Özer Kabaş - Retrospektif

Bir Türk Ressam: Özer Kabaş Saatte altı deniz mili hızla akan akıntının Sarayburnu'na doğru kavun kabuklarını sürüklediği bir günde, Kanlıca'daki eski yazlık evin rıhtıma bakan tarafında oturuyordum. Özer’i gördüm; şişme botuyla, feribotun, ardından bıraktığı köpükleri kese kese Boğaz’ın sularına açılıyordu. Yeni satın aldığı ikinci el fotoğraf makinası elindeydi. Fotoğraf makinası, onun için bir oyuncak değil, çabucak ustası olduğu ve ressam vizyonunu harekete geçiren bir enstrüman, neredeyse hayatında bir kilometre taşıydı, Aslında, deneyimle kendini bilmenin beklenmedik kavşağında ortaya çıkan tesadüflerden biriydi. Özer, Mersinli tüccar bir baba ve İstanbullu bir annenin oğludur. Annesinin uzak şehre olan özlemi, sanatçının deniz tutkusunu ve fikirlerin merkezi olacak bir yer arayışını tetiklemiş, beslemiştir. Özer, üniversiteden bir mühendis olarak mezun olur ve doktorasına devam etmek için Yale'e gider. Ama orada hocası Albers tarafından resim ve gravür çalışmaya ikna edilir. İlk işleri büyüleyici ve zariftir; 17. yüzyıl Hollanda Resmi üslubunu anımsatır, ama zamanla bu işlerin ayrıntılarında yarı-realist bir karmaşıklıkla birlikte oluşan bir tür sembolizm göze çarpmaya başlar; kendi olgunluklarına erişmiş, daha güçlü ve daha derin işlerdir bunlar. Godfrey Goodwin