Şamanlar ve Semboller - Kaya Resmi ve Göstergebilim

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Ülkemizde “Avrasya’da Şamanlar” adlı çalışması ile tanıdığımız Mihály Hoppál, “Şamanlar ve Semboller”de tarihöncesine ait “kaya resimleri” ile Şamanizm arasındaki ilişkiyi mercek altına alıyor.

Kaya resimlerinde tasvir edilen imgeleri gözünün önünde canlandırabilmek için bir şaman ne türden bilinçdışı süreçler yaşamalıydı ve bu süreçleri deneyimlemenin yolları nelerdi? Kaya resimleri bize tarihöncesi toplulukların kültürleri ve insanlığın kadim ortak hafızası hakkında ne söyler? Çin’den Amerika’ya, Avrupa’dan Orta Asya’ya bütün kaya resimlerini ve şamanlık pratiklerini bir araya getirip açıklayacak tek bir büyük kuram oluşturulabilir mi?

“Şamanlar ve Semboller” hem kadim kaya resmini yorumlama biçimleri hem de bu konu hakkındaki geniş literatür üzerine değerli bir kılavuz kitap.

1975’te Moskova’da altı ay geçirdiğim zaman, Fin-Ugor (Ural) halklarının mitolojisini incelemiş, en eski verileri de tanımak amacıyla karşılaştırmalı materyaller derlemiştim. Yazılı kaynaklar elbette çok eski değil, çünkü güvenilir folklor derlemeleri ancak 19. yüzyıl ortalarından itibaren başlamıştır. Ne var ki Ruşca literatür incelenirken oldukça kısa zaman içinde anlaşıldığına göre, Sibirya ve Orta Asya (ya da daha uzak Yakutya ve Amur Nehri bölgesindeki) kaya resimlerinin yorumlanması esnasında Rus araştırmacılar resim ve oymaları anlamlandırmak için sık sık o bölgelerde yaşayan halkların mitoloji ve folklorundan alınan verilere dayanmıştır, zira onların görüşüne göre mitolojik semboller ile folklor metinlerinin kimi motifleri yüzyıllar, hatta binyıllar boyunca bile pek değişmemiştir. Ayrıca Avrasya halkları arasında yayılmış (dinî) bir olgu olan Şamanizm bu uçsuz bucaksız bölgelerde kuşkusuz çok eski geçmişlere kadar uzanır, ilk resimleştirilmeleri ise kayalarda bulunabilir.

Bu medeniyet tarihi varsayımına dair, özellikle A. P. Okladnikov ve A. I. Martinov’un çalışmalarında birçok ilginç örneğe rastlanır.

1975-76’da Moskova’da geçirdiğim altı ayda Sibirya’daki kaya resimlerine yer veren kitapları bilinçli olarak toplamaya başladım. Şansıma, akademisyen A. P. Oklandnikov ile çalışma arkadaşlarının o sıralarda keşfedilen resimler konusundaki kitapları art arda yayımlandı. Bu zengin ve titiz eserlere bu kitabın İngilizce baskısında her zaman atıf yaptım. Örneğin A. P. Okladnikov ile A. I. Martinov’un Tom Nehri civarındaki kaya resimlerini konu alan ortak eseri 1972’de yayımlanmıştır. On yıl geçtikten sonra bu kitap Budapeşte’de Corvina Kiadó (Yayınevi) tarafından bu satırların yazarı tarafından hazırlanmış uzun bir giriş makalesiyle yayımlanmıştır. Sibirya/Avrasya kaya resimleri hakkındaki bilgilerimi (ve kütüphanemi) zenginleştirmek uğruna mümkün olan her şeyi yapmaya çalışıyordum. Zira kaya resimlerinde sadece şamanlarla ilgili değil, mitolojik motiflerle ilgili sembollerin başlangıcının da yakalanabileceğinden eminim: Bu resimlerde ilkel sembol kullanımının ve dinin başlangıcına tanık olabiliriz.

Sibirya yolculuklarımda 1995’te Tuva’da kaya resimlerini asıl yerlerinde gördükten çok sonra Azerbaycan inceleme gezim sırasında oldukça küçük bir bölgede binlerce kaya resminin bulunduğu ünlü Gobustan’a gitme fırsatına kavuştum. Gene aynı şekilde Kuzey İtalya’daki Valcamonica’daki binlerce kaya resminin fotoğraflarını 2015 ilkbaharında çekebildim. Birkaç defa gittiğim Çin’de kayalara oyulmuş işaret ve sembolleri yerlerinde inceleme imkânına henüz kavuşmuş değilim (bu özellikle önemli olurdu, çünkü Çin yayınlarının kalitesi oldukça düşük).

Benim için ayrıca bugünkü Sibirya halklarının ataları tarafından kullanılan ilk işaret veya sembolleri kaya resimleri yardımıyla bulup bulamayacağımız sorusu ayrı bir önem taşıyordu. Bunun yanı sıra atalarımızın sembol kullanımına nasıl vardıkları, sembol kullanımının çeşitli halk ve medeniyetler bağlamında nasıl geliştiği yolundaki soruları da gittikçe daha ilginç buluyorum.

Budapeşte, Nisan 2015
Mihály Hoppál
(Macarcadan çeviren: Edit Tasnádi)

Yirminci yüzyılın son çeyreği boyunca kaya resmi üzerine yapılan araştırmalara karşı giderek artan bir ilgi vardı. Avrupa tarihöncesi sanatının en erken temsillerinin genel taslakları mevcuttur (Kühn 1952, Laming-Emperaire 1959, Leroi-Gourhan 1964, 1965, 1982). Şamanizm’i sanatın başlangıcına bağlama çabaları olmuş (Şommel 1967a, 1967b), buna ek olarak medeniyet ile sanatın kökenlerine dair araştırmalarda (Marshack 1972, 1979, 1991, 1997, Sher 1998, 2000, Martinov 1991, Stolyar 1978) din ve Şamanizm (Métraux 1949) birbirleriyle ilintilendirilmiştir.

Herhangi bir genelleme yapabilmek ve yeni teoriler inşa edebilmek için daha fazla veriye ihtiyaç olduğu açıktır (Anati 1980, 1989, 1997, Drössler 1980, Sher 1980). Yalnız kaya resmine dair değil, erken dönem insanlarının “dini” dünyalarına, onları çevreleyen doğa ve kozmos ile olan ilişkilerine (Hadingham 1984, Tedlock D. 1995) dair de yeni verilere ihtiyaç vardır. Din (Bowie 2000) ve Şamanizm (Flaherty 1991, Hultkrantz 1989, 1993, Atkinson 1992, Vitebsky 1995, Hoppál (ed.) 1994, 2002, 2003, Siikala 2002) hakkında yakın zamanda pek çok çalışma yayımlanmıştır. Bu çalışmada Şamanizm’i, Finli bilimci Anna-Leena Siikala tarafından tanımlandığı klasik biçimde anlıyoruz:
Temel olarak esrik bir rol üstlenme tekniği vasıtasıyla bu dünya ve öte dünya arasındaki etkileşim halinin yaratıcısı olan şaman tarafından kullanılan iletişim yöntemi (Siikala 1978:28, rol üstlenme için bkz. Honko 1969).

Mağara resimleri sanat olarak adlandırılmaya başladığından beri, Şamanizm üzerine çalışan öğrenciler, görsel imgeler (Boas 1955, Arnheim 1969, Gombrich 1982) ve görsel zekâ (Hoffman 1998, Gardner 1982) üzerine yazılmış kitaplardan faydalanmışlardır. Tüm bu konu başlıkları, yeni yeni öne sürülen aklın evrimi teorileriyle (Eccles 1989, Plotkin 1997), beyindeki değişimlerin dilin gelişimiyle bağlantılı olduğu teorileriyle (Fodor 1983, Greenberg 1992, Gardner 1985, Donald 1993, Whitley 1998) yakından ilişkilidir. Kimi bilimcilerse fosfen (Hedges 1982, Hodgson 2000a, 2000b) ve içgörü (Zeki 2000) teorileri geliştirmişlerdir.

Fosfenin bir adım ötesinde, kısmen etnografya temelli halüsinojenik Şamanizm teorisi bulunur (Reichel-Dolmatoff 1961, 1975, 1976, 1978, 1987). Genel bir olgu olarak, mantar yoluyla (Samorini 1990, 1992) “değişen bilinç durumları” da ayrıca kabul görmüştür (Heusch 1965, 1986, La Barre 1972, Cordy Collins 1977, Chippindale – Smith – Tacon 1993). Şamanik olguların esrik doğası (Eliade 1964) kapsamlı bir şekilde tartışılmıştır (Boyd – Dering 1996, Bongard-Levin – Grantovskij 1981).

Rusya’da, yeni keşfedilip kayda geçirilmiş veriler üzerine pek çok ayrıntılı çalışma ve yayın bulunmaktadır. Yeni nesil arkeologlar da bu yeni materyalleri daha hassas yöntem ve tekniklerle toplayıp tetkik etme konusunda oldukça etkinler. Rusya’nın çeşitli bölgeleriyle ilgili şimdiden onlarca monograf ve makale yayımlamış durumdalar.

Öncelikle, Sovyet döneminde 1950’lerin başlarından 1980’lere kadar arkeoloji ve kaya resmi (petroglif) çalışmalarının en önemli ismi olan A. P. Okladnikov’dan bahsetmemiz gerekiyor (sayısız yayınlarından yalnızca birkaçını sıralamak gerekirse; Okladnikov 1947, 1955, 1966, 1971, 1980). Okladnikov, genç çalışma arkadaşlarının da yardımıyla, kaya oymalarını kopyalamak için özel bir teknik geliştirmiş, bazı bölgesel/yerel kaya sahalarıyla ilgili yayınlar yapmıştır (Okladnikov ve diğ. 1979, Okladnikov – Martinov 1972, Okladnikov – Mazin 1979, Okladnikov – Zaporozhskaya 1970). Kendisinin “Baykal petroglifleri”nden bazı eşsiz resimler: (Okladnikov 1974). (Resim I.1a, 1b, 1c, 1d.)

A. P. Okladnikov, Sovyet döneminde “Amur Bölgesi Antik Sanatı” üzerine bir kitap yazmış güçlü bir figürdü. Bu kitapta kaya çizimleriyle çömleklerin üslubunu özetliyordu.

En eski petrogliflerin hepsi, Neolitik dönemin karakteristik özelliği olan aynı gagalama ya da baskı rötuş yöntemini kullanırlar. Sanatkâr, bir taş balta üzerinde nasıl çalışırsa çizimlerde de öyle çalışıyordu: Yüzeyde tek bir leke ya da çizgi meydana getiren ufak çukurlar oluşturana dek taşları birbirine vurarak art arda küçük parçalar ufalıyordu. Bunun sonucunda, kimi zaman neredeyse üç boyutlu, yüksek kabartma (rölyef) resimler elde ediyordu. Çizimler çok eski dönemlerin izlerini taşırlar. Genellikle o kadar pürüzsüzce aşındırılmışlardır ki tek tek figürlerin ana hatlarını takip etmek zordur. Çoğu durumda çizim yalnızca dokunmayla bulunabilir: Bu kadim dönemlerde ufalamaya tabi tutulmuş kısımlar, kaba kayanın geriye kalan, insan eli değmemiş yüzeyinden daha pürüzsüzdür. Asya’daki bildiğimiz diğer benzer arkeolojik eserlerle karşılaştırıldığında, Sikaçi-Alyan petroglifleri, alışılmadık ve heyecan verici eserler olarak göze çarpar. Meçhul bir heykeltıraşın ellerinden çıkmış bu harika maskeler, yılanlar ve tuhaf yaratıklardan ne öğrenebiliriz? Tarihöncesi Sikaçi-Alyan çizimlerinde, gizemli, stilize insansı yüz veya maskeler merkezi bir yer tutar. O kadar çeşitlilik gösterirler ki bunları belli gruplardan herhangi birine dahil etmek zordur: Her maske ayrı bir sınıfı temsil eder, ancak yine de belirli bir form ve üslup birliği gösterir ve belirli sabit özelliklerine göre sınıflandırılabilirler.  

Sibirya’daki kaya resmi çalışmalarında faal araştırmacıların çoğu, A. P. Okladnikov’un ya öğrencileri ya da öğrencilerinin öğrencileridir, bu sebeple Sibirya’nın fi tarihinden itibaren şamanik alana ait olduğu görüşünü paylaşırlar. Rus bilimcilerin büyük çoğunluğunun kaya çizimlerine dair şamanik teorilerin taraftarı oldukları söylenebilir (Samashev 1998). Okladnikov’un, kendisi de birtakım saha keşiflerinde (1979, 1984, 2005) bulunmuş olan kızı E. A. Okladnikova, kaya resimlerindeki imgelerin, kaya sahalarının yakınında şaman ayinlerinin düzenlendiğini kesin olarak kanıtladığına dair fikrini benimle paylaşmıştı (1995’te bireysel görüşme). Okladnikova, mevcut arkeolojik delilleri önceki hipotezleri teyit etmemiz ya da reddetmemiz için yeterli görmektedir. Bu da, –önceki hipotezleri doğrulamamızı ya da reddetmemizi sağlayabilecek olan– Tom Nehri bölgesindekiler de dahil olmak üzere, Sibirya kaya çizimlerini ortaya çıkaran Okladnikov ve arkadaşlarının çalışmaları sayesindedir.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.