Söğütlerdeki Rüzgâr

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Kenneth Grahame’in kır yaşamının güzelliklerini ve dostluğun gücünü anlatan klasik eseri Söğütlerdeki Rüzgâr, tıpkı kahramanları iyi huylu Köstebek, fedakâr Fare, kendini beğenmiş Karakurbağası ve huysuz Porsuk gibi asla eskimeyecek bir başyapıttır.

İyi huylu Köstebek, bir sabah bahar temizliği yapmaktan sıkıldı. Süpürgesini kenara attı. Yeşil kırlarda amaçsızca dolaşırken nehir kıyısında Fare’yle karşılaşınca bütün hayatı değişti. Kayıkla dolaşmanın keyfini, yeşil çimenlerde piknik yapmanın zevkini, maceralı yolculuklara çıkmanın heyecanını keşfetti. Fare sayesinde Karakurbağası ve Porsuk’la tanışana dek arkadaşlığın ne olduğunu bilmezdi. Gerçek dostların birbirleri için en büyük zorluklara göğüs gerdiğini onlardan öğrendi.

Sabahtan beri deliler gibi çalışmıştı Köstebek. Küçücük evinde bahar temizliği yapıyordu. Bir kutu badanayla merdivene tırmanıp iskemlelere çıkıp duvarları badanalamıştı. Sonra, süpürge ve toz beziyle her tarafı temizlemişti. Gözleri ve boğazı tozla, siyah kürkü badana lekesiyle dolmuştu. Beli, kolları ağrımaya başlamıştı. Yukarıdaki havayı, altındaki toprağı, hatta kendisinin sade, küçük evini bile baharın özlemle beklenen havası sarmaya başlamıştı. Birden, elindeki süpürgeyi yere fırlatıp, “Of, sıkıldım!” dedi, “Yeter bu kadar bahar temizliği.” Paltosunu bile giymeden evden dışarı fırladı.

Sanki yukarıdaki bir şeyler kendisini çağırıyordu. Evini, konutları güneşe ve havaya daha yakın olan hayvanların yaşadığı çakıllı yola bağlayan dik tünele koştu. Küçük pençeleriyle toprağı telaşla tırmalayıp kazıyarak kapanmış tüneli açmaya koyuldu. Kazıya kazıya tüneli açmaya çabalarken bir yandan da kendi kendine, “Yukarı! Yukarı!” diye söyleniyordu. Sonunda, pıt diye açılıverdi tünelin ucu. Az sonra Köstebek geniş çayırın ılık çimenleri arasında keyifle yuvarlanıyordu.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.