Bütün Şiirleri - Nâzım Hikmet

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

“Tek kitap”la kitaplıklar kuran Delta Dizisi, bu kez dünya şairi Nâzım Hikmet’i ağırlıyor: Şairin Bütün Şiirleri, eksiksiz olarak tek bir ciltte bir araya geliyor. Farklı tasarımı ve baskı kalitesiyle beğeni toplayan Delta Dizisi, Türk şiirinin yatağını değiştiren bu büyük dizelerin tamamını avucunuza bırakıyor, sekiz kitabı elinize sığdırıyor... Çağdaş şiirimizde bir klasik olan, dünya şairi Nâzım Hikmet’in kaynak metinler temelinde yeniden gözden geçirilerek yayımlanan şiirleri, Delta Dizisi’yle şimdi bir arada: İki bin sayfayı aşan Bütün Şiirleri, 835 Satır, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Kuvâyi Milliye, Yatar Bursa Kalesinde, Memleketimden İnsan Manzaraları, Yeni Şiirler, Son Şiirleri ve İlk Şiirler’i içeriyor.

GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ

Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
           kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meş’ale gibi yanıyor
          esmer alınlarında
          bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o  örgüyü,
ben de onlarla
          güneşe giden
               köprüden
                      geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
             yırtarak
                  gerindik!
Sıçradık;
          şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
          kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
                şaha kalkan atlarını!


                Akın var
                                  güneşe akın!
                Güneşi zaptedeceğiz
                                  güneşin zaptı yakın!


Düşmesin bizimle yola :
evinde ağlayanların
              göz yaşlarını
             boynunda ağır bir
                        zincir
                 gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
           kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

İşte :
      şu güneşten
          düşen
              ateşte
                 milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
    düşen
         ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
                Akın var
                                  güneşe akın!
                Güneşi zaaptedeceğiz
                                  güneşin zaptı yakın!


Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş’emiz sıcak!
            kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
            o “an”
                kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
                   yükseliyoruz
                   güneşe doğru!

Ölenler
      döğüşerek öldüler;
              güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!


                Akın var
                                  güneşe akın!
                Güneşi zaaaptedeceğiz
                                  güneşin zaptı yakın!

Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
       kıvranarak
                 ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
              emreden!
Bu ses!
      Bu sesin kuvveti,
               bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
               vuran,
onları oldukları yerde
                 durduran
             kuvvet!
Emret ki ölelim
      emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
         coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!

                Akın var
                                  güneşe akın!
                Güneşi zaaaaptedeceğiz
                                  güneşin zaptı yakın!

Toprak bakır
           gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
       Haykıralım!

1924

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.