Geçmişe Açılan Pencere

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Geçmişe açılan bu pencereden baktığınızda sislerin ardından belli belirsiz görünen bir Fransa karşılayacak sizi. Belki de yazarının yarattığı "sanal" kentlerde otuz yıl öncesinin seslerini, fotoğraflarını ve izlerini bulacaksınız. Geçmişe gönderilen bir mektupta, yüzünü denize çevirmiş bir siluetin arayışına tanık olacaksınız. Denemeleriyle tanıdığımız Uğur Kökden; Bordeaux'dan Cafe Flore'a uzanan bir coğrafyada, içinde Antonioni, Quasimodo, Eluard ve Jeanne Moreau'nun da bulunduğu eski takvim yapraklarını bir bir yırtarken, geçmişe göz kırpıyor!

İlkçağın doğayı en iyi değerlendiren yöndeki seçimi, daha sonra bayındırlık yapılarıyla bütünleşmiş ve kültürle taçlanmış: surlar, kuleler, anıtlı giriş kapıları, çokgözlü köprü, kaplıcalar, çeşmeli bahçeler, tapınaklar, arena, Kare Ev (Capitole), Castellum Divisorium (Su Bölünme Kulesi). Kare Ev, tiyatronun tam karşısında. Çatısı, parçalı ve yivli on taş sütun üstüne biniyor. Düz, üçgen alınlıklı bir cephesi var. Yüksekçe bir tabana oturmuş. Yeni Dünya'nın klasik mimariye uygun biçimde inşa edilmiş mahkeme binalarının girişi gibi, merdivenlerle çıkılıyor, sütunların oturduğu taş tabana. Kare Ev, eski kentin geometrik anlamda merkezi sanki. Öte yandan, nedense, Nîmes'in antik tiyatrosu, Roma "Colisseum"undan daha iyi korunmuş görünüyor. Aynı zamanda, çok daha gösterişli. Bakımlı. Hizmete açık. Birinci yüzyıldan beri süregelen bir kullanım ömrüne sahip. Düşündükçe akıl çelen, nasıl da şaşkınlık verici bir sanat ürünü! Octavianus'un gerçek iktidar ortağı ve damadı, Romalı General Marcus Agrippa'nın oğullarına adanan Kare Ev, şimdi, doğrudan kendi varlığıyla olduğu ölçüde içindekilerle de geçmişe bekçilik ediyor. Zaten, Nîmes'in büyük talihi, bir dönemde İmparatorluk başkenti Roma'nın mimarlığını üstlenen Agrippa'ya daha önce Galya'nın emanet edilmiş olması. Hem Arles'ı Lyon'a bağlayan eski anayol bile onun adını taşımıyor mu: Via Agrippa! Nimes Antikite Müzesi, yani Kare Ev, günümüzde mozaiklerle, mezar taşları ve heykelciklerle tıka basa dolu. Unutulmuş, tutkuları dinmiş, tozlu bir dünyanın nöbetçisi rolünde. Etkileyici olduğu ölçüde nankör ve tüm duygulardan arındırılmış bir görev.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.