Mit ve Destan III - Roma Tarihleri

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

“Birkaç yıldır ‘yapı’ sözcüğü çeşitli anlamlara çekilebilen bir hal aldı. Kendi eski ve kesin değerini –örneğin bir ispatın, bir romanın veya bir devletin yapısı söz konusu olduğunda– korumakla birlikte, günümüzde çok moda olan ve hatta ismini bile verdiği bir felsefi sistem içinde çok daha iddialı bir teknik kullanıma da kavuştu. Kafa karışıklığı bunun sonucudur. Artık benim çalışmalarım da yapısalcılığın tezahürleri veya yazıldıkları tarihlerden ötürü ön belirtileri arasında sayılıyor – ve yazarına göre bu durum bir övgü ya da eleştiri nedeni oluyor. Hatta bazı genç yapısalcılar, öğretideki ve öğretinin esinlediği yorumlama tekniklerindeki ilerlemeleri izlemekte gösterdiğim yavaşlık veya beceriksizlik karşısında sabırsızlığa kapılarak, daha usta ya da daha ortodoks düşünürlerin benim dosyalarımdan ne gibi sonuçlar çıkarabileceklerini örnekler vererek bana öğretiyorlar. Bu iyi niyetli ama mesnetsiz çabalara artık bir son vermek istiyorum: Yapısalcı değilim ve olup olmamak gibi bir derdim de yok. Ben bir filozof değil, bir tarihçi olarak, en kadim tarihle ve tarihin akılcı yöntemler içinde erişilebilecek en uç sınırıyla ilgilenen bir tarihçi olarak çalışıyorum; yani genetik olarak birbirine akraba oldukları bilinen alanlardaki birincil verileri gözlemlemekle, sonra da bu birincil verilerden bazıları arasında karşılaştırmalar yaparak onların ortak prototiplerinin oluşturduğu ikincil verilere uzanmaya çalışmakla yetiniyorum; bunu yaparken de baştan kabul edilmiş fikirlerim, evrensel olarak geçerli sonuçlara erişmek gibi bir umudum yok.”

Dumézil’in üç ciltlik muazzam çalışması “Mit ve Destan”ın son cildi “Roma Tarihleri” ile, karşılaştırmalı filolojinin bu başyapıtının serüveni Türkçede tamamlanıyor.

Nechtan Kuyusu

Rig Veda’daki “Ateş” tanrılarından birinin adı “Apam Napat”, yani “Sular’ın soyundan gelen”dir. Adı, uzmanlık alanını da yeterince açıklamaktadır: O, olağan koşullarda suların içinde gizlenen, birdenbire bulutlardan çıkan yıldırımla, suyun beslediği ormandan fışkıran alevlerle kendini gösteren ateş gücüdür. Birçok mitoloji yazarı onu elementlerinden sadece birine, yani ateşe veya suya indirgemeye çalışmıştır ama onu bu unsurlardan biriyle veya diğeriyle ve özellikle de bilinçli olarak bilmecemsi ifadeler kullanarak hem biriyle hem diğeriyle ilişkilendiren metinler, teologemin hakikiliğinden herhangi bir kuşku duymayı engelleyecek kadar kalabalıktır. Ateşin doğuşu her zaman mucizevi bir olaydır ve bunun kadim düşünürleri tefekküre sevk etmemesi olanaksızdır. Hindistan’ın kadim düşünürleri bu düşünce çabalarını paradoksal ifadelerle aktarmışlardır: Ya ateş normalde kendisini söndüren elementten, sudan doğmaktadır (Apam Napat) ya da kendi soyundan gelmekte, kendi kendisinden doğmaktadır (Tanunapat).

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.