Profesyonel Yaşamda Kişisel İmaj ve Sosyal Yaşam Etiketi

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Türkiye'de kişisel imaj ve iş etiketi denince ilk akla gelen isim olan Özlem Çakır'ın kaleme aldığı Profesyonel Yaşamda Kişisel İmaj ve Sosyal Yaşam Etiketi, kişilerin iş hayatında başarılı olabilmeleri ve yükselmeleri için mutlaka okunması gereken bir kılavuz. Kitap, kaliteli ve başarılı bir hayat yaşamak, kendini en etkili şekilde taşımak ve sunmak isteyenlere kişisel imajlarını etkili bir şekilde kullanmalarını öğütlüyor ve bunun sihirli formüllerini veriyor.

ALGILA(N)MA VE İMAJ YÖNETİMİ

Hayata başladığınızda bir blok mermer verilir. Onu ya el
değmemiş durumda arkamızdan sürükleriz ya parçalar çakıl gibi dökeriz, ya da görkemli bir heykel yaparız.

Richard Bach

İmaj, kendimizin ya da başkalarının zihninde oluşan, bilgilenme, yargılama, ilişkiler gibi etkileşimlerle biçimlenen bir imgedir. Kişisel imajımız, kendimiz ve başkalarınca nasıl algılandığımızı ifade eder.

Kişisel imaj, kendimizin ve başkalarının zihnindeki biziz. Genellikle insanlar kendi gözlerindeki imajlarından daha çok başkalarının gözlerindeki imajlara odaklandıklarından, kişisel imajın kendimize dönük yüzü ihmal edilmektedir.

O halde kişisel imajın, biri kendimize (dahili) diğeri başkalarına dönük (harici) olan iki yüzü bulunmaktadır. Kişisel imaj denince ilk akla gelen, başkalarının zihnindeki görüntümüzdür. O görüntü başka insanların kafasının içinde ikamet eder ve orada bizi temsil eder. İnsanlar bizim yanımızda değilken, bizim hakkımızdaki düşüncelerini, kafalarının içindeki o"vekilimiz", yani harici imajımız üzerinden verirler.

Kişisel imajımızı bir başka kritere göre ise üçe ayırabiliriz:

1. Öz imaj: Kendimizi nasıl gördüğümüzdür.

2. Algılanan imaj: Başkalarının bizi nasıl gördüğüdür.

3. İstenen (ideal) imaj: Kendimizi nasıl görmek ve başkalarına nasıl "göstermek" istediğimizi belirleyen, iki boyutlu imajımızdır.

Tüm bu kişisel imajların dışında bir de "kişisel gerçeğimiz" bulunmaktadır. Gerçeğimiz bazen öz imajımıza, bazen algılanan imajımıza, bazen de ideal imajımıza daha yakındır. Kişisel tutarlılığın ölçüsü, kişisel imajın kişisel gerçeğe yakınlık ve uygunluk derecesidir.

Öz imaja psikolojide benlik algısı da denmektedir. Kişinin kendini, kendi iç aynasında görme şekli onun öz imajını oluşturur. Öz imaj, sirkteki görüntü saptırıcı aynalar gibi yanıltıcı olabilir. Kişiler kendilerini gerçekte olduğundan daha iyi ya da daha kötü görebilirler. Kişinin öz imajı ile öz gerçeği arasındaki fark çok açık ise, kişi kendine yönelik saygısını yitirecektir.

Algılanan imaj ise, başkalarının bizim ne oldumuzu "sandığı" ile ilgilidir. Cenazelerde sorulan "Merhumu nasıl bilirdiniz?" sorusu, algılanan imajı, başkalarınca nasıl bilindiğimizi anlamaya yöneliktir. Bir kişinin algılanan imajı ile gerçek karakteri arasındaki farkın büyük olması, o kişiye yönelik, tutarsızlık duygusundan sahtekârlık hissine kadar pek çok olumsuz duygular yaratır.

Kendi ideal imajını aramak
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Mevlânâ

İstenen (ideal) imaj ise, kendimizi nasıl gördüğümüz ve içimizde olanı başkalarına nasıl göstermek ya da sunmak istediğimiz ile ilgilidir. Bir kişinin, "Nasıl bilinmek istersiniz?" sorusuna verdiği cevap, bizi, o kişinin kafasındaki ideal imaj ile ilgili ipuçlarına götürür. İdeal imajı tasarlarken, kişinin gerçek karakter özellikleri, işinin veya sosyal konumunun gerekleri ve ilişkide olunan kişi veya kitlenin beklentileri dikkate alınmalıdır.

İdeal imaja ulaşabilmek için, kişi, imajını oluşturan tüm öğeler üzerinde bilinçli olarak çalışmalı ya da profesyonel yardım almalıdır. Kişi, nasıl hareket ederse, nasıl konuşursa, nasıl görünürse, nasıl davranırsa ne şekilde algılanacağını kavramalı ve kendine bunlara uygun bir yol seçmelidir.

İdeal imaja ulaşmak için yapılan çalışmaların kişinin işine ve kişiliğine uygun, doğal ve samimi olması çok önemlidir. Yapmacık ve kişinin yapısıyla örtüşmeyecek birtakım özelliklerin, başkalarının hoşuna gideceği düşünülerek kişinin üzerine maske gibi geçirilmesi, son derece hatalı ve kısa soluklu bir çalışma olacaktır. İmaj, karakter üzerine temellendirilmelidir. Aksi takdirde ilk zorlukta buruşan "karton kahramanlar" yaratılmış olacaktır.

Kişiye, karakteri ve gerçeği ile örtüşmeyen bir maske takmak yerine, kişinin sahip olduğu etkili ve değerli özelliklerin, yavaş yavaş ortaya çıkarılmasına çalışmak ve bu özelliklerin kişiye özgü bir tarz ile sunulmasını sağlamak çok daha doğru, uzun soluklu ve başarılı bir çalışma olacaktır.

Bu tarz çalışmalara imaj yönetimi ya da algılanma yönetimi diyoruz. Bu çalışmalar bir kereye mahsus çalışmalar olmamalıdır. Sürekli ve istikrarlı bir şekilde yürütülmelidir. Kişinin; mesleği, pozisyonu, hedefleri ve hedef kitlesi doğrultusunda bir imaj oluşturmak için profesyonel bir yardım alması akıllıca bir yoldur. Kendisini başlangıçta, alanında uzmanlaşmış imaj ve iletişim danışmanlarına; hedefler büyüdükçe de, bunların yanı sıra halkla ilişkiler uzmanlarına teslim etmesi en doğru yaklaşım olacaktır.

Yeri gelmişken, Türkiye'de kişisel imajın kişisel imajı hakkında da birtakım hataları düzeltmek istiyorum. Kitleselleşen her kavrama, gerçekte ona ait olmayan anlamlar da yüklenir. Kişisel imaj kavramı da 1980 sonrasının popüler kavramlarından biri oldu. Kişisel imaj kavramının şöhretinin artması, olur olmaz her yerde, ilgili ilgisiz herkes tarafından kullanılmasına, dolayısıyla da kavramın içeriğinin boşalmasına neden oldu.

Bu nedenle artık, sadece kişisel imajın ne olduğunu değil ne olmadığını da anlatmak zorunda kalıyorum. Kişisel imaj ne değildir?

Bazı kişilerin zannettiğinin aksine, kişisel imaj;

Kendini "gerçekte hiç olamayacağı kadar iyi göstermek" demek değil, kendini iletişimin tüm imkânlarını kullanarak olabildiğince doğru ve etkileyici bir şekilde ifade etmektir.

Kendini gizleyip "insanları daha hızlı ve kolay kandırmak için maske takmak" demek değil, içimizde saklı gerçek kimliğimizi açığa çıkarmaktır.

Kişisel imaj basit bir "süslenme süreci" değil, işimizi iyi yapmanın ve iyi bir kariyer oluşturmanın temelidir.

Anlattıklarımızı özetlersek; nasıl algılanıyorsak oyuz! Başka bir deyişle nasıl algılanıyorsak, öyle biliniriz. İnsanların bize davranış şekli, bizim ne olduğumuzdan daha çok, bizi "nasıl bildiklerine" bağlıdır.

Madem ki, başkalarının bizi nasıl algıladığı çok önemli, o zaman o algılamayı kontrol etmenin ve yönetmenin yollarını da öğrenmemiz gerekir. Bunun yolu algılamanın mekanizmasının nasıl çalıştığını bilmekten geçmektedir. Başka deyişle, başkalarının kafasındaki kişisel imajınızı biçimlendirebilmenin ilk adımı, onların sizi nasıl algıladıklarını algılamanızdır.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.