- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Tek Yön
-
Özgün Adı:
Einbahnstrasse -
Kategori:
Edebiyat / Deneme -
Yazar:
Walter Benjamin -
Çeviren:
Tevfik Turan -
ISBN:
978-975-363-630-X -
Sayfa Sayısı:
90 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Mayıs 1999 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
10. Baskı / Ocak 2022
Değer verdiğim, çelebi ve zarif bir arkadaş yeni bir kitabını göndermişti: tam kitabı açacakken bir de farkettim ki, kravatımı düzeltmeye koyulmuşum. Görgü kurallarına uyan, ama yalana karşı çıkan kimse gerçi modaya uygun giyinen, ama sırtına gömlek geçirmeyene benzer. Ağızlıktaki sigaranın dumanı ile dolmakalemdeki mürekkep aynı hafiflikte aksalardı, yazarlığımın doruğunda olurdum. Mutlu olmak demek ürküntü duymadan kendinin farkına varabilmektir. Düşünür, kültür tarihçisi, eleştirmen, filozof, Pasajlar'ın yazarı Walter Benjamin'den gündelik hayata, edebiyata, sanata, kültüre dair aforizma tadında denemeler.
Stereoskop.
Riga. Her gün kurulan pazar, alçacık tahta kulübelerden oluşan şehir depoları olmayan, geniş, kirli bir taş set olan mendireğin üstünde boylu boyunca uzanıyor, Düna suyu kıyısında. Çoğu zaman bacaları rıhtım duvarının bile aşağısında kalan küçük vapurlar bu siyahımsı cüceler kentine yanaşmış. (Daha büyük gemiler biraz daha aşağıda, DünaÕnın aktığı yönde duruyor.) Kirli tahtalar, soğuk havada ışıldayan birkaç tanecik rengin üzerinde eriyip gittiği, topraksı fon. Burada bazı köşelerde, balık, et, çizme ve elbise barakalarının yanında ellerinde rengârenk kâğıt çubuklarla bütün yıl boyunca duran ve batıya doğru sadece Noel sıralarında ilerleyen küçükburjuva kadınları var. İnsanın en sevdiği ses tarafından azarlanması - böyle bu kâğıt çubuklar. Birkaç santime rengârenk ceza demetleri. Mendireğin sonunda tahta çitlerle çevrili, sudan sadece otuz adım uzakta, kırmızı-beyaz tepeleriyle elma pazarı. Satılacak elmalar saman içine gömülü, satılmışlar ise samansız halde, evkadınlarının sepetlerinde. Arkada koyu kırmızı bir kilise yükseliyor, ama taze kasım havasında elmaların yanaklarına karşı etkili olamıyor. - Mendireğin yakınında, gemici levazımatı satan, kulübelere yerleşmiş dükkânlar. Üstlerine halat resimleri yapılmış. Her yerde tabelalara ya da binanın duvarına malın resminin yapılmış olduğu görülüyor. Şehirde bir mağaza sıvasız tuğla duvarının üstüne sahicisinden büyük boyda bavullar, kayışlar işletmiş. Bir sokak köşesindeki, içinde korse ve kadın şapkası satan bir dükkânın olduğu alçacık binada süslü hanım yüzleri ve bedene sıkıca oturan iç çamaşırları resmedilmiş, toprak sarısı zemine. Önünde, köşede, camlarında benzer şekiller gösteren bir sokak lambası var. Bütün hepsi hayalî bir genelevin cephesi gibi. Bir binanın gri duvarı üstünde, gene limana yakın, gri ve siyah olarak, elle tutulurcasına canlı biçimde resmedilmiş şeker çuvalları ve kömür görülüyor. Başka bir yerde bereket boynuzlarından ayakkabılar yağıyor. Nalburiye işlenmiş bir levhanın üstüne, en ince ayrıntısına kadar, çekiçler, dişliler, kerpetenler ve en küçüğünden vidacıklar - modası geçmiş boyama kitaplarındaki resimlere benziyor görüntüsü. Böyle resimlerle dolu şehir: çekmeceden çıkarılmışçasına düzenli bir kompozisyon içinde. Aralarında ise yüksek, kale benzeri, ölesiye kederli birçok bina yükseliyor, hepsi de çarlık düzeninin dehşetini hatırlatan...