- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Çağının Eleştirisi I-II
-
Kategori:
Edebiyat -
Yazar:
Hüseyin Cöntürk -
ISBN:
978-975-08-1039-2 -
Sayfa Sayısı:
1461 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ocak 2006
Eleştirmen Hüseyin Cöntürk’ün yayımlanmış kitapları ile yazılarını bir araya getiren Çağının Eleştirisi Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. “Eleştiri”nin nedense hep ve sadece olumsuz bir eylem olarak algılandığı ve dolayısıyla özellikle edebiyat eleştirisinin kuraklığını hep koruduğu Türkiye’de ve Türkçe’de Cöntürk’ün kuram’da ve eylem’de getirdiklerini anlamak için bu kitabı kaçırmayın.
Eleştirmede iki işlem var. Yapıtın nasıl bir şey olduğunu bulma ve açıklama. Yapıtın ne değerde olduğunu belirtme. Tipik eleştirmede önce yapıt açıklanır, sonra değerlendirilir. Kimi zaman tersten gidildiği de olur. Sırasında bu iki işlem birbirini kovalar: Hangisinin önde hangisinin arkada olduğu söylenemez. İzlenimci dediğimiz eleştirmenin önemli bir özelliği bu iki işlemi bire indirme, birleştirme eğiliminde olmasıdır. Birinci işlem boyunca, yani yapıtın nitelikleri ortaya dökülürken, en çok kendinden faydalanılan kurumlar mantık ve bilimlerdir. Bu ikisi yapıtın nesnel yönlerini kıvırmaya çalışır. Değerlendirme işlemi boyunca, yani eleştirmenin ikinci safhasında, bu ikisi değildir kendisinden en çok faydalanılan. İş gören öğe, bilimden çok inanç karakterindedir. Bu dinsel ya da felsefi inanç gibidir, insandan insana değişir. Şu güzeldir ya da çirkindir derken belirli bir dine bağlı insanlar gibi davrandığımız çok olur. Nasıl o dinden başka dinler bizim için makbul değilse, bizi saramazsa, yapıtın değerini biçerken dayandığımız kurallardan başkaları bizce önemsenmez. Bu türlü bir eleştirme, bu türlü bir din gibi, tek yanlıdır, dogmatik karakterlidir. Bir de çok yanlı olan, panteist karakterli olan dinler var (bunlar da dogmatiktir şüphesiz). Şu, bu, sırasında her Tanrı tapınılacak bir şeydir. Bilinen, bilinmeyen her şey Tanrı olabilir. Bu da eleştirmenin aşırı derecede, görece karakterlisine koşut düşer. Ben eleştirmeyi –hangi türlüsü olursa olsun– dinsel bir inanç gibi yürütenlerden yana olamadım. Bana “dinsel eleştirme” eleştirmenin en ilkeli gibi geliyor. Eleştirme bu köşeyi çoktan dönmüş bulunuyor bence.