- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler
-
Özgün Adı:
Mon dernier cheveu noir -
Kategori:
Edebiyat / Roman -
Yazar:
Jean-Louis Fournier -
Çeviren:
Billur Köker -
ISBN:
978–975–08–2291–9 -
Sayfa Sayısı:
224 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Haziran 2012 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
7. Baskı / Temmuz 2023
Altmış yaşında olmak nasıl bir duygudur?
Okurlarımızın daha önce Kimseyi Öldürmedi Benim Babam ve Nereye Gidiyoruz Baba? adlı kitaplarıyla tanıdığı Jean-Louis Fournier, altmış yaşına bastığında kaleme aldığı, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Son Siyah Saçım’da bu yaşın iyi ve kötü yanlarını kendine özgü (kara) mizahıyla anlatıyor.
Üstelik, akranı ihtiyar delikanlılara cesur öğütler vermekten de geri durmuyor.
Altmış mumu söndürmek için birçok kez üflemem gerekti. Herkes arkamdan güldü. Sanırım benimi sarakaya aldılar. Altmış yaşında olduğuma inanamıyorum. Oysaki buna hazırlanmam altmış yılımı almıştı.
Doğum günlerini, özellikle benimkini giderek daha az seviyorum. Hediyeye ihtiyacım yok, her şeyim var ve kötü bir fikri olana, “Ne iyi fikir!” diyemiyorum. Çekmecem hiç takmayacağım kravatlarla tıka basa dolu. Herkes gitsin ve ben yatağıma uzanayım istiyorum. Pastaları sevmiyorum, şampanya ılık ve ben iltifatlardan korkuyorum. Daha kötüsünü düşünüyorum: Bayramlıklarını giymiş küçük kız yanıma gelecek ve bana, “Dede, yirmi yaşında iken size yaşamın ne kadar güzel olduğunu anımsatan bir müzikle eskiden olduğu gibi dans etmek ister misiniz?..” diyecek. Yaşam güzeldi. Güzel anılar yüzeye çıkıyor, onlar daha hafifler. Çok ağır olan kötüler dipte kalıyor.
Yaşlandığımı biliyorum, her yıl bunu bana hatırlatmak gereksiz.
Şenlik yapacak bir şey yok.
Ya da şampanyasız ve de pastasız, bir yanda Albinoni’nin Adagio’su –herkes siyahlarını giymiş– gelip bana, “Bir yıl daha yaşlandığınızı öğrendim. Tüm kalbimle sizinle birlikte olduğumu söylemek isterim” şeklinde taziyelerini sunmalı.