- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Dul
-
Özgün Adı:
Veuf -
Kategori:
Edebiyat / Anlatı -
Yazar:
Jean-Louis Fournier -
Çeviren:
Can Belge -
ISBN:
978–975–08–2476–0 -
Sayfa Sayısı:
120 -
Ölçü:
13,5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Mart 2013 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
13. Baskı / Kasım 2024
“Artık dulum. 12 Kasım günü Sylvie öldü.
Çok üzücü.
Bu sene indirimli satışlara birlikte gidemeyeceğiz.”
Jean-Louis Fournier eşinden önce ölmek istiyordu. Ama eşi ondan önce davrandı. 40 yıllık evliliğin ardından dul kalan Fournier kendini teselli etmek, belki de intikam almak için karısından söz ediyor. Ama onu anlatırken aslında bize kendisini anlatıyor.
Ne zaman kendimi teselli etmeye kalksam, acı çekmeden öldüğünü düşünsem, daima, ukala bir sersem çıkıp, emin olamazsın, şuurunu kaybetmiş birinin beyninin içinde olup bitenleri asla bilemezsin diyor... “Öyle hemen rahatlama” diyor yani.
Bana “Ne kadar zamansız, çok üzücü...” diyenler de var. Çok nazikler hakikaten, bunu bilmediğimi sanıyorlar.
Beni teselli etmeye gelen de var. Geleneklere uygun olarak en üzgün yüz ifadesini takınmış. Bir pirzola gibi yumuşak, ılık ve nemli kocaman elini omzuma koyuyor ve “zavallı dostum” diyor. İçimden, ona, onun ne zavallısı ne de dostu olduğumu söylemek geliyor. Yarayı deşen sözleri buluyor: “Nasıl yapacaksın yalnız başına? Şu anda cenaze işleriyle meşgulsün, etrafın çok kalabalık, mutsuzluğunu düşünecek vaktin yok, ama ya sonra? İşte asıl zorluk ondan sonra başlayacak, göreceksin.” Utanmasa, “Yerinde olmak istemezdim...” de diyecek, çünkü öyle düşünüyor.
Hüngür hüngür ağlayanlar oluyor. Böyle ağlayamadığınız için kendinizi iyice aptal hissediyorsunuz. Onları teselli edesiniz geliyor, “Haydi ama, göreceksin, zamanla geçecek her şey” diyecek oluyorsunuz.
Birisi de, haberi verdiğimde, yüzünde bir acı ifadesiyle elini kalbine koymuştu. Üzüntülüsünüz, acınızı kalbinde hissediyor. Böylece derhal yatışıyorsunuz. Karısına bakıp heyecanla bağırıyor: “Bizim de başımıza gelebilirdi, düşünsene! Bisiklete biniyoruz. Hatta haftaya kayağa gidecektik. Önceden muhakkak doktora görünmeliyiz!” Ve eli kalbinde, sizi orada alt üst olmuş bırakıp gidiyor. Onun gününü ziyan ettiniz işte. Bütün gününü tansiyon ölçerek geçirecek. Neyse, kendisi için hayırlı bir şey...
Bu sene çok az kişi bana iyi yıllar ya da mutlu Noeller diledi.
Çok tuhaf, insanlar büyük bir mutsuzluk yaşayanlara mutluluktan bahsedemiyor.
Anlamıyorum. Aslında tam da büyük bir mutsuzluk halinde mutluluk dileklerine ihtiyaç vardır, halihazırda mutlu olanların ihtiyacı yoktur. Mutsuz olduğunuzda, sanki herkes öyle kalmanızı diliyor. Sonsuza kadar.