraflarda açık bir şekilde görülüyor: Kentin ve suyun sürekli değişen hatları, doğunun cazibesiyle kaynaşan sanayi kentine özgü çizgiler, kırmızı, turuncu, parlak leylak rengi, mavi ve grinin her tonuyla aydınlanıyor. Pamuk zamanla bu güzellikleri resmetme dürtüsünü sorgulamaya ve neden bu kadar yoğun bir şekilde – saatte yaklaşık yedi fotoğraf – fotoğraf çektiğini merak etmeye başlamış: Fotoğrafın görme biçimi üzerindeki etkisi nedir? Yazarın fotoğrafçılığıyla yazarlığı arasındaki ilişki nedir? Fotoğraf çekmek, beklenmedik bir şekilde, Pamuk’un edebiyat çalışmalarında karşılaştığı zorluklar karşısında duyduğu hüsranın şifası olmuş: “Manzaraya tekrar ve tekrar bakma –daha doğrusu, fotoğraflarını çekme– ihtiyacı hissettim çünkü yazmakta çok zorlanıyordum.” Nihayetinde, “balkonumun manzarası beni sükunete ve içe bakmaya, somut dertleri bırakıp daha entelektüel uğraşlara eğilmeye davet ediyordu. [...] O andan itibaren, bir araya getirerek saklamak zorunda olduğum özelliklerle dolu bereketli, el değmemiş bir zemine dönüştü o manzara.” Pamuk başlangıçta fotoğraflarını başkalarıyla paylaşma konusunda tereddüt etmiş ve onların sadece manzaranın değil, kendi ruhunun da kayıtları olduğunu ancak beş yıl sonra bu fotoğrafları “Balkon” kitabı için düzenlerken fark etmiş:“Aradan geçen zamanda, her fotoğraf, o haftalardaki karanlık, gamlı ruh halimin bir simgesine dönüşmüş gibiydi.” Balkon kitabı, Almanya Göttingen’de bulunan dünyanın en ünlü fotoğraf kitapları yayıncısı Gerhard Steidl tarafından basıldı. Steidl, özellikle son 10 yılda dünyada fotoğraf yayımcılığında yaptığı devrimlerle biliniyor. https://www.newyorker.com/magazine/2017/05/22/gerhard-steidl-is-making-books-an-art-form Bu kitaptan yola çıkan “ORHAN PAMUK - BALKON / FOTOĞRAFLAR” sergisinde280 g. Hahnemühle Cotton kağıda mürekkep püskürtme akrilik yöntemiyle basılan sayfalar karşılıklı olarak sergileniyor; buna ek olarak tuvale basılan 70 adet büyük format fotoğraf ve Pamuk’un sunuş metni de izleyiciye sunuluyor. Kitabın kendisi ise serginin ayrılmaz bir parçası: Sarı-beyaz mat kağıt üzerine dört renk ofset ve kırık siyah, mat mürekkep baskı, gömme fotoğraflı bez ciltli, ilk ve son sayfaları pamuk lifli, şerazeli ve kurdeleli özel bir baskı. “Bu fotoğrafları neden çektiğimi soranlara artık rahatlıkla şunu diyebilirim: Onları basılı halde, kağıt üzerinde, bu kitapta görmek için.” Ve şimdi de bu sergide. Sergi: ORHAN PAMUK - BALKON / FOTOĞRAFLAR Tarih:6 Şubat - 27 Nisan 2019 Adres: Yapı Kredi Kültür Sanat İstiklal Cad. No:161 34433 Beyoğlu – İstanbul Tel: 0 212 252 47 00https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/orhan-pamuk-balkon-fotograflar -
Ben Leyla Gencer - La Diva Turca
21 Ocak 2019
Ben Leyla Gencer - La Diva TurcaBorusan Kültür Sanat ve Yapı Kredi Yayınları işbirliğiyle çıkan, Evin İlyasoğlu’nun yazdığı “Ben Leyla Gencer - La Diva Turca” kitabı, sanatçının kendini var etme yolculuğunda yaşadıklarını kendi ağzından hikâyeleştirirken, okuru operanın coşkulu yıllarına götürüp müzik dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Ünlü keman virtüozu Isaac Stern “İlk 79 Yılım” adlı kitabının önsözünde şöyle der: “Müziğin hizmetine girmek bir meslek edinmek değil, bir yaşam biçimidir. Bunun için iki şeye sahip olmalısın: Birincisi, ne olmak istediğin hakkında küçük yaştan itibaren kesin bir fikre; ikincisi, o isteğinin gerçekleşmesi için gereken özgüvene, mücadele gücüne ve gurura.” İşte Leyla Gencer’in müzik serüveni bu düşüncenin hayata yansıması olmuştur adeta. Safranbolulu bir baba ile Polonyalı bir annenin kızı olan Leyla Gencer Çubuklu’da dünyaya geldi, Fransız dadısının çokkültürlülüğü ve evde piyano çalan annesinin söylediği Lehçe şarkılar aracılığıyla hayatının ilk yıllarında müzikle tanıştı. Soprano Arangi-Lombardi ile çalışması hayatının dönüm noktalarından biri oldu. İlk opera temsilini Ankara’da verdi. 1953’te İtalyan radyosundaki kaydıyla da ilk kez sesini dünyaya duyurdu. Leyla Gencer, küçük yaşından itibaren sahnede olmayı aklına koymuştu. Özgüveniyle, çalışkanlığıyla, savaşçı kişiliğiyle hayatını bu fikre göre şekillendirdi. Opera kültürü olmayan bir ülkeden çıkıp, bu kültürle evrilmiş bir ülkenin, İtalya’nın ortasında kendini ispat etmek için verdiği mücadelelerle, tam yirmi beş yıl boyunca operanın mabedi sayılan La Scala’nın “prima donna”sı oldu. Sonraki yirmi beş yıl da, ölünceye kadar, eğitimci olarak opera dünyasına hizmet etti. Zamanının büyük sopranolarıyla girdiği rekabetle, tarihi şefler ve rejisörlerle birlikte çalışmasıyla, büyük bestecilerin gölgede kalmış yapıtlarını keşfetmesiyle, repertuvarındaki yetmiş üç opera ve canlı temsillerden kaydedilen sesiyle yirminci yüzyıl opera tarihine geçen La Diva Turca, bugün de Divaların Divası olarak anılmaktadır. Borusan Kültür Sanat ve Yapı Kredi Yayınları işbirliğiyle çıkan, Evin İlyasoğlu’nun yazdığı “Ben Leyla Gencer – La Diva Turca” kitabı, sesiyle ve dramatik gücüyle iz bırakan sanatçıyı kişileştirerek kendini var etme yolculuğunda yaşadığı coşkularını, hayal kırıklıklarını, sevinçlerini, acılarını kendi ağzından hikâyeleştirirken, okuru operanın coşkulu yıllarına götürüp müzik dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Ben Leyla Gencer - La Diva Turca Yazar: Evin İlyasoğlu Editör: Fahri Güllüoğlu Sayfa: 352 YKY Özel Dizi / Sanat- Müzik https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/ben-leyla-gencer-la-diva-turca -
Otopsim
10 Ocak 2019
OtopsimDaha ziyade aile anlatılarıyla tanıdığımız Jean-Louis Fournier bu kez otopsi masasına kendisini yatırıyor: Aşkları, eşi, iş yaşamı ve iz bırakmış anıları… “Otopsim” konusu, dili ve Fournier’nin olmazsa olmaz mizah anlayışı gereği onun başyapıtlarından biri olmaya aday. Hey! Buraya bakın! Mösyö Fournier öldü. Ama hissetmeye, hatırlamaya ve anlatmaya devam ediyor. Cesedi otopsi masasında. Hâlâ yakışıklı. Üstelik mizah anlayışından da hiçbir şey kaybetmemiş. Otopsim Yazar: Jean-Louis Fournier Çeviren: Aysel Bora Editör: Korkut Erdur Sayfa: 128 YKY Edebiyat / Dünya Roman https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/otopsim -
Osmanlı Tasvir Sanatları 2: Çarşı Ressamları
10 Ocak 2019
Osmanlı Tasvir Sanatları 2: Çarşı RessamlarıMetin And, 1985'te yayımladığı bir yazıda "Çarşı Ressamları" deyimini ilk kez kullandığı zaman, hem sanat tarihi terimlerimize yeni bir kavram eklemiş hem de bu sanatçıların dünyasını, nasıl çalıştıklarını, neleri resmettiklerini, bu eserlerin nerelerde bulunduğunu, sanat ve kültür tarihi araştırmalarında bunlardan nasıl yararlanılacağını örnekleriyle göstermişti. 2007'ye kadar devam eden bu yazılar, yer yer tekrarlanan içerikleriyle bir tanıtma, benimsetme ve bilgilendirme çalışmasının uzantısı olarak anlaşılmalıdır. Çarşı Ressamları ve eserleri başlangıçta minyatürlerle birlikte anılmış, ilk örnekleri yayımlayan F. Taeschner de bu resimleri minyatür olarak adlandırmış, ayrı bir ad verme ihtiyacı duymamıştır. Bunları benzerlerinden ayırmayı, tasvir sanatlarının farklı bir dalı olarak tanıtmaya çalışmayı ilk kez Metin And denemiş, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan “Çarşı Resmi Albümleri”nin görüntülerini binbir güçlükle temin ederek yazılarında, kitaplarında kullanmıştır. Osmanlı Tasvir Sanatları’nın ikinci cildi olan Çarşı Ressamları, 1985-2007 arasında yayımlanmış on iki makale ve Tülün Değirmenci’nin uzun bir giriş yazısıyla muhtasar bir Albüm’den oluşuyor. And’ın hayatı boyunca tutkuyla peşlerinden koştuğu tasvirler ve yazılar, onun yazılmış ama yok olmuş ya da hiçbir zaman yazılamamış kitabının ayak sesleri yalnızca… Osmanlı Tasvir Sanatları 2: Çarşı Ressamları Yazar: Metin And Hazırlayanlar: Tülün Değirmenci , Sabri Koz Sayfa: 248 YKY Sanat https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/osmanli-tasvir-sanatlari-2-carsi-ressamlari -
Dünyayı Değiştiren Altı Yıl - 1985-1991 Sovyet İmparatorluğu’nun Yıkılışı
10 Ocak 2019
Dünyayı Değiştiren Altı Yıl - 1985-1991 Sovyet İmparatorluğu’nun YıkılışıDevrimlerin beşiği 20. yüzyılın son çeyreğinde hiç kimsenin öngörmediği bir “devrim” daha gerçekleşti: kimilerine göre sosyalist ütopyanın icrası, kimilerine göre totaliter bir sistem, kısacası Sovyet İmparatorluğu altı yılda çöktü ve bu çöküş, siste­min bitkin düşürdüğü iyi niyetli insanların inisiyatifiyle gerçekleşti. “Dünyayı Değiştiren Altı Yıl: 1985-1991, Sovyet İmparatorluğu’nun Yıkılışı”nda Fransız Akademisi üyesi, Rus tarihi ve kültürü uzmanı Hélène Carrère d’Encausse, tarihçi­lerin pek de üzerinde durmadığı bir dönemin, kökten biçimde dünyayı değiştirmiş olağanüstü olaylar dizisinin tarihi dökümünü yapıyor: Andropov, Brejnev, Gorbaçov, Yeltsin, Putin, Çernobil vakası, darbeler, çalkantılar, ekonomik krizler, bağımsızlık hareketleri, “perestroyka” ve daha fazlası... “Sovyet İmparatorluğu’nun son yıllarına ilişkin bu başarılı çalışmasında, Hélène Carrère d’Encausse, dünyayı sarsan o yılları yeniden yaşatıyor.” - Jean Sévillia, “Le Figaro” “Berlin Duvarı’nın yıkılışı işin heyecanıdır; “Tarih” Sovyet sisteminin yıkılışıdır.” - Hubert Védrine Dünyayı Değiştiren Altı Yıl - 1985-1991 Sovyet İmparatorluğu’nun Yıkılışı Yazar: Hélène Carrère D’encausse Çeviren: Şehsuvar Aktaş Editör: Korkut Erdur Sayfa: 256 YKY Tarih https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/dunyayi-degistiren-alti-yil-1985-1991-sovyet-imparatorlugunun-yikilisi -
70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha”
10 Ocak 2019
70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha”Bu kitap 70’li yılların Türkiyesi’nin ritmiyle salınan, şarkılı türkülü, sazlı cazlı bir sözlük. 1970’lerin birikimini anılarla, öykülerle, plaklarla dile getiriyor. Eski gazete ve dergi sayfalarını kılavuz edinerek, o günlerin lisanına, sesine, soluğuna sadık kalmaya, serüvenine ortak olmaya çalışıyor. A’dan Z’ye, Abba’dan Zülfü’ye 70’li yıllar: Televizyon, Eurovision, korsan kasetler, Kıbrıs plakları, arabeskin kralları, Bodrum kaçamakları, Dilek Taşı, Cumartesi Gecesi Ateşi, politik pop, sıkıyönetimler, açık saçık filmler, Boğaz Köprüsü, futbol balesi, sütü seven kamyon şoförü, Batsın Bu Dünya, Yarınlar Bizim, 12 Mart’tan 12 Eylül’e bir başkadır benim memleketim... Kitap adını bir şiirden ve bir şarkıdan aldı. Sabahattin Ali’nin 1933’te yazdığı dizeler, Kerem Güney’in hicaz bestesiyle 70’li yılların derdine derman, hislerine tercümandı: “Görecek günler var daha, aldırma gönül aldırma…” 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha” Yazar: Derya Bengi Sayfa: 400 YKY Tarih / Kültür Tarihi https://kitap.ykykultur.com.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/70li-yillarda-turkiye-sazli-cazli-sozluk-gorecek-gunler-var-daha
YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK © 2024 YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK.