
Varoluşçular psikanalizi nasıl yorumladı? (III) - Kültür ve Psikanaliz Söyleşileri
- Kategori: Kültür ve Psikanaliz Söyleşileri
- Tarih: 03.10.2025 Saat: 18:00
- Yer: Yapı Kredi Kültür Sanat - Loca
- Katılımcılar: Talat Parman, Zeynep Direk
“Varoluşçular psikanalizi nasıl yorumladı?” oturumlarının üçüncüsünde bu kez tartışacağımız kişi Maurice Merleau-Ponty. Ekim 2024’teki ilk oturumda Simone de Beauvoir’ı, Mayıs 2025’teki ikincisinde ise Jean Paul Sartre’ı tartışmıştık. Bu söyleşileri Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın YouTube kanalından izleyebilirsiniz. 2026 ilkbaharındaki son oturumda Franz Fanon’un psikanalize olan yaklaşımını ele alacağız.
Peki bu oturumda nelerden bahsedeceğiz?
Varoluşçuluk ve algı fenomenolojisi Maurice Merleau-Ponty’nin düşünsel yolculuğunun duraklarıdır. Öte tandan onun 1961’deki ölümüne dek Jacques Lacan ile yakın bir arkadaşlığı olduğunu biliyoruz, ayrıca Lacan’ın kısa süre için de olsa seminerlerini izlediğini ve yazılarında Lacan’a gönderme yaptığını da... 1949-1951 Sorbonne derslerindeki Lacan göndermeleri esas olarak ayna evresiyle ilişkilidir. Lacan ve Merleau-Ponty üzerine yapılan en önemli çalışmalar fenomenoloji ile psikanaliz arasında tuhaf bir yakınlık olduğunu söylerler. Aslında araştırmaları bilince yönelmiş olan fenomenoloji ile bilinçdışını kurcalayan psikanaliz arasında bir uyumdan söz etmek hayli iddialı bir tezdir. Bernard Baas Merleau-Ponty’nin Husserl’in Ideen II başlıklı yapıtının etkisi altında ontolojiyi tenden bağımsız olarak ele almayı reddederek fenomenolojiyi Lacan’ın psikanalizine yaklaştırdığını ileri sürer. Merleau-Ponty’nin fenomenoloji ve psikanalizin sınırlarında bir (paradoksal) bilinçdışının fenomenolojisi sorgulaması yaptığını da düşünebiliriz elbette. Öte yandan, Lacan 1936 yılında kaleme aldığı “Ben İşlevini Oluşturucu Ayna Evresi”nde de Algının Fenomenolojisi’nin 1945 yılında sözünü edeceği algıya ilişkin yapılar ben işlevinin oluşmasıyla bağlı bir biçimde ele alınmıştır. “Ayna Evresi”, algısal alanın ortaya çıkışı olayı ile “ben”in kurulmasını yapısal bir biçimde ilişkilendirdiği için algıya odaklanan fenomenolojinin onu mutlaka dikkate alması gerekirdi. Dahası, Lacan’ın metni algılayan bedenin bedensel şemasının birliğini kuran şeyin imago’nun başarılı bir biçimde üstlenilmesi olduğunu söyler. Bedenin parçalanmasını da bu imago’yla çakışamamakla açıklar. Böylece bedensel varoluş sorunsalı ile imgesel düzen ve narsisizm sorunsalı arasında, fenomenoloji ile psikanaliz arasında kolay kolay göz ardı edilemeyecek bir ilişki kurulur.
Zeynep Direk Boğaziçi Üniversitesi’nde Yüksek Lisans derecesini, Memphis Üniversitesi’nden doktorasını almıştır. 2014’ten beri Koç Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Araştırmaları Çağdaş Fransız Felsefesi, Etik, Feminist Felsefe alanlarında çeşitli sorunları konu edinir. “Derrida Critical Assessments” (Routledge, 2001) ve “A Companion to Derrida”nın (Blackwell, 2014) editörüdür. Eserleri arasında Başkalık Deneyimi, (YKY 2005), Cinsel Farkın İnşası (Metis 2018), Ontologies of Sex: Philosophy in Sexual Politics (Rowman and Littlefield, 2020) Çağdaş Kıta Felsefesi (FOL Yayınları 2021) ve Derrida İstanbul’da: Sekülerizm, Öteki ve Sorumluluk (FOL Yayınları 2022) yer alır. Türkçe, ingilizce ve Fransızca çok sayıda makale yayımlamıştır.
Etkinlik herkese açık ve ücretsizdir.
Kapılar etkinlikten yarım saat önce açılır.
Katılımcılar etkinlik sırasında çekilecek fotoğrafların YKKSY’nin sosyal medya hesaplarında kullanılmasına izin vermiş kabul edilirler.
YKKSY etkinlik saatinde değişiklik yapma ve iptal hakkını saklı tutar.
Peki bu oturumda nelerden bahsedeceğiz?
Varoluşçuluk ve algı fenomenolojisi Maurice Merleau-Ponty’nin düşünsel yolculuğunun duraklarıdır. Öte tandan onun 1961’deki ölümüne dek Jacques Lacan ile yakın bir arkadaşlığı olduğunu biliyoruz, ayrıca Lacan’ın kısa süre için de olsa seminerlerini izlediğini ve yazılarında Lacan’a gönderme yaptığını da... 1949-1951 Sorbonne derslerindeki Lacan göndermeleri esas olarak ayna evresiyle ilişkilidir. Lacan ve Merleau-Ponty üzerine yapılan en önemli çalışmalar fenomenoloji ile psikanaliz arasında tuhaf bir yakınlık olduğunu söylerler. Aslında araştırmaları bilince yönelmiş olan fenomenoloji ile bilinçdışını kurcalayan psikanaliz arasında bir uyumdan söz etmek hayli iddialı bir tezdir. Bernard Baas Merleau-Ponty’nin Husserl’in Ideen II başlıklı yapıtının etkisi altında ontolojiyi tenden bağımsız olarak ele almayı reddederek fenomenolojiyi Lacan’ın psikanalizine yaklaştırdığını ileri sürer. Merleau-Ponty’nin fenomenoloji ve psikanalizin sınırlarında bir (paradoksal) bilinçdışının fenomenolojisi sorgulaması yaptığını da düşünebiliriz elbette. Öte yandan, Lacan 1936 yılında kaleme aldığı “Ben İşlevini Oluşturucu Ayna Evresi”nde de Algının Fenomenolojisi’nin 1945 yılında sözünü edeceği algıya ilişkin yapılar ben işlevinin oluşmasıyla bağlı bir biçimde ele alınmıştır. “Ayna Evresi”, algısal alanın ortaya çıkışı olayı ile “ben”in kurulmasını yapısal bir biçimde ilişkilendirdiği için algıya odaklanan fenomenolojinin onu mutlaka dikkate alması gerekirdi. Dahası, Lacan’ın metni algılayan bedenin bedensel şemasının birliğini kuran şeyin imago’nun başarılı bir biçimde üstlenilmesi olduğunu söyler. Bedenin parçalanmasını da bu imago’yla çakışamamakla açıklar. Böylece bedensel varoluş sorunsalı ile imgesel düzen ve narsisizm sorunsalı arasında, fenomenoloji ile psikanaliz arasında kolay kolay göz ardı edilemeyecek bir ilişki kurulur.
Zeynep Direk Boğaziçi Üniversitesi’nde Yüksek Lisans derecesini, Memphis Üniversitesi’nden doktorasını almıştır. 2014’ten beri Koç Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Araştırmaları Çağdaş Fransız Felsefesi, Etik, Feminist Felsefe alanlarında çeşitli sorunları konu edinir. “Derrida Critical Assessments” (Routledge, 2001) ve “A Companion to Derrida”nın (Blackwell, 2014) editörüdür. Eserleri arasında Başkalık Deneyimi, (YKY 2005), Cinsel Farkın İnşası (Metis 2018), Ontologies of Sex: Philosophy in Sexual Politics (Rowman and Littlefield, 2020) Çağdaş Kıta Felsefesi (FOL Yayınları 2021) ve Derrida İstanbul’da: Sekülerizm, Öteki ve Sorumluluk (FOL Yayınları 2022) yer alır. Türkçe, ingilizce ve Fransızca çok sayıda makale yayımlamıştır.
Etkinlik herkese açık ve ücretsizdir.
Kapılar etkinlikten yarım saat önce açılır.
Katılımcılar etkinlik sırasında çekilecek fotoğrafların YKKSY’nin sosyal medya hesaplarında kullanılmasına izin vermiş kabul edilirler.
YKKSY etkinlik saatinde değişiklik yapma ve iptal hakkını saklı tutar.