- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Çisenti
-
Kategori:
Edebiyat / Öykü -
Yazar:
Nezihe Meriç -
ISBN:
978-975-08-1031-7 -
Sayfa Sayısı:
120 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Aralık 2005 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
5. Baskı / Nisan 2022
Nezihe Meriç’in son kitabı "Çisenti" yazarın öykücülüğünde bir gelişim çağının habercisi. Birbirinden farklı ama birbiriyle bir derece ilgili on dokuz öyküden oluşan "Çisenti" dizisi gerek öykü kahramanları gerekse anlatımı ile okuyucuya çok farklı bir öykü şöleni sunuyor.
Tatil yörelerinde, insanı neredeyse canından bezdiren, o yoğun yaz sıcağının ardından gelen, sonbaharın habercisi günler ne güzeldir. Akşamın, güneşi önce soldurup, sonra çevresine yaydığı koyu sarılar, kırmızılar, hatta morlarla gölgelemeye çalışması, esintinin, çıksam mı çıkmasam mı dercesine, hafif mi hafif kendini belli etmesi ne hoştur; yaşadığı anın tadını çıkarmasını bilenler için. “Oh, akşam serinliği çıktı” demeye iki üç saat varken, incecik elbiselerle (omuzlara alınan atkılar, hırkalar bile daha ortaya çıkarılmamışken) deniz kenarında oturup çay kahve yudumlamanın verdiği keyif anlatılamaz. Hele benim gibi, özgürlüğün tadını, orta yaştan sonra çıkarmaya başlayanlar için. Kendini, bitmekte olan yazın yorgun gevşekliğine bırakır insan. Yazlıkçı kalabalığının, gürültüye varan bağırışların, seslenmelerin, gülüşmelerin, küçük sevinç dolu çığlıkların elenmiş olduğu bir zaman başlamıştır. Akşamüzeri, bu deniz kenarının salaş lokantalarında, sonbahar günlerinin, yumuşak ışıklı sıcağına tatlı mırıltılar, nazlı gülüşler, bardak çanak çıngırtıları, ızgara balık, ızgara köfte kokuları karışmaya başlar. Kızartılmaya başlayan patatesin, patlıcan biberin ki çoktan tüm kıyıyı sarmıştır. Az sonra rakının, hınzırca ‘davetkâr’ olan anasonu dalgalanmaya başlayacaktır; kıyılmış soğan maydanoz kokusuna karışarak. (Artık dünya yıkılıyor dense, kimsenin umurunda değilmiş gibi görünür, uzaktan bakınca. Ajans haberlerinin verdiği çılgın savaş, ölüm, aç çocuklar; genç, kadın, çocuk demeden vızıldayıp can alan kurşunlar, ölüler, ölüler, ölüler... Masumların çığlıklarına dayanamayanların, bağırışları, küfürleri, ilenmeleri birbirine karışmaktadır: Tüyleri diken diken eden, yüreği bayan acı çökelmiştir, unutulmamıştır ama, insanoğlu...)