Zor Sevdalar

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Kavuşamazsan, aşk…

Italo Calvino “Zor Sevdalar” kitabında arzunun nesnesine yapılan on üç yolculuk hikâyesi anlatıyor. Yalnızlık, iletişim sorunları ve sessizlik eşliğinde aşkın hep bir kavuşamama hali olduğunu yalın ve etkileyici bir dille fısıldıyor.

Rekin Teksoy’un çevirdiği “Zor Sevdalar”, Calvino ile varlığın derinliklerinde müthiş bir gezinti...

"Düşte belleğin derinliklerinden gelen bir varlığın ilerleyip kendini tanınır kılması, ardından hemen beklenmedik bir şeye dönüşmesi, neye dönüşebileceği bilinmediği için, daha dönüşmeden önce bile korku vermesi gibiydi."

Kompartımanda, piyade eri Tomagra’nın yanına uzun boylu, yapılı bir kadın gelip oturdu. Giysisinden, tülünden taşralı bir dul olduğu anlaşılıyordu: Uzun yas dönemlerine özgü giysi siyah ipekliydi, ama gereksiz süsleri, dantelleri vardı, tül ise modası geçmiş kocaman bir şapkanın çevresinden yüze dökülüyordu. Piyade eri Tomagra kompartımanda başka yerlerin boş olduğunu dikkate almış, dul kadının hiç kuşkusuz o yerlerden birini seçeceğini düşünmüştü; oysa dul kadın, bir askerin yakınlığının iticiliğine karşın, gelip tam oraya oturmuştu; piyade eri de hemen, hava akımı, gidilen yön gibi yolculukla ilgili bir rahatlığa bağlamıştı bunu.

İri kıvrımları anaç bir yumuşamayla gevşememiş olsalar, dolgun, hatta biraz geniş bedenin canlılığı nedeniyle otuzun biraz üstünde gösterecekti kadın, ama yüzüne bakınca, hem mermer gibi, hem kendini salmış derisi, ağır gözkapakları ile kapkara kaşların altındaki erişilmez bakışı, aceleyle çarpıcı bir kırmızı sürülmüş sıkı sıkıya kapalı dudakları kırkın üstünde olduğu havasını uyandırıyordu. İlk iznine çıkan piyade eri Tomagra (Paskalya tatiliydi), yapılı, iriyarı kadının sığamayacağı korkusuyla koltuğunda büzüldü ve hemen kadının koku alanı içinde buldu kendisini, bilinen belki de sıradan bir kokuydu, ama çoktandır sürüldüğü için artık doğal insan kokularıyla karışmıştı.

Kadın yanı başına düzgün bir biçimde oturmuştu, ölçüleri ayakta gördüğünde sandığı kadar hantal değildi. Tombul, koyu renkli dar yüzüklü ellerini, kucağındaki parlak bir çanta ile, çıkartarak yuvarlak, açık renkli kollarını ortaya koyduğu bir ceketin üstünde tutuyordu. Ceket çıkartılırken Tomagra, geniş bir kol devinimine yer açar gibi çekilmişti, ama kadın neredeyse kıpırdamamış, kısa omuz ve gövde devinimleriyle ceketin kollarını sıyırmıştı.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.