Ali Cabbar - Huzursuz Gölge

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

7 Nisan 2010 - 2 Mayıs 2010

Ali Cabbar’ın “Huzursuz Gölge” (Disquiet Shadow) başlıklı kişisel sergisi 7 Nisan’da Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde açıldı. Sanatçının son dönem işlerine yer veren serginin küratörü Başak Şenova.

Sergi, Ali Cabbar’ın üzerine iş ürettiği kavramları, ünlü Portekizli yazar Fernando Pessoa’nın Huzursuzluğun Kitabı’nın izleğinde işliyor. 
Sanatçının farklı mecralarda çalıştığı işleri bir araya getiren sergi, kara mizahın hakim olduğu, anlamlar, Serginin açılışıyla eşzamanlı satışa sunulan Ali Cabbar – Huzursuz Gölge / Disquiet Shadow başlıklı sergi kataloğunda Pessao’dan hareketle sergi küratörü Başak Şenova’nın kaleme aldığı metin ile sanatçıyla yaptığı söyleşinin yanı sıra Belçikalı sanat eleştirmeni Roger Pierre Turine’nin bu katalog için yazdığı metin sanatçının sergide yer alan eserleri ve sergiden görüntüler yer alıyor.

Ali Cabbar’ın Huzursuz Gölge’si Üzerine

Başak Şenova

Önsöz 

Yıllar önce Ali Cabbar’ın işleriyle ilk karşılaştığım zaman, onun düz ve sade alışılmışın dışında özellikleri bulunan görsel diliyle ilettiği farklı ilişkiler ve yansımalardan etkilenmiştim. İşleri, izleyicinin çabasıyla aktif hale gelerek birçok katmanla çoğalıp, açılacak bir potansiyel barındırıyor. Aynı zamanda, hepsi bölük pörçük ve eksik anlatılarla, bir huzursuzluk ve yalnızlık hissi taşıyor.
Bundan birkaç yıl sonra, onun işleri ve Fernando Pessoa’nın Huzursuzluğun Kitabı eseri ile aralarında biçimsel ve içeriksel benzerlikler saptadım. Bu nedenledir ki, Ali Cabbar ile beraber 2009 ve 2010 yıllarında “Huzursuz Gölge” sergisi için çalışırken, Pessoa’nın kitabı kuratörlük kararlarımda bir pusula görevi gördü. İşleri üzerine bir metin yazma girişiminde bu kitabın bana açtığı yolları bir kez daha takip edeceğim.

Huzursuz Gölge

İnsan ruhunun bütün ömrü, loş ışıktaki kıpırdanmakla geçer.

Ali Cabbar’ın işi bir bireyin siyasi, psikolojik ve varoluşsal boyutlarını siyasetle yoğun ilişkili bir hayattan işleyerek ele alır. Ancak işindeki siyaset yüklü konuların hiçbiri didaktik bir ton barındırmaz, bunun yerine bu konular kendilerini ya sembollerle ya da kara mizahla gizler. Bu yolla, deneyimlerinin huzursuzluğunu örten bir gölge oluşturur. Yine de şüpheci bir izleyicinin daima gölgenin karanlıklarında saklı olanı açığa çıkartma zevkini harekete geçirecektir.

Hissetmek ne büyük ağırlık! Hissetmek zorunda olmak ne büyük bir ağırlık!

Anlatı Ali Cabbar’ın işlerine yön veren bir etkendir. Bütün işlerin atlamalar ve eksik zaman çekimleriyle kendi anlatıları vardır. Sanki anlar ve hareketler anonim anektodlardan veya kişisel hatıralardan çıkartılmışlar gibi çoğunlukla bölük pörçüktürler. Bazıları kurnazca yanıltıcıdır. Bazıları ise masum. Acı vericidirler. Huzursuzdurlar.

Tüm evrene yabancı bir insan gibi, deniz düşünden kopmuş bir insan-ada gibi, fazlasıyla varlık yüklenmiş, her şeyin sathında giden gemi gibi sislerin içine dalacağım.

(...)

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.