Sarkis: Ondan Bize / From Him to Us

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

3 Eylül – 20 Ekim 2010
Kâzım Taşkent Sanat Galerisi

René Block küratörlüğünde ve Melih Fereli danışmanlığında gerçekleştirilen “İstiklal Serüveni” güncel sanat sergi dizisinin onbirincisi Sarkis’e ayrıldı.

Sanatçı bu dizi için “Bir İkona” adlı yeni bir enstalasyon üretti. Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde 3 Eylül’de açılacak sergi, 20 Ekim 2010 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. 

Sergi açılışıyla eş zamanlı olarak “Sarkis-Ondan Bize / From Him to Us” başlıklı monografi Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanıyor. “Türkiye’de Güncel Sanat” monografi dizisinin onbirincisi olan kitap, Sarkis’in kızı, sanat tarihçisi Elvan Zabunyan tarafından kaleme alındı. Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan monografide Evrim Altuğ’un Sarkis’le yaptığı bir söyleşi de yer alıyor.

Sanatı aramak üzere yola düşen ...

Sarkis’in külliyatı, çağdaş Türk sanatında merkezi bir konumda yer alır. Ancak İstanbul doğumlu sanatçı hakkında bilinenler, Ermeni asıllı bir aileden geldiği, uzun yıllardır Paris’te yaşadığı ve buranın sanat sahnesinde önemli bir yere sahip olduğuyla kısıtlıdır.
Onunla ilk karşılaşmalarımız da, 1960’lı yılların sonunda Paris’te gerçekleşti. Genç bir galerici olarak sık sık Paris’teki galerileri ziyaret ederdim. Bu sırada saygın bir avangard galeride asistanlık yaparak geçimini sağlayan Sarkis’le karşılaştığımda sevinç duydum. Beni Paris’teki güncel gelişmeler konusunda bilgilendirdi; ben de onun, başta Beuys, Paik ve Polke olmak üzere beraber çalıştığım sanatçılar hakkındaki sorularına cevaplar verdim. Sarkis, kentin kültürel yaşantısını oluşturan gelişmelere, sergilere, konserlere, okumalara, tiyatro oyunlarına ve 1968 Mayısında yaşanan öğrenci hareketleri çerçevesinde yürütülen ateşli tartışmalara etkin biçimde katılıyordu. Ama en büyük ilgi alanı filmdi; zaman temelinde  görüntü, dil ve müziğin oluşturduğu o Gesamtkunstwerk.
1985 yılında, Robert Filliou tarafından başlatılmış olan “Art of Peace” bienali için  yaptığı işi, Nam June Paik, Joseph Beuys ve John Cage’in çalışmalarıyla karşılıklı bir etkileşim içine girebilecekleri şekilde yerleştirdiğimde, gösterişli bir sanatsal dörtlü doldurdu odayı; hem sessizliğin hem de hissedilebilir devasa bir enerjinin hâkim olduğu bir hacim meydana gelmişti. Sarkis bir kilometre uzunluğunda ses bandından bir yerleştirme hazırlamıştı. Bandın üzerinde hâlihazırda kayıtlar vardı, sanırım Wagner’in “Nibelungen Yüzüğü”nün tam kaydı (müziği anımsayamasam da, şefin Pierre Boulez olduğu hâlâ aklımdan çıkmamış). Bu dönemde Sarkis ve ben aynı kadına âşıktık. Onunla Berlin’deki daad galeri’de buluşurduk, bazen beraber, bazen ayrı ayrı. Adı Lulu’ydu. Yüzlerce metrelik ses bandından yaratılmıştı ve bant üzerinde Alban Berg’in müziği vardı -şef yine Boulez. Daima Pierre Boulez yönetirdi orkestrayı; Sarkis bu konuda ısrarlıydı.
Kararlarından şaşmayan ve keskin bir analiz yeteneğine sahip Sarkis önemsediği sanatçıların savunucusuydu. Bunu hem 1970’li yıllarda Paris’te Beuys külliyatının kabulü için gösterdiği çabada, hem de 1991 yılındaki ilk İstanbul ziyaretim sırasında beni, bu dizinin başında monografileri yayımlanan ve o dönemde henüz tanımadığım Füsun Onur, Gülsün Karamustafa ve Ayşe Erkmen gibi sanatçılarla tanıştırmasında görmek mümkün.
Sarkis, külliyatı ancak onun kişiliği üzerinden deneyimlenip kavranabilecek bir sanatçı, tıpkı Beuys gibi. Bu nedenle bu monografinin metnini, Sarkis’in kızı olan sanat tarihçisi Elvan Zabunyan’dan kaleme almasını istedim. Başta dizinin ilk kitaplarından biri olarak planlanan bu monografi -nitekim kitapta Sarkis’le Evrim Altuğ arasındaki söyleşi 2006 tarihini taşıyor-, dizinin son yayımı olarak elinizde. Sanatçı ve yazar, yani baba ile kızı arasındaki yakın ilişki, her türden yorumu zorlaştıran şaşırtıcı bir engel olarak karşımıza çıktı. Tarifin mutlaklığı konusunda sürekli tekerrür eden kuşkular, kitabın tamamlanmasını geciktirdi.
En nihayetinde, insan Sarkis’in her açıdan kendine özgü bir portresi var artık elimizde; sanatı bulmak üzere yola çıkan ve her yönüyle yaşamı bulan bir adam bu. Metin içinde Sarkis’in kızının  “ben” perspektifini kullanması ve Sarkis’ten “Babam” şeklinde bahsetmeyi tercih etmesi, bu defa sanat tarihçisi Zabunyan için uzun bir süre aşılması neredeyse olanaksız bir engel oluşturdu. Ama tam da bu mahremiyet, bu dizinin son halkasına olağandışı bir kapanış ve doruk noktası olma niteliğini kazandırdı.
René Block, proje küratörü

ve sonunda yaşamı bulan birine dair...

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.