Şifalı Otlar Kitabı

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

İlhan Berk, otların şifasını, tabiata olan sevgisini kendine has şiirsel üslubuyla Şifalı Otlar Kitabı'nda okuyucularıyla paylaşıyor. İlk defa 1982 yılında yayımlanan kitabın ilk bölümünde yazarın çok sevdiği otlarından seçmeler yer alıyor. İlhan Berk bu bölümde kendine has şiirsel üslubuyla bitkileri bir gerçek bir dost olarak anlatıyor. Kitabın ilerleyen sayfalarında ise Osmanlı yemek kültürüne ait bilgiler verilirken, başta Fatih olmak üzere birçok Osmanlı padişahın kullandığı ünlü "kuvvet macunları" ve halkın kullandığı kuvvet macunları hakkında bilgiler ve reçeteler veriliyor.

Başlama

Bu yeryüzü ki senindir, başkaca hiç kimsenin değildir ve orasını denizler, karalar, ormanlar, göklerle çevirip bütün yaratıkların, bütün canlı cansızın yurdu yapıp hepsinin de zengin demeyip fakir demeyip güzel hallerini alınlarına yazıp türlü nimetlere de boğup o yüzü nice güneşler görmüş adı güzel Muhammed’i ve de onunla her sayfası güzel harflerle donanmış kitaplar kitabı Kuran’ı da yol göstersin diye bu dünya denen –çatısız, direksiz– yere indirip sonra da kullarının günleri çeşitli bitkiler, hayvanlarla bu dünyada –eski bir ev sahibi gibi– güzel sağlık içinde geçsin diye ‘Lokman’a hikmet verdik’ deyip, her şeyi de bizim kılıp o güzeller güzeli yukarıki yerine çekildin.
Sözüm şudur ki, ben senin zaif, değersiz bir kulunum. Yaşım uzayıp altmış ikiye geldi buldu. On yıldır bir ot cenneti olan Halikarnassos’ta, herşeyden elimi ayağımı çekmiş yaşayıp giderken, otlar pirimiz Lokman Hekim’e merak sarıp –onun elimden tutmasıyla da– senin: ‘Hiçbir dert indirmedik ki devasını da indirmiş olmayalım’ diye buyurduğun güzel sözüne uyup otları –o dilsiz kullarını– yine senden kuvvet alıp anlatmak istedim. Dedim ki otların soykütüğünü söyleyeyim de bu dünya –ki senin bir kitabındır– daha bir anlaşılsın, değerini daha bir bilelim. Hem sen de ‘Göklerde ve yerde neler var! Bir baksanıza!’ demedin mi? Bunun ne denli güç bir iş olduğunu bilmez değilim; ama, sana sığınıp senin biricik kulun Lokman Hekim’in de elini öpüp bu güç işimi başaracağıma inandım. Bunun için, benim, ben fakir İlhan Berk’in, otlar dünyasındaki bu ilk seferinde elinden tut ki, bu yolculuk ona uzun gelmesin. Hem senin bu kulun, güçsüzlüğünü bilir, tuttuğu kırk yıllık bir çileli yolda burnu hiç havada olmamıştır. Hem yolun uzun, dikenli oluşundan yakınmaz o, yeter ki bu dünyayı anlatmaya çıkmış, senin nice kullarından birinin de o olduğunu bil. Bu yeter ona. Hem söz sanatının ne olduğunu, kırk yılda gide gele, ne de olsa öğrenmiştir. Bilir ki kısa yazmak her işin başıdır. Kısa yazmada binlerce yararın bir kıyıya atıldığını da anlamaz değildir. İmdi demek isterim ki, günün geçerli deyişiyle yazılmıştır. Her çağ kendi dilini över, ben de öyle yaptım. Benim çağıma olan temiz huyumun gereğidir bu. Beni kullarından biri eyleye. Çağdaşlarımın sevgisinden yoksun eylemeye.
Burda, söz de bu girişle sona erip tamam oldu.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.