Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Haldun Taner, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak ‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ anlayışına tatlı-sert dokunuyor.

“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın ana teması da bir yanlış koşullandırma. Oyunun ekseni, küçük ezik bir adam. Kapsadığı süre, yakın tarihimizin yetmiş yılı. Dekoru, Türkiye ve Yakındoğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz, on beş tablo boyunca.” (Haldun Taner)

“Çok soylu bir tiyatro eseri bu. Üstelik Haldun Taner o cesur ama cesaretini kabul ettirmesini iyi bilen; taşlayıcı ama kırmadan taşlayıcı, tatlı, yumuşak üslubu ile bu güzel eserini büsbütün güçlü kılmış. Tiyatro geçmişimizin bütün olanaklarından –Karagöz, tuluat, kanto gibi– bilge bir ustalıkla yararlanan Taner, gerçekten ilgi çekici, uyarıcı ve başarılı bir sonuca ulaşmış.” (Çetin A. Özkırım)

Yanlış koşullanmalar oldum olası beni en çeken tema.

“Lütfen Dokunmayın”da, Baltacı’nın tarihlere geçmiş, dolayısıyla belleklere yerleşmiş ihanet efsanesini kurcalamak, bu olaya başka olasılık seçenekleri getirmek istemiştim. Bizi en çok yanıltanlardan birinin tarih, daha doğrusu tarihçiler olduğunu düşünerek. “Keşanlı Ali Destanı”, görünüşte gecekondu ortamında bir kahramanlık efsanesinin balonunu deliyordu. Büyük kentlerdeki aynı efsaneleştirme oyunlarının bir parodisi olarak. “Zilli Zarife”, bir genelev içinde ‘sözde ahlak’ – ‘gerçek ahlak’ karşılaştırmasını yapıyordu. Eşeğin Gölgesi, eski bir masaldan kalkıp bugünkü savaş endüstrisinin bir karikatürünü çizmeye çalışıyordu. Ayışığında “Çalışkur”, yazarın koşullanmaları ile seyircinin bambaşka koşullanmaları arasındaki zıtlığı bir fars havası içinde yansıtıyordu.

“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın ana teması da bir yanlış koşullandırma. Oyunun ekseni, küçük ezik bir adam. Kapsadığı süre, yakın tarihimizin yetmiş yılı. Dekoru, Türkiye ve Yakındoğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz, on beş tablo boyunca.

Bu oyunumu, onu en iyi anlayan, onunla şaşılacak kadar özdeşleşen ve bundan ötürü de ondan unutulmayacak bir sahne olayı yaratan büyük sanatçı, sevgili dostum Ulvi Uraz’ın anısına minnetle adıyorum.

İstanbul, 1979

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.