- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Stüdyo
-
Kategori:
Edebiyat -
Yazar:
Philippe Sollers -
Çeviren:
Esin Talû Çelikkan -
ISBN:
975-363-966-X -
Sayfa Sayısı:
166 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ocak 2000
Önce Kadınlar, şimdi Stüdyo. Her yapıtıyla Fransa'da yankılar uyandıran Philippe Sollers, kuramsal çalışmaları, deneme ve eleştirilerinin yanı sıra Tel Quel ve L'Infini dergilerinin kurucusu olarak da yazın dünyasının en renkli, en hırçın yüzlerinden biri. Alaycı, ayrıntıcı,şiirsel, Barthes'in gözdesi bu yaşayan Kazanova bir kez daha Tükçe'de. Tanrıların gizli ajanı Hölderlin, lanetli dahi Rimbaud, şiir, ameliyat masaları, gizli servisler, İsa, iktidar, şeytan, para, ölüm, seks, ayrıntılar, rastlantılar... Sollers'in kalabalık düşleminden kesitler...
Kuralların içinde kalmak için, birbirimizden hâlâ nefret ediyor, ruhsal açıdan birbirimizi elimizden geldiğince zehirliyorduk, ama şeref söz konusu olduğundan değil, sanki kaybolan bir uygarlığın reflekslerine saygı göstermek istercesine. Özellikle yorgunluk had safhadaydı. Kayda değer tek istek, olabildiğince az anımsamak, uyumak, ölmekti ama ölmek zorunda olmaksızın. Aslında ölmek değil, daha doğrusu artık olmamak. Genel dilek buydu. Olmamak evet, ama hiçbir şeyin de olmaması koşuluyla. Her türlü yeni enerjinin gitgide daha açık biçimde yıkımı karşısında duyulan kötü bir memnuniyet doğuyor böylece. Burada işin içine, yıldönümleri veya sahte bilançolar bahanesiyle oyalama görevini üstlenmiş uzmanlar giriyordu. "Geçmiş! Geçmiş!" diyorlardı bıyık altından gülerek. "Geçmiş! Neden artık bugün, geçmişle kıyaslanabilecek bir şey yok? Dünküler kadar esaslı yaratıcılar nerede?" Aynı makale, büyük tirajlı gazetelerde on kere, yirmi kere yayımlanıyordu, düşünceli görünen, coşkulu, umutsuz, geçmişe -gerçek, heyecan verici, cesur, trajik, çileli geçmişe- layık eski ünlülerin fotoğraflarıyla birlikte yayımlanıyordu. Ne yazık ki geçmiş dirilmiyor. Bakışlarımızı nereye çevirirsek çevirelim, kimse yok. Geçmiş çekip gitti, artık dönmeyecek, kaldı ki klişelerle tıklım tıklım dolu bir unutkanlığın durmayan ilerlemesi sayesinde geçmişe toz kondurmuyoruz. Beden için: sportif hareketler, dayanışma konserleri, dev ekranlar, mumlar, bel kırmalar ve hep birlikte kendinden geçmeler. Ruh için: kurnaz, bunak, tahrik olmuş, kasıntılı ihtiyarlar. Gençlere gelince, onlar, mütevazı, ahlaklı, hararetli olmalı, toplumun sürekli bir yükseliş olduğunu göstermeli. "Toplum" kesin olarak yükselmek, yukarıya çıkmak diye anlaşılmalı. Yukarı çıkmak, her şey burada. Baş dönmeleri, aldatıcı akıl yürütmeler, olumsuz gözlemler, kuşkulu içe atmalar yok artık. Ya tartışmalar, isyanlar? Evet, belki, ama "İyi" uğruna olacaksa ve izin alınarak.