
- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Konuşan Maden - Tombak ve Gümüş Madeni Eserler Koleksiyonu
-
Kategori:
Koleksiyon Kitapları -
Hazırlayan:
Fulya Eruz -
ISBN:
975-363-253-3 -
Sayfa Sayısı:
70 -
Ölçü:
23 x 28 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Aralık 1993
Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi Madeni Eserler Koleksiyonu Üzerine
Bu kitapta izleyeceğiniz maden sanatı eserleri, Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi koleksiyonları arasında yer almaktadır.
1954 yılında Kazım Taşkent tarafından başlatılan bir girişimin sonucunda bir araya getirilen bu eserler, gerçekte Türk maden sanatına batı etkilerinin girdiği bir dönemin Osmanlı zevkini yansıtan seçilmiş örneklerinden oluşmaktadır. Bütün geleneksel üretim alanlarında olduğu gibi madencilik sanatının eserleri de gerçekte bir ülkenin "sanayi tarihi arkeolojisi"nin birikimi ve mirası olarak değerlendirildiği zaman özel bir önem kazanır...
Nitekim bu değerli koleksiyonun bütün parçaları, hem ait oldukları dönemin maden sanayii, el işçiliği ustalığı ve bu konudaki teknik ve sanatsal rekabet gücünü göstermekte, hem de madeni eserler üzerine "kayıt edilmiş olan bir kimlik arşivi" olarak anlam ve değer taşımaktadır.
Bir başka açıdan bakılınca, 19. Yüzyıl başlarındaki maden sanatı ortamından gelen eserlerden oluşan bu koleksiyon, aynı zamanda Osmanlı sanayi alanları ile Batı'daki "Sanayi Devrimi"nin karşı karşıya bulunduğu çok ciddi teknolojik gerginliğin de sessiz duran önemli şahitleridir.
Her biri kendi başına bu yöndeki çarpıcı öyküleri taşıyan bu eserleri büyük bir hünerle biçimlendirenlerin arasında kıyasıya bir rekabet olduğu, bu nedenle de o ürünlerin tasarlayanların, binlerce yıllık bilgi birikiminin ustalığıyla kendi dönemlerini de aşma yarışında bulunduğunu kabul etmemiz gerekir.
İşte bu nedenle, bir yanıyla maden sanatı eserleri olarak isimlendirebileceğimiz bu eserler, bir diğer yönüyle de Osmanlı sanayi tarihinin derin gölgelerinden bize güçlü işaretler yollamakta olan çok değerli ve anlamlı bir mesaj ve miras olarak değerlendirilmelidir.
Bir başka önemli nokta da, bu eserlerin yaratıcılarının, dönemlerinin usta işi eserlerini yaratarak sürdürmüş oldukları "geliştirme" çalışmalarının, geçmişten gelen eski bilgilerin günümüze taşınması açısından sahip oldukları değerdir.
Çünkü koleksiyondaki eserlerde görülen bu yapım teknikleri, gerçekte bugün de başka boyutlarda yaşanmaya devam etmektedir... Gerçi günlük ihtiyaçlara bağlı olarak eski ürünler değişmiştir. Ama, aynı geleneksel süreklilik ve ustalık, bu kez de başka ürünler üzerinde gelişme zemini bulabilmektedir... Osmanlı dönemi sanayi ve sanat tarihinin karanlıklarının aydınlatılmasına önemli katkılar yapan böyle bir özenli koleksiyonu oluşturan, titizlikle koruyarak bugüne gelmesini ve bu yönüyle geleceğin tasarımcılarına da önemli ışıklar yakan Yapı Kredi yönetimine ve ilgililerine öncelikle teşekkür etmek isterim.
Aynca geçen yüzyılın ürün kimliğini taşıyan bu koleksiyonun özenli bir şekilde yayımlanmasında emeği geçen sanat tarihçisi Fulya Eruz'u ve yayın hazırlıklarını çok nitelikli bir düzeye ulaştıran herkesi de ayrı ayrı kutlarım.
Prof. Önder Küçükerman
25 Mayıs 1993