Aphrodisias'tan Roma Portreleri

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Aphrodisias'tan Roma Portreleri
25 Eylül 2008 - 25 Ocak 2009

Vedat Nedim Tör Müzesi’nde açılan ve Aphrodisias’ın mermer heykel sanatına ışık tutacak “Aphrodisias’tan Roma Portreleri” adlı sergide; 52 muhteşem eser sergileniyor. Bu sergiye eşlik eden ve kazı başkanı Prof. R.R.R Smith’in hazırladığı sergi kitabı, tam bir kaynak kitap niteliğinde. Arkeoloji tutkunlarının ve araştırmacıların kaçırmayacakları bir kitap!

Aphrodisias’ta Yapılan Roma Portreleri ve Mermer Heykeltıraşlık

Aphrodisias, Romalıların Asya eyaletinin özerk ve gelişmiş bir şehri idi. Roma devrinde şehir Aphrodite tapınağı ve kültü yanında mermer ustaları ile meşhurdu. 1961’den bu yana şehir yoğun olarak kazılmakta ve benzerlerinin aksine çok iyi korunmuş olan yapıları ve mermer heykelleri gün ışığına çıkarılmaktadır. Aphrodisias mermerden yapıların ve heykellerin nasıl üretilip kullanıldığını öğrenebileceğimiz en iyi yerdir.
Sergi Aphrodisias’tan gelen ellinin üzerinde orijinal mermer kabartma heykeli konu almaktadır. Çoğu daha önce hiç teşhir edilmemiştir. Sergi iki ana konuyu işlemektedir: İmparatorluk devrindeki Roma portre heykelciliği ve mermer heykeltıraşlık.
Sergide gösterilen parçalar öncelikle Roma İmparatorluğu devrinde Anadolu’da kullanılan portre üsluplarını ve bireysel moda uygulamalarına ilaveten portrelerin heykel, büst ve lahitler üzerinde nasıl kullanıldıklarını göstermektedir. Ayrıca sergide Aphrodisias’ta ele geçmiş ve mermer heykeltıraşlık yapımına işaret eden çok sayıda örnek de görülmektedir. Eserler incelendiğinde saç, göz ve yüz özelliklerini göstermede kullanılan tekniklerin nasıl geliştiği izlenebilecek, aynı zamanda antik devir heykeltıraşlığında söz konusu olmuş çıraklık örnekleri, bir araya getirme ve yeniden oyularak kullanım gibi farklı konular dikkati çekecektir.
Aphrodisias’taki yapılar ve heykeltıraşlık örnekleri sayısal olarak ve nitelik açısından öne çıkmaktadırlar. Sergide göreceğiniz ellinin üzerindeki parça şehir merkezinin ana yapılarından gelmektedir. Şimdi okuyacağınız metin bu parçalar ışığında Roma portrelerini ve mermer heykeltıraşlığını anlatacaktır.

ROMA PORTRELERİ

Heykeller ve Büstler
Roma devrinde şehirler heykel veya büst şeklinde yapılmış kadın ve erkeklere ait portre heykeller ile dolu idi. Bu heykeller kamu binalarını, özel evleri ve mezar odalarını süslerdi.
Giyimli ve gerçek insan boyutlarında yapılan heykeller, M.Ö. 6. yüzyıldan beri Yunan kültüründe sembolik anlamlar ifade ederek kullanılagelmiştir. Bu heykellerin toplumun en çok onurlandırdığı kişileri işaret etme işlevi Hellenistik ve Roma devirlerinde daha da güçlenmiştir. İdeal özelliklerde ve örtülü olarak tasarlanan bu kullanımın iyi bir örneğidir ve bir tanrıçadan farksızdır. Aphrodisias’ta halka açık yerlerde bulunan heykellerin yüzde on beşinden fazlasını kadın heykelleri oluşturmaktadır.
Büst köken olarak Roma devrine aittir ancak kullanımı daha çok Akdeniz havzasında yaygındır. Üç örnek, büst formunun geçirdiği evrimi göstermektedir. Erken tarihli Germanicus büstünde göğüs kısmı oldukça küçük tutulmuş, kaide blok taştan yapılmıştır. Daha geç tarihli olan ve birinci yüzyılın sonlarına tarihlenen kılıç kayışlı erkek büstünde ise, göğüs kısmı daha geniş tutulmuş ve oylumlanmış yuvarlak bir ayağa oturtulmuştur. İkinci yüzyılın sonlarına tarihlenen Atrium Evi’nden kadın büstünde de giysileriyle beraber figürün tüm göğüs kısmı gösterilmiştir. Yazıtın yer aldığı rulo şeklindeki bir pano göğüs kısmı ile ayak arasına yerleştirilmiştir.
Büste ait baş her yönden görülebilecek gibi yapıldığı halde göğüs ve omuzlar genellikle arkadan oyulur, buraya ‘omurga’ vazifesi gören bir destek yerleştirilirdi. Ayak, büstün bağımsız olarak durmasını sağlamakta kullanılırdı. Büst formunun oldukça prestijli çağrışımları vardı ve genellikle bir kişinin özet anlatımı olarak kabul görürdü. Göz hizasına yakın durdukları için büst portreler genellikle daha detaylı çalışılır ve normal heykellerin başlarına göre daha dikkatli yapılırdı. Büstlerin üzerinde bulunan giysiler de normal boy heykellerde görülen giysiler kadar çeşitlilik gösterirdi.

Rahipler ve Romalılar
Aphrodisias’ta bulunan en erken mermer portre Tiyatro’da bulunan toga giymiş başı örtülü bir Romalıya aittir. Yaşı ilerlemiş bu figürün başının örtülü olması onun bir Roma kurban törenini yönetiyor olduğunu düşündürür. Hem rahip hem de bir Roma vatandaşı olan bu ‘yaşlı” figür Iulius Caesar’ın aşırı gerçekçi tarzda yapılmış tanınan portresi tarzında şekillendirilmiştir. Kırışık, yaşlı boyun özellikle dikkat çekicidir. Figür olasılıkla Caesar’ı destekleyen birinin portresidir.
Sert Romalı üslubu zamanla yerel aristokrasi tarafından değerli bulunan disiplin ve vakar özellikleriyle eş tutulmuştur. Atrium Evi’nden erkek başı bu sert tarzı dinamik bir duruşla birleştirmiştir. Şehir rahibi statüsü yerel eşrafın para harcamasının beklendiği görevlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bu görevi belli eden taç gibi görsel özellikler Bouleuterion’dan rahip büstünde ve rahibi olduğu tanrıçanın heykelini tutan Aphrodite rahibi büstünde açıkça görülür.

İmparatorlar
Roma İmparatorları’nın resmi portreleri Roma’da dikkatle tasarlanır, buradan eyaletlere ve oradaki atölyelere gönderilerek imparator portrelerinin yerel kullanımı için uygun örnekler hazırlatılırdı. İmparator tapınak, kamu binalari ve özel evlerde büst ve heykellerle onurlandırılırdı. Bu portreler o imparatora bağlılığı işaret ederdi. Portrelere bakarak belirli bir imajın yerel atölyelerde nasıl kopyalandığı, uyarlandığı, değiştirildiği veya tümden yok sayıldığını görebiliriz. Böylelikle portrelerin, imparatorun yerel olarak istenilen özelliklerini taşıması sağlanmıştır.
İmparator Claudius’a (M.S. 41-54) ait iki büst farklı özellikleri ön plana çıkarır. Tiyatro’dan Claudius büstü Hellenistik üslubun enerjik bir yüze yansımasıdır. Devasa Claudius büstünde ise klasik bir tanrının pürüzsüz, sanki hiç yaşlanmayan özellikleri ifade edilmiştir. Bu ayrım heykellerin farklı boyut ve kullanım amaçlarından kaynaklanmaktadır. Biri gerçek boyutlarda bir heykel için tasarlanmış, diğeri ise belki bir tapınakta ibadet amaçlı kullanılacak anıtsal bir heykel için yapılmıştır. Claudius’un benzer bir imgesini Sebasteion kabartmalarında dünya hükümdarı olarak görmekteyiz.
Daha sonraki bir tarihe ait diğer iki baş, imparator modellerinin nasıl uç noktalara taşındığını gösterir. Biri, iyi korunmamış olmasına rağmen hemen tanınan özellikleriyle Vespasianus’a ait olduğu belli olan kuru, yaşlıca ve pek de güzel olmayan portrenin özenli bir reprodüksiyonudur. Diğeri de yine yaşlı fakat uysal yaradılışlı Nerva’ya ait büsttür (M.S. 96-98). Burada imparatorun resmi portresi Hellenistik tarzda dinamik bir kahramana dönüşmüştür.

Kadınlar
Yunan dünyasında kadınlar genellikle düzgün, ideal hatlara sahip, sade ve saçları ortadan ayrık olarak tasvir edilmişlerdir. Bu portre özellikleri Roma devrinde de kadınlar için kullanılmaya devam etmiştir. Agora Kapısı’ndan gelen kadın heykeli bireysel özellik göstermez ve basit bir saç biçimine sahiptir. Aynı zamanda başı örtülüdür. Bu geleneksel tarz zamanla Roma devrinde bireysel özelliklerin yansıdığı portrelere dönüşmüştür.
Livia’ya ait baş, imparatoriçenin ‘Iulia Sebaste Hera’ yani tanrıça imparatoriçe olarak onurlandırıldığı bir heykelin parçasıdır. İmparator Zeus olabildiği gibi o da Hera’dır. Livia’ya ait portrede sadece saç biçimi Livia’nın gerçek saçı biçiminde yapılmıştır. Erken İmparatorluk dönemine ait bir diğer portre Güney Agora’dan genç kadın büstüdür. Burada güzel ancak bireysel bir yüzle geleneksel Hellenistik saç modası bir arada kullanılmıştır. İkinci yüzyılın ortalarına tarihlenen iki genç kadın büstü ise ‘portre’ havası veren derin gözlerin olduğu incelmiş ideal hatlarla imparatorluk sarayında o sırada moda olan saçları birleştirir. Şehir surlarından genç kadın Antoninus Pius’un (öl. 141) eşi Faustina’nın saç biçimini takip ederken, Tetrapylon’dan genç kadın büstünde, Commodus’un (öl. 180’ler) genç ve güzel eşi Crispina’nın saç biçimi tekrarlanır.
Hadrianus Hamamları’ndan rahibe büstü oldukça değişiktir. Stephane- adı verilen büyük taç aslında sadece tanrıçaları betimlerken kullanıldığı halde burada portre özellikleri görülmektedir. Geleneksel ortadan ayrık saçlar ölümlü kadınlarda kullanılmadığı tarzda arkada boyna doğru bukleler yapar. Rahibenin portresi bir anlamda tapındığı tanrıçanın özelliklerini taşır hale gelmiştir.

Delikanlılar
Seçkin sınıftan bir erkek vatandaşın yaşamı boyunca geçirdiği evreler portre heykeller üzerinde dikatlice belirlenmiş ve yaş gruplarına ayrılmıştır. Yüz hatları da bu yaş gruplarına uygun olacak şekilde erkek çocuklar (paides), delikanlılar (epheboi), genç arkekler (neoi), erkekler (andres) ve yaşlı erkekler (erontes) olarak belirlenmiştir. ‘Yeni gelenler’ olarak da bilinen neoi yani genç erkekler on sekiz yaşını bitirip okul eğitimini tamamlamış tam erkeklik (andres) yaşı olan otuza henüz gelmemiş kişilerdir ve önemli bir sosyal grubu oluştururlar. Kendi sosyal ve politik yapıları olan bu grubun sıklıkla heykellerle onurlandırılan liderleri vardır. Daha yaşlı grupların portrelerinin aksine neoi grubundaki erkeklerin portreleri ideal yüz özelliklerine sahip klasik tanrılar ve sporcular gibi gösterilmiştir. Klasik üslup burada gençliği ve güzelliği tarif etmek için kullanılmıştır. Oldukça farklı şekillerde yapılabilen bu heykeller dikkatle eklenen ‘gerçek’ görünümlü saçlar sayesinde portre havasına kavuşmuştur.
Yaklaşık aynı tarihlerde yapılmış heykellerden alınmış dört delikanlı portresi bizlere aynı yaş grubu içerisinde nasıl farklı etkilerin elde edilebileceğini göstermektedir. Agora Kapısı’ndan genç erkek sade Augustus üslubunda yapılmıştır. Tetrapylon’dan genç erkek karmaşık saçına rağmen tamemen klasik tarzda yapılmış bir portre yüze sahiptir. Bouleuterion’dan kahraman pozunda bir genç ise krala özgü saç biçimini eğik bir hareketle göstererek bir kahraman havasına bürünür. Güney Agora’dan taç giymiş genç erkekbüstü, genç bir rahip portresi ile derin göz çukurlarının bulunduğu sade klasik yüz hatlarını birleştirmiştir.

Erkek Çocuklar
Erkek çocuklarına ait üç portede bireysellik farklı şekillerde anlatılmıştır. Atrium Evi’nden imzalı büstte ciddi ancak doğal görünen yüz hatları kısa kesilmiş saçlarla beraber gösterilmiştir. Bouleuterion’dan bukleli erkek çocuk, bir heykel aile grubuna aittir. Yanlarında henüz kesilmemiş bukleleri küçük yaşına işaret etmektedir. Hadrianus Hamamları’ndan erkek çocuk figürü ise kâhkülleri ile oldukça bireyselleşmiş yüz hatlarına sahiptir. Kişiye ait belirgin özellikler çocukların portrelerinde bile bireyselliğin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir. Bu, Roma devrinde ortaya çıkan bir yeniliktir. Geleneksel Yunan çocuk portrelerinde ise oldukça genel özellikler kullanılmıştır.

Yeni Oyma ve Kazıma Teknikleri
Bu dört portre ikinci yüzyılda gelişen üslupları ve yeni mermer oyma tekniklerini göstermesi açısından önemlidir. Oyuk göz bebekleri, sakalların detaylı bir şekilde gösterilmesi ve Anteninus’lar döneminin kıvrık saç biçimlerini bu portrelerde görmek mümkündür. Roma portrelerinde yeni tekniklerin ortaya çıkması ve yeni bireysel saç ve sakal modalarının mermere yansıtılması yaşayan figürlerin daha gerçekçi gösterilmesi arzusundan kaynaklanmaktadır.
Hadrianus dönemine ait Güney Agora’dan sakallı genç erkek portresi kısa sakalı ve biraz uzun bırakılmış kıvrık kâhkülleri ile dikkati çeker. Tiyatro’dan sakallı erkek portresinde görülen kıvrık saçlar Anteninus’lar döneminin yeni saç modalarının ve merkez Roma’dan gelen mermer kazıma tekniklerinin bir yansımasıdır. Portreler üzerinde ikinci yüzyılda sadece teknik yöntemlerle meydana getirilen farklar dikkat çekicidir. Antoninus’lar döneminden erkek çocuğa ait portreden günümüze ulaşmış göz kısmı bunu çok güzel gösterir. Derin iris çizgileri, oyuk yarım ay şekilli göz bebekleri ve küçük kabartmalarla gözün bütün bölümleri detaylandırılmış, bu da keskin ve canlı bir ifade ortaya çıkarmıştır. Saç biçimi ve diğer özellikler daha erken tarihli portrelerde bulunmasına rağman sadece oyuk göz bebekleri bile bu portrenin 150-200 yılları arasında yapılmış olduğunu gösterir.
Bazilika’dan sakallı genç erkek başı tam bir ustalık eseridir. Derin oyulmuş kıvırcık saç ve sakalı mükemmel bir ışık-gölge etkisi yaratır. İnce bir şekilde kazınmış kaşlar ve adeta canlı gözler ustalıkla yapılmıştır. Ağır göz kapakları altından irislerin dörtte üçü derin bir çizgi ile, iri göz bebekleri de bitişik iki oyuk ile belirtilmiştir. Bu ustalık eseri portrede bireysel uslüpla, mermer portre yapma tekniklerinin bir arada kullanıldığını görüyoruz. Bu genç adam Anteninus’lar döneminde doğu Akdeniz’de moda olan yoğun kıvırcık saç ve sakal modasını takip etmektedir.

Kültür Adamları
Hellenistik dönemin filozof ve yazar gibi ünlü kültür adamlarının portreleri genellikle seçkin kişilerin evlerinde teşhir edilmek amacıyla yerel atölyelerde üretilmiştir. Bunlar da sipariş verenlerin istekleri doğrultusunda veya yeni mermer portre tekniklerinin kullanımı sebebiyle değişikliğe uğramışlardır.
Epikouros ünlü filozofun M.Ö. 3. yüzyılın başlarında erken Hellenistik uslüpta yapılmış portresinin dikkatli bir çeşitlemesidir. Pindaros da şairin M.Ö. 5. yüzyılın ortalarında yapılmış klasik portresine benzerliği ile hemen tanınır. Ancak burada figür, yüz hatlarının belirginleştirilmesi ve gözbebeklerinin dikkatle oyulması gibi M.S. ikinci yüzyılın portre teknikleri ile daha sahici bir kimliğe bürünmüştür.

Geç Antik Dönem
Mermer portre heykeller Aphrodisias’ta 6. yüzyıla dek teknik yönden zayıflamadan yapılagelmiştir. Güney Agora’nın batı ucunda yer alan iki heykele ait portre baş, değişen üslupları ve geç antik devrin (300-600) yeni mermer oyma tekniklerini göstermeleri açısından önemlidir. Sakallı vali daha sade bir saç biçimine sahiptir ancak yeni teknikle yapılmış delici bakışları ve keskin bir şekilde gösterilmiş saç, sakal ve yüz hatları vardır. Diğer valinin ilginç, miğfere benzer saç biçimi Constantinopolis’de (Doğu Roma İstanbul’u) 6. yüzyılın başlarında moda olan bir saç üslubunda yapılmıştır. Daha katı görünüşlü yüz hatları, yanakları üzerinde çizgiler halinde belirtilen tıraş olmamış sakalı ile tamamlanmıştır. Olasılıkla her iki figür de yerel validir.

Ölü Portreleri
Aphrodisias’ta çok fazla sayıda lahit yapılmış ve çoğu içinde yatan kişilerin portreleri ile süslenmiştir. Çok zengin olmayan aileler ise ölüleri için üzerinde portreler bulunan mezar taşları yaptırmışlardır. Bu şekilde süslenmiş lahitler ve mezar anıtları şehrin giriş ve çıkışındaki yollara dizilmiştir.
Kemerli bir lahit sandığının parçası olan rahip lahti gülümseyen rahibin özenle yontulmuş yuvarlak yüzünü göstermektedir. Kısa kesimli saçları ve hafif uzamış sakallı yüzü üçüncü yüzyılın sonu veya dördüncü yüzılın başları için tipiktir. Hem saç hem de sakal kısadır ve küt keski ile şekilendirilmiştir. Rahip önceki rahipler gibi taç takmaktadır. Üçüncü yüzyılın başlarına tarihlenen bir lahit kapağına yontulmuş kadının çenesinin altında el parmakları yer almaktadır. Dolayısıyla bu kadının bir kline veya büyük bir lahtin, örneğin bir rahip lahtinin kapağına yontulmuş, divana uzanmış bir kadın figürü olduğunu tahmin edebiliriz. Bu, en pahalı lahit tarzıdır.
Eutykhos’a ait mezar taşı sosyal tabakanın diğer ucunda bulunan ve hazır mermer eserler satın alan sınıfa aittir. Oldukça sade bıraılmış mermer taş üzerinde, ölen gencin kabartması çok derin olmayan bir çerçeve içine alınmıştır. Ancak çıplak omuzlu bir büst şeklinde yapılan kabartma, portre figürün kazanmak istediği sosyal statüye işaret etmektedir.
Tam büst şeklinde yapılmış portreler mermer heykel siparişlerinin en üst noktasını teşkil etmektedir. Bir heykeltıraşa ait lahitte kısa tüniği ile ustayı bir kaide üzerine koyduğu büst portreyi şekillendirirken görmemiz önemlidir. Lahit olasılıkla usta bir heykeltıraşa veya ürettiklerinin reklamını yapan bir atölye sahibine aittir. Lahtin süslemeleri bizleri doğrudan mermer heykellerin yapıldığı dünyaya götürmektedir.

MERMER HEYKEL YAPIMI
Mermer blokların taş ocağından çıkarılması ve heykel haline getirilmesi Aphrodisias’ta önemli bir iş koluydu. Şehir, beyaz ve gri mermer ocaklarının yakınında yer almaktaydı. Aphrodisias’lı heykeltıraşlar bütün Roma imparatorluğuna ün salmışlardı. Aphrodisias’lı ustaların imzasını taşıyan üstün kalitedeki eserler İtalya’nın Tivoli şehrinde yer alan ve Hadrianus’a ait ünlü villada bulunmuştur.
Aphrodisias’ta ise heykeltıraşlara ait önemli bir atölye kazılar sırasında şehrin göbeğinde, Aphrodite tapınağına ait kutsal alan ile Meclis binası arasında bulunmuştur. Mermer heykel üretiminin çeşitli aşamalarına işaret eden pek çok parça burada veya kazı yapılan diğer alanlarda ele geçmiştir. Farklı aşamalarda bırakılmış parçalar üretim sürecini, çırakların yaptığı alıştırma parçalarını, yeniden şekillendirilen parçaları veya tekrar kullanılan parçaları gözler önüne sermektedir.

Yontulan ve Yeniden Şekillendirilen Heykeller
Atölye’de bulunmuş olan bitirilmemiş büst bir büstün ilkin nasıl kabaca şekillendirildiğini gösterir. Genel biçim, eğik izler bırakan keserle belirlenmiştir. Daha sonra bu yüzey, daha ince alet ve kesicilerle daha da şekillendirilmektedir. Ancak bu örnekte, mermerdeki bir kusur sebebiyle olasılıkla heykeltıraşın parçaya devam etmeğini düşünebiliriz.
Mermer heykeltıraşlık örneklerinin özellikle dördüncü ve altıncı yüzyıllar arasında tekrar kullanıldığına dair pek çok kanıt vardır. Birinci ve ikinci yüzyıllarda çok fazla sayıda heykel ve portre yapılmıştır. Bunlar yeni amaçlar doğrultusunda yeniden oyulup şekillendirilebilmektedir. Bazı durumlarda ise sadece yeni biçim verme söz konusu olmamış, politik ve dini sebepler yüzünden heykeller bilinçli olarak bozulmuştur.
Atölyede bulunmuş ve yeniden şekillendirilmiş olan filozof büstü olasılıkla orijinalinde ikinci yüzyılın sonlarında yapılmıştır ve sakallı bir entelektüele aittir. Orijinal saçı ve gür sakalı ikinci yüzyıl tarzında derin bir şekilde oyularak yapılmıştır. Ancak saç başın ön kısmından itibaren kesilmiş ve alna derin bir oyuk yapılmıştır. Büstün sol omuz ve sol kol kısmındaki giysisinin katları da silinmek üzeredir.
Yeniden şekillendirilmiş Severus’lar dönemine ait rahibe figüründe de ilginç bir değişiklik yapılmıştır. Önemli bir kişiye ait orijinal heykel bilinçli olarak yeniden yontulmuştur. Büyük boyutlu baş üzerinde bir taç vardır. Saç biçimi üçüncü yüzyılın ortalarındaki Roma devri modasını takip eder. Gözlerin yapılışı da bu tarihi desteklemektedir. Ancak yüz, bilinçli bir şekilde dişli keski ile yok edilmiştir. Bu silinme, heykelin sol tarafında bulunan boyun derisinin orijinal haliyle bırakıldığı yerde açıkça belli olmaktadır.

Küçük ve Zarif Eserler
Aphrodisias atölyelerinin en çarpıcı eserleri ustalıkla yapılmış, incelikle oyulmuş ve çok iyi perdahlanmış detaylı küçük heykellerdir. Küçük filozof heykelinde olduğu gibi bazı parçalar portre özellikleri gösterirken, bazıları Dionysos şekilli masa ayağında olduğu gibi dekoratif amaçlı kullanılmıştır.
Geç Antik dönemde atölyeler, küçük Helios heykelinde olduğu gibi evde, özel ibadette kullanılmak üzere eski pagan tanrıların enfes örneklerini üretmişlerdir. Hıristiyanlık 4. yüzyılın sonlarında müsamahasız bir devlet dini haline geldiği zaman, eski tanrılara inananlar ibadetlerini yasaklanan kamusal alandan evlerinin özel dünyasına taşımışlardır.

Çıraklık Parçaları
Aphrodisias’ta şehrin çeşitli yerlerinde ve Heykel Atölyesi’nde bulunmuş olan bir grup çıraklık ürünü, mermer heykel üretiminin değişik bir yönünü gözler önüne sermektedir. Bu parçalar genellikle ayrı ayrı ele alınmış mermer bloklar üzerinde bazen tek bazen de çift yüze işlenmiş ayak çalışmalarıdır. Ayakların kabarık bir yüzey halinde yapılması ve parmakların modulasyonunun belli bir hüner gerektirmesi onları çıraklar için mükemmel deneme parçaları yapmıştır. Ele geçen parçalar, sanatlarını öğrenmekte olan çırakların farklı hüner seviyelerini açıkça göstermektedir. Bulunan otuzdan fazla farklı boyuttaki örneği şehrin heykel atölyesi ile ilişkilendirmek doğru olur.

Siyah ve Beyaz Mermer Tekniği
Aphrodisias mermer ocaklarında bol miktarda bulunan gri mermerler, sütunlarda ve sıradışı heykellerde kullanılmıştır. Sivil Bazilika’da yer alan ve dörtnala koşan at heykeli bunun iyi bir örneğidir. Yapılan yeni araştırmalar, gri ve beyaz mermerin bir arada kullanıldığı heykeller için ince zerreli ve iki renkli mermer blokların Muğla’ya bağlı Göktepe’deki taş ocağından getirildiğini ortaya koymuştur. Bu mermerden yapılan küçük fakat güzel heykeller Aprodisias’ta yerel bir uzmanlık dalı olmuştur.

Heykel Atölyesi’nde ele geçen boğa üzerinde Europa heykeli aynı mermer bloğu üzerinde bulunan gri ve beyaz damarlar ustaca kullanılmıştır: Europa’nın çıplak vücudu mermerin beyaz damarına oyulmuş, giydiği elbise ve boğanın tümü ise siyah damara oyulmuştur. Benzer bir uygulama, kanatlı küçük Eros heykelinde ve oturan Aphrodite heykelinde de görülür. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden gelen ve bir ustalık eseri olan Triton’da kullanılan aynı teknik, onun Aphrodisias’ta yapılmış olduğunun en belirgin işaretidir.
R.R.R. Smith

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.