Bir Gazetenin Tarihi: Akşam

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Yapı Kredi Yayınları, Cumhuriyet gazetesinin ardından şimdi de Türkiye’nin yaşayan en eski gazetesi Akşam’ın tarihini kitaplaştırdı. Akşam, 1918’e uzanan geçmişiyle Türk basın tarihinde önemli bir konuma sahip. Osmanlı’nın son günlerine ilişkin tanıklığı, işgal yıllarının İstanbul’undan ulusal mücadeleye verdiği destek ve bir modernleşme projesi olarak tasarlanan Cumhuriyet’in getirdiği yenilik ve değerlere sahip çıkışıyla, Cumhuriyet’in oluşum sürecinde ve sonrasında sahip olduğu yer ise oldukça özel.

SUNUŞ

Türkiye’nin yaşayan en eski gazetesi olan Akşam, 1918’e uzanan geçmişiyle Türk basın tarihinde önemli bir konuma sahip. Osmanlı’nın son günlerine ilişkin tanıklığı, işgal yıllarının İstanbul’undan ulusal mücadeleye verdiği destek ve bir modernleşme projesi olarak tasarlanan Cumhuriyet’in getirdiği yenilik ve değerlere sahip çıkışıyla, Cumhuriyet’in oluşum sürecinde ve sonrasında sahip olduğu yer ise oldukça özel. Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze dek Akşam’ın yaşadığı dönüşümler ülkenin geçirdiği dönüşümlerle çok sık kesişmiş. Gazete, zaman içinde, bazen bilinçli bir seçim, bazen de bir savrulma sonucunda devletçilikten liberalizme, magazin gazeteciliğinden sol düşüncenin sözcülüğüne birbirinden oldukça farklı ya da zıt duruşlar benimsemek zorunda kalmış. Bu duruşlar sırasında etkileyen rolünü oynayacak kadar güçlü olabilirken, kaçınılmaz olarak etkilenen rolünü de üstlenmiş çoğu kez. Aynı durum, Akşam’ın içinde var olduğu basınla ilişkisi açısından da geçerli. Bir basın işletmesi ve kitle iletişim kurumu olarak geçirdiği dönüşümün yanı sıra bir tanık olarak sunduğu toplumsal ve kültürel verilerin devamlılığı ve tarihsel zenginliği Akşam’ın sahip olduğu özel konumunu daha da güçlendiriyor. Gazetenin tarihine yöneltilen bir bakış, ülkenin yaşadığı siyasal ve toplumsal değişimlerden, basınla siyasal iktidar arasındaki ilişkilere ve basında patronaj yapısı ve kurumsallaşma gibi birçok konudaki değişimleri gözlemeye de olanak tanıyor. Akşam gazetesinin tarihinin mümkün olduğunca bütünlüklü ve anlaşılabilir olarak resmedilmesi amaçlanan bu çalışmada, gazete tarihinin kronolojik bir çizgide izlenmesine çaba gösterildi. Ancak, uzun bir ara verdikten sonra yayınına yeniden başladığı 1994’den günümüze uzanan süreç, henüz üzerinden yeterince zaman geçmediği düşüncesiyle, özet olarak sunulmaya çalışıldı. Çözümleme yapmak gibi bir amaç ve iddia taşınmamasına karşın, gazeteyi çevreleyen siyasal ve sosyal iklimin ve gazetenin oynağı rolün daha iyi anlaşılmasına yardımcı olunacağına inanıldığı yerlerde, çeşitli yorum ve düşüncelere yer verilmekten sakınılmadı. Bölümlerin ve altbaşlıkların düzenlenmesi sırasında ise gazetenin yaşadığı değişimlerin gerek gazetenin kendi tarihi gerekse basın ve ülke tarihindeki öneminin altının çizilmesine özen gösterildi. Bu yapılırken, Akşam’ın içinden geçtiği dönemlerin tanığı olarak sunduğu siyasal ve toplumsal veriler de gözününde tutulmaya çalışıldı. Tabii bu, ulaşılabilinen kaynaklar ve çalışmanın kapsamı ölçüsünde gerçekleştirilmeye çalışıldığı için kitabın eksikleri olabileceği peşinen kabul edilmektedir. Bu çalışmayı gerçekleştirmem konusunda beni destekleyen ve cesaretlendiren sevgili hocam Prof. Dr. Özden Cankaya teşekkür etmek istediğim ilk isim. Gazeteciliğe Akşam’da başlayan, emeğini ve enerjisini uzun yıllar bu gazeteye veren Sayın Hıfzı Topuz gerek daha önceden yazdıklarıyla, gerekse karşılıklı sohbetlerimiz sırasında anlattıklarıyla, kitabın önemli kaynaklarından birini oluşturdu. Sadece anılarını ve kişisel arşivini değil, dostluğunu da benden esirgemediği için kendisine teşekkür borçluyum. Başvurulması gereken arşivler konusunda beni yönlendiren ve deneyimlerini paylaşan Sayın Prof. Dr. Korkmaz Alemdar teşekkür borçlu olduğum bir diğer önemli isim. Ayrıca, aylar boyu süren Akşam’ın koleksiyonunu taramam sürecinde bana her türlü desteği sağlayan başta arşiv görevlisi İslam Ateş olmak üzere tüm Milli Kütüphane çalışanlarını da burada anmak isterim. Kitabın ön okumasını ve ilk düzeltmesini yapan, eleştirileriyle ufkumu açan eşim Ahmet Kavaklı’ya da varlığı, desteği ve sabrı için teşekkür ediyorum. Son olarak, belirtmek istediğim, elinizde duran bu kitabın bir ortak çabanın ürünü olduğudur. Sevgili Ayfer Tunç’a ait bir düşüncenin tarafımdan işlenip, olgunlaştırılması ve editörüm Tamer Erdoğan’ın dikkatli ellerinde hazırlanması sonucunda ortaya çıkmıştır. Kendilerini içtenlikle anıyorum. Dilerim bu çalışma Türk basın belleğine katkıda bulunacak daha bütünlüklü ve derinlikli çalışmaların oluşmasına küçük bir katkı olur.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.