Evler Mevsimler

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Mimar Xavier Bohl ve Sophie Bohl Raverdy, Paris'ten Ankara'ya dek yürüyerek yaptıkları yolculuk boyunca yerel kimlik, yaşam koşulları ve bölgesel niteliklerin ışığında yerel mimarlık ürünlerinin çevreyle ilişkisini kendi yaptıkları çizimler eşliğinde inceliyorlar. Fransa taşrasından İtalyan kıyıları ve vadilerine, Selanik'ten İstanbul'a, oradan Anadolu'ya uzanan bu yolda, zenginliği, kendine özgü yanları ve çevreyle kurduğu özel bağlar açısından daha çok kırsal alan mimarlığına odaklanıyorlar. Farklı topraklardaki yaşayıp biçimlerini ve coğrafi koşulların toplum yaşamına etkisini ele alan bir yol günlüğü de eşlik ediyor bu incelemelere. Evler Mevsimler çağdaş mimarlığın çıkmazlarını ele alan bir sorgulama ve zevkle okunacak bir yol öyküsü.

Tipik özellikler genel değişkenlere bağlı olarak çeşitlilik gösterirler, s. 14): İklim, engebe, toprağın türü, vb. Kimi veriler enleme bağlı olarak düzenli bir biçimde değişir; güneye doğru inildikçe, çatılar da giderek düzleşir. Kimi verilerse oldukça geniş uzamlar boyunca hiç değişiklik göstermez: Geniş konut topluluklarının kaynağında engebe, yağışlar ve rüzgârlar yer alır, ya da tıpkı yerbilim gibi, bir anda değişebilecek toprağın cinsini düzensizce çeşitlendirirler. Bunların yanında bir de önceden kestirilemeyen veriler vardır: Tarihin ve idari yönetmeliklerin beklenmedik sınırlar yarattığı da olur. Bütün bu değişiklikler farklı biçimlerde çıkar ortaya. Evin genel biçimi, yönelişi, çatı tipi yavaş yavaş değişiklik gösterirken, yapım biçimleri, malzemeler, cepheler daha düzensiz bir gelişim gösterirler. Unutulmaması gereken bir nokta da çerçevelerle bezemelerin çoklukla fazla değişkenlik göstermemesidir. Bir de bunlara ev sahibinin ya da yerel marangoz-duvarcının kişiliğini yansıtan ayrıntılar eklenir. Tipik özellikler kendi içlerinde de değişiklik gösterirler (Şekil 3, s. 15). Ayırt edici biçimler duvar işçiliği ve çatılarla genelde uyum içinde olsa da, kendiliğinden oluşan bir şey değildir bu. Aslında tipik bir biçim birçok duvar ve çatı türüne uygun düşebilir, bunun tersi de olabilir. Tahıl üreten herhangi bir çiftlik, genel yerleşim biçiminde değişiklik olmaksızın bir yerde kerpiçten, bir başka yerde taştan yapılabilir. Aynı biçimde, aynı taş işçiliği bir yerde hayvan yetiştiricisine, başka bir yerdeyse bağcıya uygun düşecektir. Duvarlar ve çatılar doğrudan doğruya yerel olanakların bir sonucu olsa da, birbirlerine doğal bir biçimde uygun düştükleri söylenemez. Tipik özellikleri birleştirebilen bağlar esnektir ve bu özellikler kendilerine özgü zorunluluklara bağlı olarak yer ederler. Dolayısıyla "tipik ev" anlaşılması güç bir kavram olarak belirir. Dahası, aynı bölge içinde mesleklere, zenginliğe, topraklara vb. bağlı olarak çeşit çeşit evle karşılaşılabilir. Her tipik özelliğin bir sentezini yapmaktansa onu ait olduğu uzam içinde ele almak daha doğru gibi geliyor. Kolaylıkla iletişim kurabilen birbirine bitişik bölgelerle, birbirlerinden çok uzakta olsalar bile benzer görünüşe sahip bölgeler için iki ayrı karşılaştırma biçimi karşı karşıya geliyor. Öte yandan, aynı fiziksel zorunluluklara bağlanan benzerliklere göre komşuluk ilişkilerinin evlerde ne tür yansımaları olduğunu da sorgulayabiliriz. İki komşu bölge arasında kültürel ve tarihsel bağlar baskın çıkar. Yalnızca iklim az çok farklı olabilir. Bölgeler arasında alışverişler yoğun ve birbirini tamamlar niteliktedir. Siyasal ve dinsel bağlaşmaların oyunu mimarlıkta da izler bırakır ve günümüzde daha da sanayileşip teknokratlaşmış araçları değişikliğe uğratır. Tersine, görünümü aynı olan bölgeler arasındaki koşutluklar doğal ve ekonomik olgulara bağlıdır. Aynı sorunları çözüme kavuşturmak üzere insanlar dünyanın farklı yerlerinde benzer çözümler üretmiştir. Dağ evleri, çoban kulübeleri ve villalar komşuluk bağlarından da ağır basabilen benzerlikler sunarlar. İzleyeceğimiz yolu amacımızın gereklerine uygun olsun diye seçmedik; gene de çok farklı görünümlere rastladık. Çizgisel olduğu için de, değişmez bir yönde ilerledik hep: İlk aşamada, Paris'ten çıkıp güneydoğuya, Brindisi'ye; ikinci aşamadaysa doğuya dönüp Selanik'ten Ankara'ya doğru ilerledik. Yayaların baş belası büyük kentlere girmedik.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.