Koleksiyoncular

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Gerçeğe çok yaklaşan komplo teorileri içeren çoksatan romanlarıyla tanınan David Baldacci, iskambil kâğıtlarının renkli dünyasını, milyonlarca dolar değerindeki nadir kitaplarla dolu kütüphanelerin tozlu raflarıyla ve devlet sırlarının karanlık gerçekleriyle buluşturuyor…

Koleksiyoncular, yeni Temsilciler Meclisi Başkanı’nın bir suikaste kurban gitmesiyle açılıyor. Bu suikast, haliyle Amerikan kamuoyunu ve hükümetini derinden sarsıyor. Bu arada, Kongre Kütüphanesi’nin utangaç yöneticisi Jonathan DeHaven’ın tek istediği değerli kitaplarının arasında sıradan bir gün geçirmek,  ama Jonathan, bir sabah kütüphanenin orta yerinde Deve Kulübü üyelerinden, kitap sevdalısı Caleb Shaw tarafından ölü bulunduğunda işler karışmaya başlıyor.
Komplo teorileri üretmesiyle tanınan Oliver Stone’un başını çektiği “Deve Kulübü”, bu iki şüpheli ölüm karşısında duruma el koymaya ve aralarındaki bağlantıyı bulmaya karar veriyor. Araştırmaları sırasında karşılarına, Annabelle Conroy adında gizemli ve çok güzel bir kadın çıktığında, başta istemeseler de birlikte hareket etmek zorunda kalıyorlar. Stone ve adamlarının bilmediğiyse, Conroy’un Amerika’nın en önemli kumar merkezlerinden biri olan Atlantic City’de yüzyılın en büyük dolandırıcılığını yapıp uzaklara kaçmak niyetinde olduğu. Bu onu da kimileri için tehlikeli bir hedef haline getirmiş durumda. DeHaven’ın ve Bradley’nin katilleri de kimliklerinin ortaya çıkmaması ve kurdukları düzenin bozulmaması için akla hayale gelmeyecek kötülükler yapmakta hiçbir sakınca görmüyorlar.
“Deve Kulübü” ve Annabelle Conroy, iki koldan saldıran bu düşmanların karşısında aradıkları gerçeğe ulaşabilecekler mi? İşte Baldacci’nin, milyonlarca dolar değerindeki nadir kitapların gizemli dünyasında geçen ve elinizden bırakamayacağınız romanı bu sorunun cevabını arıyor.

Roger Seagraves, politikayla ilgili olmamasına şaşırdığı tuhaf bir toplantıdan çıktıktan sonra ABD Kongre Binası’ndan ayrıldı. O akşam, önemli bir karar ertesinde, mütevazı banliyö evinin oturma odasında yalnız başına oturdu. Birisini öldürmesi gerekiyordu ve o birisi çok önemli bir hedefti. Sea-Seagraves,bunu, göz korkutucu bir teklif olarak değil, değerli bir mücadele olarak görüyordu.
Seagraves, ertesi sabah, arabası ile Virginia’nın kuzeyindeki işyerine gitti. Koridor boyunca dizilmiş diğer çalışma alanları gibi küçük ve dağınık yerdeki masasında otururken görevinin önemli parçalarını zihninde bir araya getirdi. Seagraves, en sonunda, üçüncü şahıslara güvenmeyerek işi kendi yapması gerektiğine karar verdi. Daha önce de birilerini öldürmüştü, hatta defalarca; tek fark, bu sefer bu işi devlet için yapmayacak olmasıydı. Bu seferki sadece kendisi içindi.
Sonraki iki günü, günlük işiyle birlikte verimli bir şekilde yürüttüğü dikkatli ve kararlı bir hazırlıkla geçirdi. Görevinin üç zorunluluğu, yaptığı her şeyin içinde de mevcuttu: (1) Her şeyi basit tut; (2) her acil durum için hazırlıklı ol; ve (3) genellikle olduğu gibi plan ne kadar ters gitse de paniğe kapılma. Ancak, dördüncü bir kural olsaydı şu olurdu: Konu hayatta kalmak gibi önemli şeylere geldiğinde çoğu insanın budala olduğu gerçeğini sonuna kadar kullan. Kendisi bu kusurdan hiç mustarip olmamıştı.
Roger Seagraves kırk iki yaşındaydı, bekârdı ve çocuğu yoktu. Bir eş ve veletler sıra dışı hayatını elbette karıştırırdı. Federallerle birlikte çalıştığı bir önceki mesleğinde sahte kimliklerle dünyayı dolaşmıştı. Neyse ki, bilgisayar çağında kimlik değiştirmek, hayret verici derecede kolaydı. Dell’e birkaç tıklama sonucunda Hindistan’daki bir sunucu vızıldar ve birisinin lüks lazer yazıcısından bütün yasal aksesuarları ve bütün saygınlığıyla yeni bir sen çıkıverirdi.
Seagraves aslında ihtiyacı olan her şeyi, dikkatlice korunan bir şifre ile bir İnternet sitesinden satın alabilirdi. Burası, suçlular için Macy’s Hipermarketi gibiydi ve bazen suçlu müşterileri tarafından “Şer Market” olarak adlandırılıyordu. Oradan birinci sınıf kimlik setleri ve çalıntı kredi kartı numaralarından kiralık katillere veya cinayeti kendiniz işlemek istiyorsanız temiz silahlara kadar her şey satın alınabiliyordu. Seagraves ihtiyaçlarını, müşterilerinin %99 onayını almış olan ve geri ödeme garantisi veren bir aracıdan satın alıyordu. Katiller de kaliteye önem verirdi.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.