Uzun Kuraklık - Kazı

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Son yıllarda Britanya’dan çıkan heyecan verici edebiyatçılardan biri olan Galli yazar Cynan Jones’un iki kısa romanı bu kitapta bir araya geliyor.

Uzun Kuraklık, çiftçilikle geçinen bir ailenin bir ineğinin kaybolması tarafından tetiklenen ve bir güne sığan olayları her bir aile üyesinin gözünden sunuyor; sonunda da doğumdan ölüme, büyümekten yaşlanmaya birçok konuya değinerek bütün bir hayatı kapsayacak kadar genişliyor. Kazı’da ise, karısının ölümüyle yüzleşmeye çalışan bir çiftçi ile köpeklerle dövüştürmek için porsuk avcılığı yapan bir eski mahkûmun birbirine paralel ilerleyen hayatları yalnızlık, ölüm, şiddet ve erkeklik üzerine sarsıcı bir öyküye dönüşüyor. Galler kırsalının sisli, kasvetli atmosferine gömülmüş, hem insanların hem de hayvanların hayatlarına aynı dikkatle yaklaşan iki unutulmaz roman.

“Uzun Kuraklık altüst edici güzellikte... trajik ve parlak bir roman...”  Le Monde

“Kazı, şiddet, kayıp duygusu ve kapanda kısılı kalmanın çeşitleri hakkında… yükte hafif pahada ağır bir roman.”  New York Times

Kıvırcık

Kuru toprağa bakarken artık haftalardır üstünde iz kalmayacak kadar kuru olduğunu biliyor, toynaklar, ayaklar, lastikler için. En iyi ihtimalle taze inek dışkısı ya da ineğin koca cüssesiyle zorlayarak geçtiği bir çalı çitin ezilmiş kısmını bulabilme şansı var. Böyle koca karınlarla ve onca ağırlıkla hareket etmelerinin zor olacağını zannedersiniz ama bunlar çok inatçı koca hayvanlar ve canları istediğinde her şeyi ezip geçebiliyorlar.

Küçük bir taş parçasını tekmeleyerek yerden alıp çözemediği bir sicimi kesmekte kullanıyor. Leatherman çakısını bulamıyor. Leatherman’ı ona, parmağını kaybettiğinden sonraki yaşgününde, kendi başına (kendisi seçerek) Emmy almış, – birçok işe yaradığına göre parmağın yerini de tutabileceğini söylemiş. Kızının bu huyunu çok seviyor – cevaplar bularak trajedileri tatlı tatlı hafifleştirmesini.

Sicimi kesmek bayağı uğraştırınca içinden diyor ki, artık yavaş yavaş güçten düşeceğim. Yerinden oynattığı kapı derin bir sızlayışla çökerek yamuluyor. Kapıya öfkelenmeden ileriye, denize doğru bakıyor.

O sabah şafağı izlemişti. Topraktan yükselen şafağı. Oynarken kendi kendine konuşan bir çocuk gibi öten tek bir kuş vardı. Sona eren geceyi, sessiz ölü buzağıyla kayıp ineği, babasının anılarını düşünmüştü, uyumasına ya da almak istediği toprak ve karısının vücudu gibi şeyleri düşünmemesine yardımcı olması için okuduğu; dün gece karısının güzelim vücudunu o kadar çok istemiş olmasının korkunç olduğunu düşünmüştü. İstek azalmıyor. Sır olarak saklamak çok tuhaf – birbirimizin vücutlarını ne kadar çok istediğimizi.

Kol mesafesinde, gözlerin önünde duran parmak eklemleri gibi, kuzeydeki daha çetin dağlar belirmişti o zaman ve üzerlerindeki pus aşağı akarak uzun denizin üstüne yuvarlandıktan sonra bulut olup göğe yükselmişti. Deniz güneşin altında ıslak cam gibiydi.

Bu şafakta, kısacık bir an için, soğuk da vardı – verilen son bir nefes gibi, ve ardından sıcak gelmişti. Haftalardır olduğu gibi yavaşça, dolu dolu ve kendinden emin.

Şimdi, vakit hâlâ erkenken, sıcağı omuzlarında hissederek eğimli tarladan aşağı yürümeye başlıyor. İnek burada değil.

Kırlangıçlar kıvrılıp tarlanın bir köşesine, doğal bir su kaynağının çimleri çoğaltıp gürleştirdiği yere dalarak ıslak otlardaki çiyleri alıyor.

Tarlayı dümdüz geçip dere kenarındaki kuru toprağa yapışmış, eğri büğrü ve mor renkli, çok eskiden kalma güvem eriğinin altından geçiyor. Dere yatağı kuru. Orada burada derinleşmiş topraktan yükselen sular parlak yeşil otlarla ve kuşların ayak izleriyle beneklenmiş çamurdan lekeler oluşturmuş, ama su akmıyor. Bir ardıç kuşunun yiyeceği salyangozları getirdiği keskin bir kayanın etrafına kabuk kırıkları saçılmış. Taşa çarparak kırılan salyangoz kabuklarının çıkardığı o keskin ve net çıtırtıyı duymak hoşuna gidiyor. Kuşların minik minik maharetleri onu büyülüyor. Dereyi takip edip iki kıyı arasında duran işe yaramaz çitin altından geçiyor. Göletin olduğu bir sonraki tarlada kırlangıçlar su içiyor ve hava henüz o kadar ısınmamışken gruplar halinde vızıldayan minik sinekleri avlıyor. Bugün gidip ördekleri alması gerektiğini unutmuş olduğunu fark ediyor. Belki de, hafiften, esintinin başladığını hissediyor. Bu yıl kırlangıçlar erken gelmiş.

Bir süre göletin ve kırlangıçların güzelliğine kapılıyor. Sonra, ineğin burada da olmadığından emin, dönüp eve doğru yürümeye başlıyor.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.