Köy

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

William Faulkner’ın Snopes ailesi hakkındaki üçlemesinin ilk halkasını oluşturan Köy, beş parasız Flem Snopes’un yükselmesinin ve zenginleşmesinin hikâyesidir. Geçmişi belirsiz Flem bir gün Frenchman’s Bend köyüne çıkagelir ve Will Varner’ın çiftliğinde işe girer. Hırslı ve kurnaz Flem önce çiftlikte ve Varner ailesi içinde, sonra yörede gücünü artırdıkça, Amerikan Güneyi’nin acı bir ironiyle yüklü portresi de belirmeye başlar.

“Köy”, insani güdülerin, zaafların, tutkunun, kaybetmenin ve değişimin romanı. Dili ne kadar karmaşık, kalabalık karakter ve olay örgüsü ne kadar yöresel olursa olsun, keskin, evrensel ve çağdaş bir roman.

Faulkner’ın en zengin romanlarından biri.
“Cleanth Brooks”

Kelimenin tam anlamıyla mükemmel: Zekice ama aynı zamanda doğrudan, komik ve yalın; İç Savaş sonrasında Güney’de yaşanan çürümeyi ustalıkla yansıtıyor.
“New York Times”

Frenchman’s Bend, Jefferson’ın yirmi mil güneydoğusunda yer alan verimli ırmak yatağından oluşmuş yörenin bir parçasıydı. İki ayrı ilçeye kadar uzandığı halde hiçbirine bağlılık göstermeyen, belli sınırları olmasa da bir bütünlüğe sahip, tepelerle beşiklenmiş bu ırak bölge, İç Savaş öncesinde hibe edilmiş arazi üzerinde kurulan görkemli bir çiftliğin bulunduğu yermiş, ki kalıntıları –yıkılmış ahırları, kölelerin yaşadığı bölümleri, şimdi ot bürümüş bahçeleri, terasları ve gezinti yerleriyle tantanalı bir evin içi boşalmış kabuğu– hâlâ Eski Fransızın Yeri diye biliniyordu; gerçi asıl sınırları şimdi yalnızca Jefferson Adliye binasında yargıcın solmuş evrakları arasında kalmış, yıllar önce çok verimli olan tarlaların büyük bir bölümü de ilk ekildikleri günden önceki durumlarına, kamış ve servi ormanlarına dönüşmüştü. Yörenin eski sahibi Fransız olmasa bile bir yabancıydı kuşkusuz, çünkü ondan sonra gelerek onun orada kalışının izlerini hemen hemen bütünüyle silen insanlarca, dili biraz yabancı bir şiveye çalan ya da görünüşü, giyimi ve uğraşı alışılmışın dışında olan herhangi bir kişi, kökeninin ne olduğunu söylesin söylemesin, Fransız olarak kabul edilirdi; tıpkı onların kentli benzerlerine göre (o kişi örneğin Jefferson’a yerleşmeyi yeğleseydi) bir Hollandalı olarak kabul edileceği gibi. Ama bugün kimse onun gerçekten ne olduğunu bilmiyordu, Will Varner bile bilmiyordu, ki Will şimdi altmış yaşındaydı ve bu eski çiftliğin harap köşkü de içinde olmak üzere büyük bir bölümü onun elindeydi. Çünkü yabancı, yani Fransız, çoktan gitmişti; ailesiyle, köleleriyle ve bütün tantanasıyla gitmişti. Düşleyip gerçeğe dönüştürdükleri ve geniş toprakları; önce küçük, sıradan, ipotekli çiftlikler halinde parsellenmiş, Jefferson bankalarının yöneticilerinin kavga gürültüsünün sonunda da Will Varner’a satılmıştı. Yabancıdan artakalanlar ise, toprağını taşkından korumak için kölelerince on mil kadar düzeltilmiş nehir yatağı ve görkemli evinin iskeletiydi. Onunla soydaş bile olmayan mirasçıları, yıkıp dağıttıkları evi –ceviz tırabzan babalarını, merdiven dayanaklarını, elli yıl sonra paha biçilemeyecek olan meşe döşemelerini– otuz yıl boyunca, yakacak odun uğruna parçaladılar. Adı bile unutulmuştu yabancının; gururu ise, ormanda bilek gücüyle kazandığı ve kendi adına bir anıt gibi biçimlendirdiği bu araziyle ilgili bir destana dönüşmüştü. Kendisinden sonra çakmaklı tüfekleri, köpekleri, çocukları, ev-yapısı viski imbikleri, Protestan ilahi kitaplarıyla birlikte kırık dökük arabalarda, katır sırtında ve hatta yaya gelenlerin, bir zamanlar yaşamış adamla şimdi hiç alakası kalmamış bir adı söylemeye dilleri dönmüyordü, okumak şöyle dursun. Onun düşü ve gururu, şimdi adsız kemiklerinin yitik tortusuyla birlikte toz olmuş, öyküsüyse yalnızca parasını buralarda bir yere gömdüğüyle ilgili inatçı dedikodularda kalmıştı; Grant’in, Vicksburg’a ilerlerken bütün bu yöreyi aşıp geçtiği zamanlarda gömülmüş bir yığın paranın öyküsü.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.