
- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Marilyn’i Kurtarmak
-
Kategori:
Edebiyat / Roman -
Yazar:
Michel Schneider -
Çeviren:
Orçun Türkay -
ISBN:
978-975-08-1736-6 -
Sayfa Sayısı:
400 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Şubat 2010
Nevroz ve şampanya, psikanaliz ve beyazperde, şefkat ve tutku arasında yaşanan bir ilişkinin “gerçek roman”ı.
Marilyn Monroe ile psikanalisti Ralph Greenson arasında Ocak 1960’tan 4 Ağustos 1962’ye kadar Freudcu psikanaliz yönteminin sınırlarını aşan bir ilişki yaşanır. Marilyn’in rol yapmak, ayakta kalabilmek, sevebilmek ve ölmemek için Hollywood psikanalisti Greenson’a ihtiyacı vardır, neredeyse her gün ve her gece. Greenson ise Marilyn’i içinden çıkarmaya çalıştığı o girdaba her gün bir adım daha yaklaşmaktadır.
Michel Schneider’e 2006 Interallié ödülü kazandıran roman Hollywood ve psikanaliz ilişkisini anlatırken, sarışın seks sembolünün fotoğraflardaki hüznü hakkında da ipucu veriyor.
Los Angeles, Downtown, West 1st Street,
Ağustos 2005
REWIND. Kaseti en başa sar. Tüm öyküye yeniden başla. Marilyn’in son seansına dön. Olaylar her zaman sondan başlar. Off sesle açılan filmleri severim. Görüntüde aşağı yukarı hiçbir şey yok: bir cesedin yüzdüğü bir havuz, palmiyelerin titreyen tepeleri, mavi bir çarşafın altında çıplak bir kadın, alacakaranlıkta cam parçaları. Ve konuşan biri. Kendi kendine. Yapayalnız kalmamak için. Öteki kıyıdan kendi yaşamını anlatan kaçak bir adam, bir dedektif, bir doktor – ya da bir psikanalist, neden olmasın? Kendisini öldüren şeyden söz ederek, kendisini yaşatan şeyi anlatıyor. Sesi şöyle der gibi: “Beni dinle, çünkü ben senim.” Öyküyü yaratan sestir, yoksa anlattığı şeyler değil. Bu öyküyü anlatmayı deneyeceğim. Bizim öykümüzü. Benim öykümü. Sonu atılsa bile berbat bir öykü olurdu bu. Daha yaşarken biraz ölü gibi görünen bir kadın üzgün görünüşlü küçük bir kızı elinden tutup sürüklüyor. Kafa doktoruna, sözcük doktoruna götürüyor onu. Doktor onu alıyor ve itiyor. Aşkla ve alçaklıkla dinliyor onu, iki buçuk yıl boyunca. Hiçbir şey duymuyor ve onu yitiriyor. Üzücü, uğursuz bir öykü olurdu bu, ondaki hüznü gideremezdi hiçbir şey, Marilyn’in sanki o kadar güzel olduğu için özür dilercesine gülümseyişi bile.