Bir Başka Yaza Doğru

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

"Bir Başka Yaza Doğru", Yeni Zelandalı yazar Janet Frame’in 1963’te kaleme aldığı ve yaşarken yayımlanmasını istemediğinden ancak ölümünden sonra, 2007’de basılabilen romanı.  Edebiyat kariyeri kadar, dramatik hayatıyla da akıllarda yer eden, ilginç bir yazar Janet Frame. Yattığı akıl hastanesinde kendisine “lobotomi” uygulanmak üzereyken, yazdığı öykü kitabının Ulusal Edebiyat Ödülü kazandığı öğrenilen ve son anda bu korkunç işlemden kurtulan yazar, edebiyat dünyasına onlarca roman, öykü ve şiir kitabı kazandırdı.

Londra’da yaşayan Yeni Zelandalı yazar Grace Cleave’in bir röportaj esnasında tanıştığı Philip Thirkettle’dan aldığı kartpostal, yazmakta olduğu romanın ‘gırtlağına saplanıp kalır’. Thirkettle, Cleave’i ailesiyle birlikte yaşamakta olduğu Relham’daki eve davet etmektedir. Ne var ki, Grace Cleave için ne seyahat etmek ne de insanların arasına karışmak basit mevzulardır. Thirkettle ve ailesini ziyaret etme fikri bir anda fırtına gibi patlar ve Grace Cleave için bu fırtınanın tam ortasında, dünyadaki yerini sorguladığı, kimlik bunalımlarıyla duraklayan sıkıntılı bir seyir başlar. Nihayet bir göçmen kuş olduğunda karar kılan Cleave, yazmakta olduğu fakat bir türlü ilerleyemediği romanına ‘edebi cerrahi’ uygulayıp, insanların dünyasından öteye, uzaklara kanat çırpma arzusuyla Thirkettle’ları ziyaret ettiği hafta sonunun hikayesini yazmaya koyulur.

Derken bir sabah Bay Burton’a Times, Bay Willow’a Director’s Journal, Bay ve Bayan Mill-Semple’a Nijerya’dan bir mektup, Grace için bir el ilanı –Gündelikçi Bürosu– gündelikçileriniz temiz, becerikli, dakik mi? Yine Grace’e özenle yazılmış bir kartpostal – Bayan Grace Cleave: Relham’da sıcaklığın Londra’dan sıfır nokta bir-beş derece daha yüksek olduğunu biliyor muydunuz? Gelin ve bunun tadını çıkarın! Philip Thirkettle.
Bir kere seyahatler Grace için basit mevzular değildi; eğer aklınız dilimlere bölünmüş tehlikelerle dolu dış dünyadan korunaklı gizli iç dünyaya getir götüre koşturan bir gezgin ise hiçbir şey basit değildir; eğer gece olduğunda düşünceniz karanlıkta pusuya yatmış kürklü bir hayvan gibi dışarı süzülüyorsa, avını bulmak, yakalamak, öldürmek ve onu gizli dünyadaki gizli eve gerisingeri sürüklemek, sonra da bula bula gizli dünyanın kaybolduğunu ya da herkese açık bir karabasan olacak kadar genişlediğini keşfetmek için; sonra eğer garip yaratıklar duvardaki sinekler gibi baş aşağı yürüyorsa; kızıl kanatlar çırpılıp perdeler uçuşuyorsa; aynayı yuttuğu ve canı yandığı ve cam ve ışık parıltıları geğirdiği için ağlamakta olan yeşil düğmeli mavi bir yelek giymiş mahzun bir adam odanın ortasında oturuyorsa, eğer su yelveleri kımıldayıp bağırıyorsa; dünya tersyüz edilmiş, uçsuz bucaksız mermer merdivenden aşağıya serilmişse; lekeli lime lime bir halı; bomboş gümüş dans ayakkabıları, av boruları...

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.