Çeviride Modern Olan - Şehir ve Konutta Türk-Alman İlişkileri

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Çalışmalarını Chicago Illinois Üniversitesi’nde sürdüren Esra Akcan’ın Columbia Üniversitesi’nde verdiği doktora tezinin genişletilmiş versiyonu olan bu çalışmada, bir yerin bir yabancıyla, “ötekisiyle”, dışarısıyla olan deneyimini anlamaya ve değerlendirmeye yönelik bir çalışma alanı olarak ele alınan “çeviri”, Cumhuriyetin kuruluşunun hemen ertesinde, mimaride Türk ve Alman ilişkilerine tutulan büyüteç görevi görüyor. Bir çevirinin tarihi yazılırken mimarlığın iç içe geçmiş tarihlerinin altı çiziliyor ve bunun uzantısında “Batılı” ve “Doğulu” arasındaki radikal başkalık, eşölçülmez fark gibi öncüller reddediliyor.

Bu kitap şu tip sorulara cevap arıyor: Türkiye’deki modern şehir ve konut kültürünün yaratılmasında çeviri ne derecede önemli oldu? Mimari ve yapılı çevreyi etkileyen çeviri pratikleri nasıl ayrıştırılabilir? Benzeştirici ve yabancılaştırıcı çevirilerin neticeleri nelerdir? Batılılaşma ve uluslaşma dengeleri her çeviri anında nasıl uzlaştırılıyordu? Eğer çeviri pratikleri Türkiye’nin sınırlarını bazı milletlere açtıysa, aynı sınırları diğer milletlere kapamanın sonuçları neler oldu? Alman ve Türk mimarlar çevirinin temas alanındaki gerilimlerle nasıl başa çıktılar? Ne zaman ve neden kendilerini yabancı bir kültüre açtılar ya da kapadılar? Çevrilebilir ve çevrilemez olanı nasıl tanımladılar, ayrıştırdılar ve bu ayrımın arkasındaki ideolojik dürtüler nelerdi?

Kemalist devrim Türkiye’de temel bir ikilemin kapılarını araladı. Bir yandan modernleşme ve Batılılaşma projesi olsa da, diğer yandan Türk ulus-devletini kurmak bir takım kültürel köken mitlerinin yeniden canlandırılmasını gerektiriyordu. Çeviri bir bakıma Batılılaşma ve uluslaşma arasındaki gerilimlerin temas alanı olmuştur. Fikirler, kavramlar ve imgeler bir yerden diğerine ideolojik yükleriyle taşınırlar. Çeviri bu yüzden daima coğrafi-politik dürtüler ve psikolojik yüklerle dolu bir temas alanıdır. Bu kitap şu tip sorulara cevap arıyor: Türkiye’deki modern şehir ve konut kültürünün yaratılmasında çeviri ne derecede önemli oldu? Mimari ve yapılı çevreyi etkileyen çeviri pratikleri nasıl ayrıştırılabilir? Benzeştirici ve yabancılaştırıcı çevirilerin neticeleri nelerdir? Batılılaşma ve uluslaşma dengeleri her çeviri anında nasıl uzlaştırılıyordu? Eğer çeviri pratikleri Türkiye’nin sınırlarını bazı milletlere açtıysa, aynı sınırları diğer milletlere kapamanın sonuçları neler oldu? Alman ve Türk mimarlar çevirinin temas alanındaki gerilimlerle nasıl başa çıktılar? Ne zaman ve neden kendilerini yabancı bir kültüre açtılar ya da kapadılar? Çevrilebilir ve çevrilemez olanı nasıl tanımladılar, ayrıştırdılar ve bu ayrımın arkasındaki ideolojik dürtüler nelerdi?

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.