Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, 4 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında Türk şiirinin çığır açan ustalarından Orhan Veli’nin doğumunun 100. yılını büyük bir arşiv sergisiyle anıyor. Serginin kataloğu ise Orhan Veli hayranları ve şiirseverler için bulunmaz bilgi ve belgelerle dolu.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından düzenlenen Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında sergisi, Orhan Veli arşivindeki ve koleksiyonerlerdeki fotoğraflar, mektuplar, şiirler, kitaplar, gazete ve dergiler, resimler, heykeller ve çizimlerden oluşuyor. Sergide 36 yaşında yitirdiğimiz şairin kısacık yaşamı kronolojik bölümler halinde bütün yönleriyle ortaya konuyor. 

1949 yılında Orhan Veli’nin önderliğinde sadece 28 sayı yayımlanabilen sanat gazetesi Yaprak’ın abone defteri ve klasörünün, Orhan Veli’nin cep defteri ve kalemlerinin, dördüncü şiir kitabı Yenisi’nin matbaa manüskrisinin ve daha pek çok ilginç mektup ve imzalı kitapların görülebileceği serginin kataloğu ise özel bir Orhan Veli kitabı gibi hazırlanmış.  İlk kez ortaya çıkan bilgi, belge ve fotoğraflarla dolu. Orhan Veli’yi daha yakından görmek ve tanımak isteyenlerin mutlaka edinmeleri gereken lüks baskı, iplik dikişli kalıcı bir kitap.

Haluk Oral

Orhan Veli 14 Nisan 1914’te Beykoz Yalıköy’de İshak Ağa Yokuşu’ndaki 9 numaralı konakta doğar. Hicri 1332 olan doğum yılına bir aile dostları ebced hesabıyla şöyle tarih düşürür:

Bir Veli pâk nihâde lutfedüb Rabb-ı Celîl;
Verdi bir mahdûm-ı mergûb kim misâl-i âftâb;
Nûr-ı Ahmed pertevinden halk olan Orhanın hak;
Ömrün efzûn eylesün, hem kendisin âlicenâb.

Orhan Veli 1925’e kadar İstanbul’da yaşar, Galatasaray Lisesi’nde ilkokulun dördüncü sınıfını bitirir. O yıl Ankara’ya taşınırlar.
Lise yıllarında Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat ile tanışır. Beraber Sesimiz dergisini çıkararak Türk şiir tarihini etkileyecek bir ortak çalışmayı başlatırlar. Orhan Veli 1932’de Ankara Lisesi’nden (Taş Mektep) mezun olur ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne girer. Dört yıl devam ettiği bu okulu bitirmez. Orhan Veli’nin bu bölümde tanıştığı Erol Güney o günleri şöyle anlatıyor:

Aynı yılda ve denilebilir ki aynı denizin sahilinde doğmuşuz. Aynı yıl içinde üniversiteye, felsefe bölümüne girmişiz. Aynı sınıfta değilse de (çünkü o derse pek girmezdi) aynı koridorda bol bol buluştuk. Nusret Hızır’la lügat oyununu oynadık. Bu oyunun esası da şuydu: O ünlü, Fransızların Larousse’u alınıyor, biyografiler bölümünden bir harf seçiliyor ve bu harfle başlayan dünyanın ünlülerini sıralıyorduk. Bu harften en çok isim bilen, oyunu kazanıyordu. Nusret fevkalade bilgili, hafızası çok kuvvetli bir adam olduğu için, hep kazanırdı. Orhan Veli, ona bazen meydan okurdu. Bunu da şu şekilde yapardı. Önceden bir harfteki isimleri ezberlerdi, nasılsa o harfi seçtirmenin bir yolunu bulur, Nusret Hızır’a çok tehlikeli bir rakip olurdu.
O zamanlarda Orhan, genellikle güzel giyinirdi. Zarif bir adamdı. Hep ondan beklenmeyen şeyler yapardı, insanı şaşırtmayı çok severdi. Kimi zaman da çok susardı. Ama susması da etrafında bir sır havası yaratırdı. Zaten geleceğin büyük bir şairi olacağı, öğrenciler arasında biliniyordu. Tabii ben o zamanlar onunla Türk şiiri hakkında konuşmak durumunda değildim, pek bilmezdim. Bu yüzden Fransız şiirinden konuşurduk onunla. Çok bilirdi o da, bazı tanımadığım şairlerin isimlerini de söylerdi, bütün bu Fransız şiiri hakkında konuşmalarımızda, ezberde bildiğim Fransız şiirlerini okurdum. Orhan’ınsa Fransızca bir şiir okuduğunu hatırlamıyorum. şivesini mi beğenmiyordu, hata yapmaktan mı çekiniyordu bilmiyorum. Hiçbir zaman zaaflarını gösterecek işleri yapmazdı.

Adnan Veli, 1936’da yeniden Ankara’ya döndüğünü ve “P.T.T. Umum Müdürlüğü, Telgraf İşleri Reisliği Milletler Arası Nizamlar Bürosu”nda çalışmaya başladığını yazar. Başka bir kaynaktaysa bu bölümde 1938-1941 yılları arasında çalıştığı belirtilir. O yıllarda Ercümend Behzad Lâv tarafından Ankara Halkevi’nde sahneye konan iki oyunda önemli roller alır; Molière’den Vefik Paşa tarafından uyarlanan Zor Nikâh’ta Müstecep Çelebi ve Maeterlinck’in Monna Vanna piyesinde baba rolünü oynar. Ercümend Behzad’la babası dolayısıyla tanışmıştır. Ercümend Behzad 1935’te Ankara Radyosu’nda spiker ve yayın şefi olarak çalışmaya başlamıştır. O sırada Orhan Veli’nin babası Mehmet Veli Kanık Radyo Müdürü’dür. Aslında Orhan Veli’nin tiyatro merakı çok eskidir. Kardeşi Adnan Veli abisinin çocuk yaşlarında yazdığı Doktor İhsan adlı vodvili Beykoz’daki evlerinin bahçesinde sahneye koyduğunu anlatır.
Lise yıllarında çıkardıkları Sesimiz dergisinde düzyazıları yayımlanmıştır. Aralık 1936’da Varlık dergisindeyse dört şiiri yayımlanır. Bazı kaynaklar bu şiirlerin ilk olduklarını yazsalar da genç araştırmacı Şaban Özdemir 1933’te yayımlanmış bir şiirini gün ışığına çıkarmıştır:

Bir Günüm Daha

Bir günüm daha geçti sevdiğimi görmeden
Kederliyim bu günüm bir zehir içti diye
Bir günüm daha onu görmeden geçti diye
Bir günüm daha geçti sevdiğimi görmeden
Neşe yaktım içimde bugünü aştım diye
Göreceğim o güne bir gün yaklaştım diye

Ankara 1933 ORHAN VELİ

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.