Rosros ile Zenzen - üzüm satan kedileri ve balık tutan köpekleri

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Filiz Özdem’den Bir Dostluk ve Aşk Masalı: "Rosros ile Zenzen – üzüm satan kedileri ve balık tutan köpekleri"

Filiz Özdem "Rosros ile Zenzen üzüm satan kedileri ve balık tutan köpekleri"nde, çocukların ve büyüklerin dünyasında ortak bir duygu, yalnızlık üzerine bir masal anlatıyor.

Rosros Efendi kendi yalnızlığına gömülmüş, evinden bile çıkmayan, kedileri Pıtpıt ile Çıtçıt’tan başka yoldaşları olmayan, insanlarla görüşmeye görüşmeye sonunda sadece kedi dilinde konuşabilen biri olup çıkmıştır. Zenzen Hanım da ona benzer bir hayat sürmektedir. Onun da köpekleri Bitbit ile Gitgit’ten başka kimsesi yoktur ve o da insanlarla görüşmeye görüşmeye sadece köpek dilinde konuşabilen biri olmuştur. Üstelik kediler ve köpekler, onların bütün bakımını, evin geçimini de üstlenmiş, haliyle onlar da dışarıda insan dilinde konuşur olmuştur. Derken bir gün, kaderlerine başkaldıran ve kitabın gizli kahramanları olan Pıtpıt ile Çıtçıt ve Bitbit ile Gitgit sayesinde Rosros ile Zenzen’in hayatları kesişir…

Filiz Özdem çocuklara, çocukluk ve yetişkinlik diye iki ayrı dünya olmadığını sezinletiyor. Yetişkinlerin de yanılabileceğini, mutsuz olabileceğini, onların da doğru ya da yanlış istekleri, beklentileri ve korkuları olabileceğini… Kimsenin kahraman olmadığını, herkesin “insan” olduğunu…

Yazar, masallar ve oyuncaklar üzerinden çocuklara dayatılan güzellik ve aşk modellerini de tersyüz ediyor.  Çünkü bu kitabın kahramanları Rosros ile Zenzen, sokakta sayısız benzeriyle karşılaşabileceğimiz orta yaşlı, tombul ve sıradan tipler.

Rosros ile Zenzen’in hikâyesi de mutlu sonla bitiyor bitmesine; ama onlar, masalların ortak kaderini sürdürerek, alışılageldiği üzere hem aşka, hem zenginliğe, her şeyiyle pırıltılı ve görkemli bir hayata yelken açmıyorlar. Sürpriz tercihleri oluyor.

Bu alışılmadık dostluk ve aşk masalını hem çocuklar hem de yetişkinler severek okuyacaklar.

“Pıtpıt: ‘Ben kediyim!’ diye bağırmış. ‘Evet!’ diye onaylamış onu arkadaşı Çıtçıt. ‘Fare kovalamak, Pıtpıt’la oynamak, kışın gürül gürül yanan bir sobanın yanında kıvrılıp uyuklamak, yazın güneşli bahçenin taşlarına uzanmak istiyorum. Tek derdim, burnuma konan sinekleri kovalamak olsun!’
‘Biliyor musun,’ demiş Bitbit, ‘şu kemiği acaba bu ağacın dibine mi gömsem, yoksa şu ağacın dibine mi diye düşünmeyeli kaç yıl oldu? Neredeyse unutacağım köpek olduğumu!’
‘Aaah, ah!’ diye iç geçirmiş arkadaşı Gitgit, ‘Hayat mücadelesi işte! İster kedi ol, ister köpek! Hiç fark etmiyor!’ diye eklemiş.”

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.