- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Kefaret
-
Özgün Adı:
Atonement -
Kategori:
Edebiyat / Roman -
Yazar:
Ian McEwan -
Çeviren:
Püren Özgören -
ISBN:
978-975-08-4358-7 -
Sayfa Sayısı:
336 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ekim 2018 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
8. Baskı / Ekim 2024
1935 yazında bir gün, Tallis ailesinin on üç yaşındaki kızı Briony, ablası Cecilia ile ailenin hizmetçisinin oğlu, Cecilia’nın çocukluk arkadaşı Robbie arasındaki bir yakınlaşmaya şahit olur. Briony’nin yetişkinlerin dünyası hakkındaki bilgisizliği ve hikâye anlatmaya olan merakı, üçünün de hayatını derinden etkileyecek bir suç işlemesine neden olacaktır.
Kahramanlarının altüst olan hayatlarını İkinci Dünya Savaşı’na, oradan da yirminci yüzyılın sonlarına kadar takip eden “Kefaret”, aşk, savaş, çocukluk ve hikâyelerin gücü hakkında unutulmaz bir roman.
“Muhteşem bir başarı.” The New York Times
“Bugün İngilizce roman yazan hiç kimse Ian McEwan’ı gölgede bırakamaz.” The Washington Post Book World
“Kefaret, McEwan’ın yazdığı en iyi kitap.” Observer
Briony’nin iki gün içinde bir fırtına gibi kâğıda döktüğü, uğruna bir kahvaltıyı ve bir öğle yemeğini kaçırdığı oyun: Afişleri, biletleri kendisi tasarlamış, katlanır bir paravanı yan yatırıp bilet gişesine dönüştürmüş, para kutusunu kırmızı krepon kâğıdıyla kaplamıştı. Hazırlıklar tamamlanmış, geriye yalnızca bitmiş metnin üzerinde düşünmek ve Kuzey’den gelecek olan kuzenlerini beklemek kalmıştı. Ağabeyi ertesi gün geliyordu, dolayısıyla prova yapmak için yalnızca bir günleri vardı. Bazen ürpertici, bazen de umutsuzca hüzünlü olan oyun bir aşk hikâyesi anlatıyordu; oyunun mesajı, sağduyu üzerine kurulmayan aşkın sonunun felaket olacağı, kafiyeli bir girişte aktarılıyordu. Kadın kahraman Arabella’nın kötücül, yabancı bir konta duyduğu pervasız tutku mutsuzlukla cezalandırılır: Arabella dünyayı hiçe sayarcasına, nişanlısıyla birlikte gittiği kıyı kasabasında koleraya yakalanır. Sevgilisi ve neredeyse geri kalan herkes tarafından terk edilmiş bir halde, tavan arasındaki bir odada yatarken, Arabella içindeki mizahı keşfeder; olayların gülünç yanını görebilmektedir. Talih perisi ona ikinci bir şans tanır: Onu tedavi eden fakir hekim, aslında yoksullara yardım etmeyi seçen, kılık değiştirmiş bir prenstir. Onun tarafından iyileştirilen Arabella, bu kez akıllıca bir seçim yapar ve ödül olarak hem ailesiyle barışır hem de hekim prensle “aydınlık, rüzgârlı bir bahar gününde” evlenir.
Mrs. Tallis kızının yazdığı yedi sayfalık Arabella’nın Sınanması’nı yatak odasında, tuvalet masasında okudu; yazar kolunu onun omzuna doladı, okuyup bitirmesini bekledi. Briony annesinin yüzündeki duyguları, anlam değişikliklerini dikkatle gözledi; Emily Tallis de onu kaş çatmalar, bastırılan kahkahalar, değerbilen gülümsemeler ve oyunun sonunda bilge, onaylayan baş sallamalarla sevindirdi. Kızını kucakladı, kucağına oturttu (ah, bebekliğinden beri tanıdığı ve ondan hâlâ kopmamış, henüz kopmamış olan bu sıcak, pürüzsüz, küçük beden), oyunun “olağanüstü” olduğunu söyledi ve kızın sıkı, helezon biçimindeki kulağına fısıldadı: Evet, bu sözcüğü, giriş holündeki bilet gişesinin yanında duran resim sehpasına takacağı afişte aynen kullanabilirdi.