- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Karısını Şapka Sanan Adam
-
Özgün Adı:
The Man Who Mistook His Wife for a Hat -
Kategori:
Edebiyat / Yaşantı -
Yazar:
Oliver Sacks -
Çeviren:
Orhan Düz -
ISBN:
978-975-363-510-9 -
Sayfa Sayısı:
272 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ağustos 1996 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
41. Baskı / Kasım 2024
Somut zamanda "kayıp" olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır? Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duyularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir? Profesör Sacks'tan romantik tavırlı, geniş ve açık uçlu yaklaşımlarla örülmüş "ciddi" bir kitap. Sıradan her insan için "zihinsel" bir yolculuk, nöroloji ile ilgilenenler içinse kaçınılmaz bir kitap.
Pek de anlayamadığı bu gariplik ve tezatlıkların baskısı ve bunların yol açtığı korkutucu durumlar karşısında yorgun düşmüştü. Aynı zamanda sıkıntılı ve endişeliydi. O ana kadar, hiç düşünmeden onu paniğe sürüklemiştim ve görüşmemizin bitmesinin zamanı geldiğini hissettim. Yeniden pencereye yaklaştık ve aşağıda, güneş ışığıyla parlayan beyzbol topuna baktık; yüzündeki ifade yavaş yavaş gevşedi, Nimitz'i uydu fotoğrafını ve diğer kâbusları unutarak aşağıda oynanan beyzbol oyununa daldı. Ardından yemekhaneden kurtarıcı bir koku geldi, ağzını şapırdatarak "öğlen yemeği" dedi ve gülerek uzaklaştı. Bense karmakarışık duygular içindeydim; hayatının böyle bir karmaşa içinde çözüldüğünü görmek çok hazin, saçma ve anlaşılmazdı. Notlarıma, "sanki etrafı unutma hendeği ile çevrilmiş ve tek bir varolma anına hapsolmuş biri gibi; soyutlanmış, geçmişi ve geleceği olmayan, sürekli değişen anlamsız bir âna sıkışmış!" diye yazmışım ve "diğer tüm nörolojik testleri tamamıyla normal" gibi Korsakov sendromuna sebep olmuş sıradan alkolün yol açtığı dejenerasyon diye büyük bir olasılıkla bir değerlendirmeyi not etmişim. Notlarım, olayların ve gözlemlerin garip bir karışımı gibiydi. Bu adamcağızın içinde bulunduğu yer açısından kim, ne ve neresi gibi soruların ona ne anlam ifade ettiğini düşünmeden edemediğimi gösteren dikkatli ve madde madde tutulan notlar. Aslında süreklilikten ve hafızadan tamamıyla yoksun olduğu düşünülürse bir 'varoluş'tan bahsetmek mümkün olur muydu bilemiyordum. Bu ve daha sonraki - bilim dışı - notlarımda 'kaybolmuş bir ruh'a ve kişiye nasıl yeniden köklerinin kazandırılabileceğini hep merak ettim. Çünkü bu adamın kökleri yoktu, varolan kökleriyse uzak geçmişine aitti.