Oyunlar 3 / Yusuf ile Menofis

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor."Nâzım Hikmet Külliyatı"nda...

LEYLA : İnadınıza mı yapıyorsunuz? Benim, kocama âşık olmadığımı siz de...
SELİM : (Leyla'nın sözünü keser.) Buna hiçbir zaman inanmadım. Sizin gibi bir kadın âşık olmadan evlenir miydi?
LEYLA : Benim gibi fakir bir kız, zengin amcasının evinden...
SELİM : (Leyla'nın sözünü keser.) Amcanızın size karşı şefkati, sevgisi...
LEYLA : (Selim'in sözünü keser.) İnkâr etmiyorum... Fakat... Hem, Hasan'dan daha iyi bir kısmetim çıkmaz diye düşünmüştüm...
SELİM : Şimdi aynı şeyi düşünmüyor musunuz?
LEYLA : Galiba hayır... Bu bahsi kessek... Dedim ya, bugün çok sinirliyim...
SELİM : Konuştukça açılırsınız... Konuşmaktan korkuyor musunuz?
LEYLA : Hiçbir şeyden korkmuyorum...
SELİM : Benden de mi?
LEYLA : Sizden hiçbir vakit korkmadım... En korkulacak zamanlarınız bundan iki üç sene önceki halinizdi. Hür insan nazariyenizi yaydığınız zamanki haliniz... Hakikaten, hele biraz okumuş bir genç kız için korkunç bir cazibeniz vardı...
SELİM : Fakat siz o zaman da...
LEYLA : (Selim'in sözünü keser.) Cazibenize kapılmadım...
SELİM : Ve o zamanki Selim'in taban tabana zıddı olan Hasan'ın cazibesine kapıldınız.
LEYLA : Niye bana hep aynı şeyi tekrarlatmak istersiniz? Hayır, Hasan'ın da cazibesine kapılmadım... Belki, evlenmemizden sonra kapılabilirdim... Fakat...
SELİM : Fakat...
LEYLA : Olmadı...
SELİM : Neden?
LEYLA : Neden mi!.. Neden mi!.. Mesela, işte beni çıldırasıya sevdiği halde... Beni Hasan'ın çıldırasıya sevdiğini biliyorsunuz, değil mi?
SELİM : Bunu bilmeyen var mı?
LEYLA : Beni çıldırasıya sevdiği halde, sizin gibi bir adama güvenmesi, sizi dost sayması, istediğiniz zaman evin içine girip çıkmanıza, benimle baş başa kalmanıza...
SELİM : (Leyla'nın sözünü keser.) Ben bu kadar fena adam mıyım?
LEYLA : Siz hür insan nazariyenizle neyseniz, Manevi Değerleri Koruma Başkanlığınızla da osunuz...
SELİM : (Güler.) Durun, durun... Hasan belki bana güvenmiyor da, bana inanmıyor da size inanıyor...
LEYLA : Olsun... Bana da bu kadar körü körüne inanan insana tahammülüm yok...
SELİM : Fakat bu inanışında haklı olduğunu...
LEYLA : (Selim'in sözünü keser.) İspat etmiş oluyor. Öyle mi? Mesela, her şeye rağmen, sizinle yatmadığım için... Fakat ben belki bir gün bir başkasıyla...
SELİM : (Leyla'nın sözünü keser.) Neler söylüyorsunuz, Leyla Hanım... Sizin gibi...
LEYLA : (Selim'in sözünü keser.) Sizinle yatmayıp da başkasıyla yatabilmem ihtimali kibrinize mi dokundu? (Bir hıçkırık halinde haykırır.) Yatarsam çok zengin bir adamla yatacağım... Fukaralıktan nefret ediyorum... (Ağlamaya başlar.)
SELİM : Söylediklerinizin hiçbirine inanmıyorum... Ağlamayın Allah aşkına... (Leyla'nın saçlarını okşar.) Ağlamayın... Ağlarken bir kat daha güzelsiniz... Fakat ağlamayın...
LEYLA : (Başını Selim'in elinden kurtarır.) Size üstüme varmayın, pek sinirliyim bugün, demedim mi?
SELİM : Affedersiniz...
LEYLA : Ağlamaktan nefret ediyorum... Nefretim arttıkça da iradem zayıflıyor... Daha sık ağlıyorum...
SELİM : (Sürahiden bir bardak su doldurup getirir.) İçmez misiniz?
LEYLA : Buzdolabında şarap olacak...
SELİM : Getireyim...
(Selim soldaki kapıdan çıkar, elinde bir şarap şişesiyle bir müddet sonra döner. Şarabı bardağa boşaltır.)
LEYLA : Yeter... O kadarcık... Yeter... Teşekkür ederim...
(Bardak yarımdır. Leyla bir iki yudum alır. Selim bardağı ve şişeyi alıp en ön plandaki sigara masasının üstüne kor.)
(Sokak kapısının anahtarla kurcalandığı ve açıldığı işitilir.)

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.