İncedir Derincedir

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Suphi Aytimur (1992-1997), 75 yıllık yaşamının 60 yılında şiirle uğraştı. Yüzlerce şiir yazdı, çok azını yayımladı; ve kendi şiirlerini içeren bir tek kitap bile yayımlayamadan göçüp gitti aramızdan. Aşırı titizliği yüzünden şiirlerini ve çevirilerini çok uzun aralarla yayımladı. Sadece bitirdiğine inandığı Eliot, cummings ve Frost çevirilerini kitaplaştırdı. Kırk yıl çalıştığı Eliot çevirileri dolayısıyla edebiyat çevrelerinde "Eliot Suphi" adıyla ünlendi. Şiirlerinde -kendi ifadesiyle- "... iki kutu -belki de üçüncüsü de vardır- birleştirmek, kaynaştırmak" istedi: "Yahya Kemal, Nâzım Hikmet... bunun için, şiirlerim, aynı kudrette olmasa bile, merhale merhale bir arayışın ifadesi oldu." Mehmet H. Doğan'la birlikte, "Suphi Aytimur'un, nam-ı diğer Eliot Suphi'nin altmış yıllık şiir emekçiliği için bir andaç" olmasını dilediğimiz bu kitapta, Aytimur'un "bitmiş" şiirlerinden bir seçme yer alıyor. Doğan'ın iki yazısı, Aytimur'un özyaşamöyküsü, bir söyleşisi ve bir yazısı ile birlikte...

“ŞİİRLERİMDE ORGANİK BİR BÜTÜNLÜK SAĞLAMAK İSTİYORUM”

Suphi Aytimur

Şiirimizde hayli canlı bir dil kullanıyor  ve bunun anlaşılabilir olmasına özenle dikkat ediyorsunuz. Konuşma  diline kayan ama alabildiğine yoğun. Şiirinizde güçlü bir anlatım  da dikkati çekiyor. Bize poetikanızdan sözeder misiniz? Bunun yanında,  yazı ve şiirlerinizi, az sayıda dergide yayımlamanızın nedenlerini  de öğrenebilir miyiz?

Şiirlerimle ilgili olarak görüşlerimi isteyen  ilk dergi sizinkisi. Sağolun. Şiirimin özellikleri üzerine görüşlerinize  bir şey diyemem. Umarım, ilerde, bu görüşlere katılanlar çok olur. Teşekkürler.  Benim poetikamı soruyorsunuz.  Kolay bir şey değil bu, ama söylemeye çalışayım. Divan şiirini,  Fecr-i Atiyi, Cumhuriyet şiirini, günümüze kadar, elden geldiğince  izlemeye çalıştım. Elbet etkilendiğim şairler olmuştur. İsim saymak  gerekmez, ama hiçbir şair üzerinde uzun uzadıya durmamışımdır. Ama  söylemem gerek, en beğendiğim şairlerin bile, yer yer niteliği kuşkulu  şiirler yazdıklarını görmek, beni yazdıklarımda çok titiz olmaya  zorlamıştır. Sonra izlek bakımından birbirinin benzeri şiirlerin  arka arkaya sıralanması, tek düzelilik, sözdiziminin hemen hemen  bütün şiirlerde değişmezliği, bana yavaş yavaş sakıncalı gördüğüm  bu uygulamalardan kurtulmanın yollarını gösterdi sanırım. Konuşma  dili, ama gevşek değil, yoğun ve akıcı bir konuşma diliyle sağlam yapılı  bir şiire ulaşabileceğim kanısında olmuşumdur, az çok başından beri.  Sonra şiirde her şeyi anlatmak zorunda mıyız? Bir dizeyi uygun bir  yerinde kesip bir tire koyarsınız, okuyan kişi sizin anlatmak istediğiniz  şeyi anlayabilir. Ne ayrıntıya inmeye gerek vardır bence, ne de anlatımdaki  yalınlığı ve akıcılığı bozacak süslemelere. Şiirin bütünlüğünü  bozmayacak biçimde, çağrışımlar yoluyla, başka izleklere atlamak  hep yapmaya çalıştığım şeylerden biridir. Kısa keseyim, yapmak istediğim  şey, şiirlerimde organik bir bütünlük sağlamaktır. Yani şiirin yapısı,  ama bu güzel bir yapı olmalı. Okuyunca bizleri kendi büyülü dünyasına  alıp götürmeli.

Yazı ve şiirlerim neden az sayıda dergide yayımlandı?  Şiirlerimi, yazılarımı dergilere benden istendiği zaman verdim.  1940’dan beri şiirin içindeyim ama şiirimizdeki akımların hep dışında  kaldım sanıyorum, yani günün modasının dışında. Dergilerde az görünüşümde  bunun büyük etkisi olmalı. Yani bu, şiirlerinde az çok başından beri  hep kendi kendisi kalmak istemiş ama zamanla yöntemini geliştirmiş  ve ilerletmiş bir sanatçının yazgısıdır.

T.S. Eliot ve e.e. cummings gibi iki  önemli ozanın yapıtlarını çevirerek edebiyat dünyasına kazandırdınız.  Bunlar gibi üzerinde çalıştığınız başka eserler var mı?
Amerikan şairi Robert Frost’tan 30-32 şiir istendi  benden. Başka tasarılarım var, ancak bunlar ortaya çıktığı zaman  bilinsin isterim.

Çeviri şiirlerinizde çeviri kokusu  pek yok. Bunun nedenlerini anlatır mısınız?
Eliot çevirim yayımlandığı zaman tanınmış şairlerden  biri, Eliot böyle çevirilir işte demiş. Cummings çevirim içinse, İngiliz  filolojisi öğretim görevlilerinden ikisi, cummings sanki bu şiirlerini  Türkçe olarak da yazmış, dediler. Bunun nedeni, bu iki şairin dünyalarına  girmek istediğim ve her ikisi de şiirlerinde yapı denilen şeye çok  önem verdikleri için, özgün metinlerdeki yapıyı çevirilerimde elden  geldiğince Türkçe olarak kurmak çabamdan ileri gelmiş olabilir. Bence  bir çevirmen, eserini Türkçeleştirdiği sanatçıya, yaptım dediği  çeviri ile, saygısızlık etmemelidir. Böyle davranan bir çevirmen  üstelik kendi kendisine de saygısızlık etmiş olur. Ben bunu elbet  kendim için söylüyorum. Sanırım daha fazla uzatmadan kessem iyi olacak.  İlginize teşekkürler.

(Yaratı 17,  Eylül/Ekim 1993)

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.