Seçme Şiirler - Inger Christensen

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Inger Christensen (1935-2009) sadece Danimarka edebiyatının değil, bütün 1960 sonrası Batı edebiyatının en özgün şairlerinden biridir. Müthiş bir matematikle kurduğu şiirleri, hem (bu sözcüğün en kesin anlamıyla) politik hem doğal hem duyarlıklı  olmayı başarabilmiştir. İngiltere’nin saygın gazetelerinden Guardian’da ölümünün ardından çıkan yazıda da belirtildiği gibi Christensen’in şiiri bütün şekilciliğine ve matematiksel kurgularına karşın şaşılacak derecede liriktir de.
Murat Alpar’ın Dancadan bir şair titizliği ve içkinliğiyle Türkçeye kazandırdığı bu seçki şiire yepyeni bir bakış getiriyor.

DİKİLİP DURURSAM EĞER
Dikilip durursam
karın içinde yalnız
besbelli
ben bir saatim
yoksa nasıl bulurdu
yolunu bengilik

DAĞLARIN VAHŞİ YALNIZLIĞINDA
Dağların vahşi yalnızlığında
üstüme çekiyorum çam iğnelerinden
yapılmış örtüyü. Sınır tanımıyor
karanlık, kucakladığı için beni
dimdik iğneleriyle,
açıldıkça açılıyor
içimdeki bilinmezlik
Gene de benim için üzülmeyin siz
yalnız gidip gelmenize üzülmeyin
Benim zamanım paslı
şiirimse gitmiyor
sizin o çok geçilmiş keçi yolundan
Yaşamın uzun uzun öptüğü
benim bu genç şiirim
öldüresiye büzülüyor
altımda üstümde içimde benim
Öldürülmüş umuttur şiir.

BEN HEP SANIRDIM Kİ
Ben hep sanırdım ki gerçeklik
kişinin olduğu bir şeydir
yetişkin çağa geldiği zaman.
Yorgun yüzlü Fata Morgana
durmuş bağırıyor pazar yerinde:
Sabah gazeteleri – sabah gazeteleri.

ÇOK TUHAF BİR DURUM BU
Çok tuhaf bir durum bu
her yer yumurta dolu
Bir yerde bir yanlışlık olmalı
yumurta sarmış her yanı
Kıpırdayamıyoruz yerimizden
bir kıyıya itelim şu yumurtaları
Ama olanaksız bunu yapmamız
Öyleyse yaklaşalım birbirimize
iyi ama sevgilim ne olacak şimdi
her yeri dolduran bu yumurtalara
ne olacak bizim halimiz her yerde
şimdi
Bu işde bir yanlışlık olmalı

OTURMUŞUM AKLIMIN
O KISACIK DALINA
Oturmuşum aklımın o kısacık dalına
durmadan kesiyorum paslı bir testereyle
çocukluğumdan kalma bir oyuncakla elimde
kestikçe kesiyorum yaklaşıyor kış
durmayın durmayın çalışkan eller
atın beni atın aşağıya bugünkü benliğime

 BEN
"A man and a woman Are one,

A man and a woman and a blackbird Are one.”
Tüylere bürünmüş bir kavuşma
Sen ve bir karatavuğun kanadı
Şarkı söyleyen akşamağacının takısı
Kuşun içindeki saklanma yeri erkeğin
Erkekte kuşun öngörüsü
Doğadan kaçış Bilinç
Ben
Ben seyredenim
Mutluluğun alaca karanlığı
bozguna uğratılmış erkek ve karatavuk
İkisinde de bulunan dürtü
Aynı yürekle içiyorlar
Aynı gagayla ötüyorlar
Hendeğin yakından çekilmiş resmi
Ben
Ben dışta olanım
Gerçekdışı kaygı
Karatavuğun oyunu ve senin sesin
Bağlantının yankısı ve akşam
Erkeğin ıslığını dinliyorum
Anlıyorum kuşun dilinden
Sesleniyor Bir kadın mıyım ben
Ben
Ben açık olanım

ERKEK SESLERİ
Karanlıkta erkek sesleri
– o zaman bir tapınaktaydım –
güneşte erkek sesleri
– bir zamanlar dokuzuncu
sütun heykeldim ben –
parkta erkek sesleri
– bir heykeldim eskiden
çıplak ve devinimsiz,
havanın parmakları
tanıdığım tek ayna,
düşünceden düşünceye
yürekten bağlı,
hüzün nedir bilmez
rüzgârda yaprakların
hışırtısından başka –
parkta erkek sesleri
neden uyandırdılar beni?

GİZLİ ANLAŞMA
Körfez belirgin mavi.
Utku kuşkusuz kesin.
Taşlar taş.
Sen uzakta.

İLK SABAHTAN SONRA
Arıyorum ilk sabahtan sonra
suskun şahtereotunu dilin
Defalarca öpüyorum sözlerimin anısını:
Uyandırın beni! ey titreyen kanatlar
ey güneş sabah esmeri sisin içindeki
Düşüncelerime verdiğin şey: Dürtünün
direnişi, dalgalanan çiçeğimde
saklanan
Arı bir sabah verdin sen bana
Benim tutkum: Uyanmak bu uykudan

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.