- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Nostradamus - Sonsuz Döngü
-
Kategori:
Genel Kültür -
Yazar:
Hervé Drevillon / Pierre Lagrange -
Çeviren:
Elif Gökteke -
ISBN:
978-975-08-1804-2 -
Sayfa Sayısı:
128 -
Ölçü:
12.5 x 17.7 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Haziran 2010
Hekim, astrolog, kâhin, şair, bilgin: Nostradamus bütün bu nitelikleri taşıdığı için yaklaşık beş yüz yıl boyunca dünyanın geleceğine ilişkin soruların merkezinde önemli bir yer tutmayı başardı.
XVI. yüzyılda yazılan kehanetleri bir çağın kaygılarını ve sıkıntılarını çok güzel yansıtır: Savaş korkusu, din çatışmaları, salgın hastalıklar, doğal afetler. Sonsuz döngüsüyle hem çağımıza hem de geçmiş yüzyıllara damgasını vuran felaketler. Ama Nostradamus’un kehanetleri bir tarih felsefesi sunar bizlere, sıradan gündelik yaşamın ve olayların görünür karmaşasının içinde daha üstün bir düzenin varlığını fark etmemizi sağlar. İşte Hervé Drévillon ve Pierre Lagrange bu noktadan yola çıkarak “Nostradamus önceden haber vermişti...”
diyorlar. O küçük cümle olumsallığı gerekliğe dönüştürüyor, mutsuzluğu da kaçınılmazlığın avuntusuyla hafifletiyor.
Montpellier’deki fakülte, XII. yüzyılda kurulduğundan beri, Antik Yunan hekimleri Galenos ve Hippokrates’in hegemonyasını hafifleten etkilere kucak açıyordu. İbn Sînâ gibi Arap bilginleri, İspanya’dan sürülen Yahudilerin çevirileri sayesinde fakültede tanınıyordu. Böylelikle Montpellier, Paris’teki rakip kurumun verdiği kadar köhnemiş bir eğitim vermiyordu. Daha XIV. yüzyılda, fakültede kadavralar inceleme amacıyla kesilip açılmaya başlamıştı. Gördüğü öğrenimin ilkelerine sadık kalan Nostradamus, tıbbı, inceleme ve uygulamanın bir araya geldiği bir sanat olarak tanımladı. Nitekim “sık ve kesintisiz bir çalışmayla, Yunan ve Latin yazarlar kadar Barbar yazarların da hepsini teker teker gördüğünü” dile getiriyordu. Ama “basit bir okumayla birçoklarının aldanarak ve dile getirilmeyen sonucu hakikat sanarak çoğunlukla yanılgıya düştüğü” gerekçesiyle o kitabi bilgiye saplanıp kalmadı. Böylece başlangıçta gezgin bir hekim hayatı sürerek pratiğini artırdı, çeşitli insanlarla tanıştı. 1533’te Agen’da, filolog hekim Jules-César Scaliger’le dostluk kurduğunu görüyoruz. 1540’lı yılların sonunda İtalya’ya yolculuk yaptı, 1547’de de kesin olarak Salon-de-Provence’a yerleşti. Hekimlik deneyimini besleyen bu yolculuklar, bir mevki ve bir koruyucu arayışıyla Avrupa’yı bir uçtan bir uca dolaşan gezgin keşiş bilginlerin geleneğinden geliyordu. Şehirler ve bazı büyük senyörler için, adı duyulmuş bilginleri yanlarına çekmek bir gurur vesilesiydi. Zaman zaman da, düpedüz büyük salgınlar çekiyordu hekimleri kendilerine ihtiyaç duyulan yerlere. Nitekim Nostradamus 1546 yılında vebanın kırıp geçtiği Aix’e çağrıldı. Kendi geliştirdiği bir reçeteyi denemeye başladı burada: Talaş tozu, Floransa süsenleri, tane karanfil, hoş kokulu saz, sarısabır, hepsi de toz haline getirilip havanda dövülmüş kırmızı güllerle karıştırılıyordu. Nostradamus reçetesinin etkilerini şöyle anlatıyordu: “İnsanı vebadan korumak için bu karışımdan daha etkili hiçbir ilaç bulunmadı. Bu karışımı ağzına götüren herkes hastalıktan korundu.”