Prelüd - Bir Şairin Zihinsel Gelişimi

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

William Wordsworth, 18. yüzyıl sonlarında başlayıp 19. yüzyıla uzanan Romantizm akımının en önemli şairlerindendir. Asıl önemli ürünlerini kırk yaşından önce vermişse de son yıllarına kadar yazmaya devam etmiş ve 1850 yılında kraliyet şairi olarak ölmüştür. Prelüd kendine has özellikleriyle yapıtları arasında ayrı bir yer tutar.
1789 yılında Fransa’yla süren savaşın, hayal kırıklığıyla sonuçlanan toplumsal reform planlarının yarattığı yoğun karamsarlık havasının içinde Wordsworth insanlara yeniden umutlanmanın, huzura ermenin yollarını öğretecek uzun soluklu felsefi bir metin yazmaya koyulur. Kitabının adı Münzevi; ya da İnsan, Tabiat ve İnsan Hayatı Üzerine Düşünceler olacaktır. Ancak birkaç yüz dizeden sonra kendi içine eğilerek tabiatın ve eğitimin ona kattığı gücü incelemeye karar verir. İşte bu içe bakıştan Prelüd doğar. Adından anlaşılacağı gibi bu metin bağımsız bir yapıt olarak değil, Münzevi için bir önsöz olarak planlanmıştır ama 1805 yılında yaklaşık sekiz bin dizeyi aşan, bir önsöz için fazlaca uzun bir metin ortaya çıkar.

Ah, bir kutsayış var bu yumuşak meltemde, Yanağımı yelpazelerken, yeşil kırlardan Ve öte mavi göklerden getirdiği mutluluğun Pek de farkında olmayan bu ziyaretçide. Görevi ne olursa olsun, bu nazik esinti Benden daha minnettar birini bulamaz, Ki ben, uzun süre mutsuz bir konuk Olarak eriyip tükendiğim koca şehirden Kaçtım – özgürüm bundan böyle, Bir kuş kadar özgür, nereye istersem Kurmaya yuvamı. Hangi çatı ağırlayacak beni? Hangi vadide olsa limanım? Hangi ağaçların Altını mesken tutsam? Ve hangi berrak dere Uykuya salsa beni mırıltısıyla? Koca bir dünya önümde: Coşkulu Ve özgürlüğünden korkmayan bir yürekle Bakınıyorum çevreme; seçtiğim kılavuz Altı üstü başıboş bir bulut olsa bile Kaybetmem mümkün değil yolumu. Nefes alıyorum yeniden! Büyüleyen Düşünceler akın ediyor, kanatlanıyor aklım: Silkinip attım, doğamda Yeri olmayan o tuhaf benliği, Onca yorucu günün dayanılmaz ağırlığı

Yok artık, zaten bana göre değil öylesi. Aylar sürecek bir huzur, (İnsan hayatına dair herhangi bir vaat İçin böyle cesur sözler söylenebilirse tabii), Aylarca bitmeyecek rahatlık ve bozulmayacak hazlar Beni bekliyor işte; ne yana yönelsem, Yoldan mı, patikadan mı gitsem, Yoksa ayak basılmamış arazilerden mi, Yokuş mu çıksam, insem mi, Ya da nehrin üzerinde yüzen Bir şeyin gösterdiği rotayı mı izlesem?

Canım Özgürlük! Ama neye yarardı Bu coşkumu kutsayan bir armağan da olmasa? Göğün tatlı nefesi gövdemin üzerinde Gezinirken çünkü, bir meltem hissettim içimde, Canlandırıcı etkisiyle hafif hafif ona eşlik eden, Fakat, demeye kalmadan, Bir fırtınaya dönüştü, taşkın bir enerjiye, Kendi yarattığı şeyi allak bullak eden. Teşekkürler ikisine de, Ve epeydir hükmeden donu kırmak amacıyla El ele verdiklerinde oluşan uyumlu güçlere; Getirdikleri taze vaatler için teşekkürler, Uçup giden saatlerin telaşa verdiği Umutla beklenen hareketli günler, Sabır isteyen karmaşık düşünceler, Ve ama aynı zamanda titiz, değerli ibadetle, Ayinler ve ahenkli ilahilerle geçen Tatlı aylaklık günleri için!

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.