- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Şiirler - Cesare Pavese
-
Özgün Adı:
Le Poesie -
Kategori:
Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar -
Yazar:
Cesare Pavese -
Çeviren:
Kemal Atakay -
ISBN:
978-975-08-1599-7 -
Sayfa Sayısı:
416 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Nisan 2009 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
3. Baskı / Eylül 2020
Cesare Pavese (1908-1950) çağdaş İtalyan edebiyatında öykü ve romanlarıyla önemli bir yer tutmaktadır. Bizde ve dünya edebiyatında da usta bir öykücü ve romancı olarak tanınır. Pavese’nin şair kimliği uzun bir süre göz ardı edildikten sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta, şair Pavese’nin bütün yönlerini ortaya koyan en geniş derlemeyi sunuyoruz. Şair Pavese nihayet hak ettiği bütünlüğe kavuşmuş oluyor.
Yeni Bir Anlayışa Doğru
Pavese, 1935’te hâlâ öykü-şiir üzerine düşünüyor ve Yaşama Uğraşı’na şu notu düşüyordu: “Olay örgüsünü nesnel bir yöntem yerine, imgeleme yetisinin ayarlı, ama gene de düşe dayanan kurallarına göre kurduğum doğru, amacım da bu zaten. Gelgelelim, ayarlamanın sınırı nedir, düşe dayanan kurallara ne ölçüde önem vermeli, imgeleme yetisi nerede biter, mantık nerede başlar: küçük, şaşırtıcı sorunlar bunlar” (10 Ekim 1935). Gene, günlüğünde: “Ama imgelerden yararlanmayan bir betimleme tasarlanabilse de (böyle bir şeyi aslında dilin doğası yadsır), mantıksal düşüncenin ötesinde bir betimleme olabilir mi? Bir ağacın yeşil olduğunu söylemek bile, bir yargı değil mi?” (1 Kasım 1935) sorusunu soruyor; birkaç gün önce, şiirde imge ile yargı üzerine düşündükleri, onu şu sonuca ulaştırıyordu: “Şiir, bir budalanın denize bakıp, ‘Tıpkı yağ gibi!’ demesiyle başlar. Düz bir yüzeyin en iyi betimlenişi değildir bu elbette, ama aradaki benzerliği bulmuş olması bu sözü söyleyenin hoşuna gitmiş, bu gizli bağ onu heyecanlandırmış, bu gözlemini herkese duyurma isteğini vermiştir ona. Ne var ki, bu noktada kalmak da aynı ölçüde budalalık olur. Şiire böylece başlandı mı, ana düşünceyi sayısız çağrışımla zenginleştirip bir değer yargısına vararak ustaca bitirmeli” (28 Ekim 1935). Ve aynı yılın sonuna doğru şu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyordu: “İmge-anlatının şiirime ilişkin teknik bir yorum girişiminden başka bir şey olmadığı açıkça görülüyor; bel kibu da bir eğretileme; her durumda, güncel bir program olmadığı kesin. ‘Birbirinin yerine geçen ve bir birini aydınlatan’ çeşitli imgelerin her şiire özgü süreç olduğu kesin bir gerçek; bu da, şiirin imgeler anlatısı mı, yoksa daha çok etik ve ritmik önemi olan bir ilksel çekirdeğe hizmet eden imgeler oyunu mu olduğu sorununu çözümsüz bırakıyor” (16 Aralık 1935).