Korsan Çıkmazı

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Uzak bir Doğu ilinde kar kapıyı alır. Sobada ekmekler kızarır. Mütevazı odaları demli çay kokusu doldurur. Mahir amca Beethoven'i anlatır. Dışarda büyük bir savaşın kan kokusu ve korkusu vardır.

Otobüs biraz daha gecikirse, ben bir yerlere oturmalıyım. Dikilmekten topuklarım ağrıdı. Tam kırk beş dakikadır, binlerce anayolun ortasında otobüs bekliyorum. İstanbul yıkılıyor. Bu yıkılış ilk gençlik anılarımızın da yıkılması demek oluyor. Sevdiğimiz eski İstanbul yokuşları, yüzümüzü yıkadığımız hayrat çeşmeler yok artık. “Elma ağacının pembe çiçeklerini görür görmez, yokuşu da göreceksin. Bu, taşlarının arasından şırıl şırıl sular akan, yeşermiş bir eski zaman yokuşudur. İki yanında yüksek, sağlam taş duvarlar vardır…” diye anlatamayacağız evimizin yolunu. Artık böyle hikâyeler yazamadığımız gibi. Yeni açılan geniş asfalt yollar, göz alabildiğince dört bir yana çekip gidiyorlar. Onlarla pek tanışamayacağız. Yeni dostluklar kuracak yürek kalmadı artık bizde. İşimiz çok üstelik; yorgunuz. Çok yorgunum. Hele bugün hiç iyi değilim. On beşyirmi dakika önce tanımadığım bir akşam güneşi açtı burada. Birden bütün camlar, çatılar, tramvay rayları ve kuşlar, portakal rengi bir ışık içinde kaldılar. Sonra hava yavaş yavaş yağmurumsu bir renk aldı. Şu önümdeki yamru yumru kavruk işçi, havaya bakıp, “Tütün tavı” dedi. “Tam tütün tavı bir yağmur.” Bunu hiç unutamayacağım. Yok, daha duygulara yer var yüreğimizin aydınlık köşesinde. Tütün tavı bir yağmur ha! İşte bu.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.