Ak Akçe - Moğol ve İlhanlı Sikkeleri

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları
Paranın tanımını yapmak her zaman güç olmuştur. Para sözcüğü tarih boyunca farklı toplumlarda farklı anlamlarda kullanılmıştır.

Para, Tarih ve Nümizmatik

Paranın tanımını yapmak her zaman güç olmuştur. Para sözcüğü tarih boyunca farklı toplumlarda farklı anlamlarda kullanılmıştır. Yine "de parayı, hem değerlerin ölçüsü olarak kabul edilen hem de günlük alış verişlerde ve servetlerin saklanmasında kullanılan meta veya metalar' olarak düşünürsek fazla yanılmış olmayız. Bu anlamda paranın hemen hemen tüm toplumlarda erken dönemlerden itibaren ortaya çıktığını biliyoruz. Eski toplumlarda para olarak kullanılan nesneler arasında sığırları, çeşitli taş ve metal parçalarını, mercanları sayabiliriz. Kolayca tanınmalarını sağlamak amacıyla eş ağırlıkta kesilmiş ve belirli biçimlerde damgalanmış metal parçaları olarak sikkelerin ortaya çıkışı ise, paranın evriminde daha ileri bir aşamayı temsil eder. Sikkelerin birbirlerinden bağımsız olarak yalnızca bir kaç toplumda, Anadolu'da, Hindistan'da ve Çin'de ortaya çıktığını ve bu kaynaklardan gelişerek bugünkü özelliklerine ulaştıklarını biliyoruz.

Tanınmış İngiliz nümizmat Philip Grierson'un da belirttiği gibi, Eski Yunan'ın ve Akdeniz havzasının ilk sikkelerinden bu yana, sikke basmak hükümdarlar tarafından egemenliğin en önemli simgelerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, erken dönemlerden başlayarak hemen her toplumda sikke basma imtiyazı devlete ayrılmıştır. Aynı coğrafi bölgede gelişen ve aynı geleneklerden etkilenen islam'da da "sikke ve hutbe sahibi" olmak, bir hükümdar için egemenliğin en önemli simgeleri olarak kabul edilmiştir.

Sikkelerin üretildiği darphaneler de genellikle devletin bir parçası olarak işlev görmüş ve yönetilmiştir. Ancak devletin kolayına geldiği veya devletin belirli kesimlerden gelen baskılara direnemediği durumlarda, para basma işlevinin ve hatta imtiyazının başkalarına devredildiğini görüyoruz. Örneğin Osmanlı devletinin gücünün doruğuna ulaştığı onbeşinci ve onaltıncı yüzyıllarda, altın ve gümüş sikke kesen darphaneler devlet tarafından yakından denetlenmekteydi. Devlet bu darphanelere kesecekleri sikkelerin vezin ve ayarları ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi gönderirdi. Kadılar bu darphanelerin işlemlerini ve hesaplarını yakından izlerlerdi. Buna karşılık, mangır adı verilen ve bugünkü bozuk paralar gibi günlük alış verişlerde kullanılan bakır sikkeleri üretmekle yükümlü darphaneler, devlet tarafından açık artırma yolu ile özel şahıslara kiralanmaktaydı. Devletin bu darphaneler üzerindeki denetimi daha sınırlı kalmaktaydı.

Devletlerin küçük veya zayıf olduğu yerlerde ve dönemlerde, belirli bir bölgede çok sayıda darphaneye rastlanmaktadır. Buna karşılık, devletin güçlenmesi, ulaştırma ve iletişim düzeninin gelişmesiyle birlikte, darphane sayısının azaldığı, sikke kesme işlemlerinin bir veya birkaç merkezde toplandığı görülmektedir. Örneğin, Orta Çağ boyunca ve onaltıncı yüzyıla kadar, Avrupa ve Orta Doğu'da ve bu arada Osmanlı Devleti sınırlan içinde çok sayıda darphane görülmektedir. Bu darphanelerin önemli bir bölümü ticaretin ve kent ekonomisinin gereksinimlerini karşılamak üzere kentlerde faaliyet göstermekteydi. Altın ve gümüş madenlerinin bulunduğu yerlerde de darphane kurulurdu. Ayrıca, pek çok devlet sınır bölgelerinde darphaneler işleterek, sınırdan içeri girmekte olan değerli madenleri ve yabancı sikkeleri eritip yeniden piyasaya sürmeyi amaçlıyordu. Onyedinci yüzyıldan itibaren Avrupa'da ve bu arada Osmanlı İmparatorluğu'nda-ki darphane sayıları azalmaya başlamıştır.

Darphanelerde metallerin damgalanarak sikkeye dönüştürülmesi işlemi ya dökme ya da vurma/darp yöntemleriyle gerçekleşmekteydi. Dökme işlemine daha çok Roma Cumhuriyeti'nin erken dönemlerinde üretilen, kolaylıkla darp edilemeyecek kadar büyük boydaki bronz sikkelerde ve Çin'de imal edilen çeşitli tür paralarda rastlanmaktadır.

Ancak, tarih boyunca sikke üretiminde esas olarak kullanılan yöntem, darp yöntemidir. Bu yöntemin daha yaygın olmasının nedeni darp edilen sikkelerin taklit edilmesinin güçlüğüdür. Darp yönteminde sikkelere elle, daha doğrusu bir çekiçle vurulmaktadır. M.Ö. altıncı yüzyıldan itibaren kullanılan geleneksel darp yönteminde, bir boş metal parçası üzerlerine çeşitli şekil ve yazıların işlenmiş olduğu iki ayrı kalıbın arasına yerleştirildikten sonra, yukarıda kalan kalıbın üzerine çekiçle vurulmaktadır.

Böylece istenilen yazı ve şekiller sikkenin her iki tarafına da işlenmiş olmaktadır. Onaltıncı yüzyıldan sonra Avrupa'da darp edilen sikkelerin üretiminde el ve çekiç yerine makineler kullanılmaya başlanmıştır.           

Sikkeler yalnızca iktisat tarihçileri için değil, siyasal gelişmeleri inceleyenler için de çok önemli kanıtlar  sağlayabilirler. Ancak, tarihçilerin sikkelerin sağladığı ipuçlarını dikkatle incelemeleri ve bu verileri kendi başlarına değil ancak diğer tarihsel malzemeyle birlikte değerlendirmeleri gerekir. Çünkü, sikkelerin ortaya koyduğu bilgilerin her zaman doğru olmayabileceğini, sikkelerin bazan yalnızca propaganda amacıyla darp edilebileceğini biliyoruz. Tarihçinin sikkelerin üzerindeki bilgileri doğru olarak kabul etmeden önce, bu ifadelerin hangi amaçlarla ve kimler tarafından işlendiği üzerinde dikkatle düşünmesi gerekiyor.

Para ve tarih üzerinde bu kısa girişten sonra şimdi de gelelim nümizmatiğe. Nümizmatik nedir, bu bilim dalı ne kadar geniş veya ne kadar dar tanımlanmalıdır? Nümizmatiğin alanının nasıl tanımlanması gerektiği konusunda uzmanlar arasında kesin bir anlaşma sağlandığı söylenemez. Örneğin Philip Grierson nümizmatiği geniş bir biçimde, ilkel toplumların mercanlarından gelişmiş toplumların sikkelerine, kağıt paralarına, madalyalarına ve jetonlarına kadar değişim aracı olarak kullanılan tüm taşınabilir nesneleri inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlamaktadır.

Şevket Pamuk

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.