- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Serin Mavi - Behçet Necatigil'den Eşine Mektuplar
-
Kategori:
Edebiyat / Mektup -
Yazar:
Behçet Necatigil -
Hazırlayan:
Ayşe Sarısayın / Selma Necatigil -
ISBN:
978-975-363-944-9 -
Sayfa Sayısı:
118 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Şubat 1999 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
4. Baskı / Şubat 2017
Behçet Necatigil’in, uzak-yakın gittiği yerlerden ailesine yazdığı mektuplar Serin Mavi’de... Şiirlerinde olduğu gibi mektuplarında da “ev-aile-yakın çevre üçgeninde” dolaşıyor Necatigil. Kitabın yeniden gözden geçirilen ikinci baskısı, usta şairin sesini biraz daha yakından duyuruyor bizlere. Şiirleriyle bir bütün oluşturan gündelik yaşamını, yakın çevresini tanıma olanağı sunuyor.
İstanbul, 11 Ağustos 1966, Perşembe
Sevgili Huriye,
Saat 13:00, gündüz. Çarşıya inip öteberi alacaktım. Kutuda 9 Ağustos tarihli mektubunuzu buldum, tekrar çıktım yukarı. Daha önce bir mektup yazılmış, duruyordu. Onunla gönderilmek üzere bu satırları yazıyorum. Burası iyidir. Şu on gün içinde Hamsun'un daktilosunu bitirip başımdan atmak istiyorum onu. Öbür mektupta yazdım: Beyaz Geceler yattı. Evvelsi gün akşama doğru babam uğradı. Ben şimdi bir kapı çalındı mı mutfak ve banyo kapılarını kapatıyorum hemen, öyle açıyorum kapıyı. Karşı sıradaki marangoza gelmiş, uğramış bana da. Salonda oturacaktı, oda daha serin dedim, odaya aldım. Benim koltuğa oturdu. Tam karşıda, birden aklıma geldi, ALACA tablosu. Baktı, gördü, güldü hafif, bir şey diyecekti, vazgeçti. Sabahat bugün yarın geliyormuş. Ordan burdan konuştuk, o da, ben de memnun ayrıldık. Ben bu evi görmemiştim, bir göreyim dedi, kapalı kapıların ardında biri mi var sandı, yoksa bir ihbar yapıldı da baskına mı geldi ne? Açtım, gösterdim, temizdi her taraf. Hoşuna gitti. İzmir'e gidecekseniz, benden size izin, gidin. Yalnız, o Turgay'la nasıl başedeceksiniz? Masrafa sokmayın onu, kendi masrafınızı kendiniz verin! Fazla yazmıyorum, bu satırlar zaten mektubunuzu aldığımı belirtmek için yazıldı. İyiyim, iyi olasınız!
B.