Balkon / Fotoğraflar ve Yazılar

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

“Bu manzarada benim ruhsal durumumu yansıtan ve tarifi zor derin duygularımı gözler önüne seren bir şeyler var.” Orhan Pamuk

Yapı Kredi Kültür Sanat binasında açılan “ORHAN PAMUK – BALKON / FOTOĞRAFLAR” sergisinde Orhan Pamuk’un evinin balkonundan çektiği, İstanbul’un sürekli değişen, incelikli manzarasını yansıtan 600’den fazla fotoğraf sergileniyor. Bu fotoğraflar, yazarın yoğun bir yaratıcılık dönemi olan Aralık 2012 ve Nisan 2013 arasında telefoto lensli dijital fotoğraf makinesiyle çektiği 8,500’den fazla fotoğraf arasından seçildi.

Pamuk’un her şeyden önce gözlerinin önündeki manzarayı “kaydetme” arzusuyla şekillenen bu çalışma, kentin, Boğaz’ın, Haliç’in, Marmara Denizi’nin, adaların, dağların, gemilerin, kuşların, sonsuz bir ışık ve ortam etkisiyle çerçevelendiği yoğun bir panoramik manzara oluşturuyor. Fotoğrafçılık tutkusunu ilk olarak gözlerinin önünde akıp giden güzelliği muhafaza etme, ikinci olarak da gördüğü  her şeyi kaydetme merakı olarak tasvir eden yazar, ikinci hedefini tutturmanın imkansızlığını kısa sürede görmüş. Yazarın muhafaza etmeye çalıştığı bu güzellik, sergide yer alan fotoğraflarda açık bir şekilde görülüyor: Kentin ve suyun sürekli değişen hatları, doğunun cazibesiyle kaynaşan sanayi kentine özgü çizgiler, kırmızı, turuncu, parlak leylak rengi, mavi ve grinin her tonuyla aydınlanıyor.
Pamuk zamanla bu güzellikleri resmetme dürtüsünü sorgulamaya ve neden bu kadar yoğun bir şekilde – saatte yaklaşık yedi fotoğraf – fotoğraf çektiğini merak etmeye başlamış: Fotoğrafın görme biçimi üzerindeki etkisi nedir? Yazarın fotoğrafçılığıyla yazarlığı arasındaki ilişki nedir?

Fotoğraf çekmek, beklenmedik bir şekilde, Pamuk’un edebiyat çalışmalarında karşılaştığı zorluklar karşısında duyduğu hüsranın şifası olmuş: “Manzaraya tekrar ve tekrar bakma –daha doğrusu, fotoğraflarını çekme– ihtiyacı hissettim çünkü yazmakta çok zorlanıyordum.” Nihayetinde, “balkonumun manzarası beni sükunete ve içe bakmaya, somut dertleri bırakıp daha entelektüel uğraşlara eğilmeye davet ediyordu. [...] O andan itibaren, bir araya getirerek saklamak zorunda olduğum özelliklerle dolu bereketli, el değmemiş bir zemine dönüştü o manzara.”

Pamuk başlangıçta fotoğraflarını başkalarıyla paylaşma konusunda tereddüt etmiş ve onların sadece manzaranın değil, kendi ruhunun da kayıtları olduğunu ancak beş yıl sonra bu fotoğrafları Balkon kitabı için düzenlerken fark etmiş:“Aradan geçen zamanda, her fotoğraf, o haftalardaki karanlık, gamlı ruh halimin bir simgesine dönüşmüş gibiydi.” Balkon kitabı, Almanya Göttingen’de bulunan dünyanın en ünlü fotoğraf kitapları yayıncısı Gerhard Steidl tarafından basıldı. Steidl, özellikle son 10 yılda dünyada fotoğraf yayımcılığında yaptığı devrimlerle biliniyor.

Bu kitaptan yola çıkan “ORHAN PAMUK -  BALKON / FOTOĞRAFLAR” sergisinde 280 g. Hahnemühle Cotton kağıda mürekkep püskürtme akrilik yöntemiyle basılan sayfalar karşılıklı olarak sergileniyor; buna ek olarak tuvale basılan 70 adet büyük format fotoğraf ve Pamuk’un sunuş metni de izleyiciye sunuluyor. Kitabın kendisi ise serginin ayrılmaz bir parçası: Sarı-beyaz mat kağıt üzerine dört renk ofset ve kırık siyah, mat mürekkep baskı, gömme fotoğraflı bez ciltli, ilk ve son sayfaları pamuk lifli, şerazeli ve kurdeleli özel bir baskı. “Bu fotoğrafları neden çektiğimi soranlara artık rahatlıkla şunu diyebilirim: Onları basılı halde, kağıt üzerinde, bu kitapta görmek için.” Ve şimdi de bu sergide.

2012 Aralık’ı ile 2013 Nisan’ı arasında hem yaşadığım, hem de yazı yazdığım İstanbul Cihangir’deki evimin balkonundan 8500 manzara fotoğrafı çektim. Bu fotoğrafları hep aynı noktadan, aynı balkondan çekerken, heyecanla ve inançla yaptığım şeyin içinde bulunduğum bir ruh hali ile ilişkili olduğunu hissediyor, anlıyordum. Ama aklımın bir başka yanı yaptığım şeye bir anlam vermeyi reddediyor, bu fotoğrafları niye çektiğimi düşünmek istemiyordum bile. Beş yıl sonra bu giriş yazısını o zamanki ruh halimi anlamak ve fotoğraf ile “ruh hali” arasındaki ilişkiyi  araştırmak için yazıyorum. (...)

“İstanbul” adlı hatıra kitabını bitirirken, tamamen başka bir dizi hatırayla ve başka hikâyelerle, gene de aynı kitabı yazabileceğimi hissetmiştim. “Balkon”u bitirirken de aynı şeyi hissediyorum: Arşivimdeki bambaşka 568 fotoğrafla, 2012 kışını gene anlatabilirim ve o fotoğraf kitabının yapacağı toplam etki ve bakanda uyandıracağı duygu da  bu kitaptakinden hiç farklı olmazdı.

Hâlâ sürekli fotoğraf çekmeme rağmen, çoğunu arşivimde unuttuğum bu fotoğraflarla ilgilenen Gerhard Steidl’e teşekkür ederim. Onun gözü ve merakı olmasaydı ne benim ne de başka kimsenin sormadığı, ilgilenmediği bu fotoğrafları kâğıt üzerinde, bir kitapta görmek kimsenin aklına gelmezdi. Şimdi artık bu fotoğrafları niye çektiğimi soranlara şu cevabı gönül rahatlığıyla verebilirim.Bunun gibi bir kitaba koyup bakmak için.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.