- COGİTO
- KİTAP-LIK
-
SANAT DÜNYAMIZ
- Sayı 202 Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?
- Sayı 201 Gözlerimizi Kaçırmadan
- Sayı 200 Popüler Olan Üzerine
- Sayı 199 Atlaslar, Melekler, Hafızalar
- Sayı 198 Sanat Dünyamız ELLİ YAŞINDA
- Sayı 197 Ev: Neresi?
- Sayı 196 Bir 100 Yıl Listesi Denemesi
- Sayı 195 İnisiyatif Almak
- Sayı 194 Güneşli Günlerden
- Sayı 193 Saat Kaç?
- Sayı 192 Kesişimsellik ve Sanat
- Sayı 191 Direnişin Zihni
- Sayı 190 Bir Arada Olmak
- Sayı 189 Bienaller Mevsimi
- Sayı 188 Bir Varmış Bir Yokmuş
- Sayı 187 Müzeler / Hafızalar
- Sayı 186 Kültürün Tarihi
- Sayı 185 Mesafenin Politikası
- Sayı 184 Şehirlerin Katmanları
- Sayı 183 Anıtlar Düşerken
- Sayı 182 Sanata ve Sanatın Bağlarına Dair Her Şey
- Sayı 181 Sanatın Hayatta Kalma Yolları
- Sayı 180 Bugüne Bakma Sanatı
- Sayı 179 Teneffüs
- Sayı 178 Özen ve İhtimam
- Sayı 177 Geleceğe Eskizler
- Sayı 176 Bağlar ve sesler üzerine
- Sayı 175 Baharın Gelişiyle
- Sayı 174 Performansın Dönüşümü
- Sayı 173 “Sanat Dünyamız”, tarihin ve bugünün etkileşimlerinin izinde
- Sayı 172 Antroposenle Birlikte
- Sayı 171 Tutuşmuş Dünyamızda Sanatın Yöntemleri
- Sayı 170 Merakımızı Sürdürmek Üzerine
- Sayı 169 Zihnimizi Açan, Merakımızı Besleyen Sanat
- Sayı 168 Sanat Dünyamiz 45. Yayın Yılına Girdi
- Sayı 167 Günsel Renda: Türkiye Sanatı Tarihinde Zarif, Çalışkan, Üretken Bir Bilim Kadını ve Samimi Bir Hoca
- Sayı 166 Her Güne Bir Soru
- Sayı 165 Sanatta duygu, düşünce...
- Sayı 164 Sanat, Kütüphane, Bilim
- Sayı 163 Hissiyat
- Sayı 162 Sanata Bakışlar
- Sayı 161 2017 İzlenimleri
- Sayı 160 Meydana, İnsanlığa Açılan Kucak
- Sayı 159 Dünyalar İçin Dünyalar Açan Sanat ve Kültür
- Sayı 158 İlham Vermek, İlham Almak...
- Sayı 157 Sanatın Meselesi: Her Şey
- Sayı 156 İlk Sergiler - Bir Seçki
- Sayı 155 Kavramlar ve kategoriler derken...
- Sayı 154 Uçsuz bucaksız ilgi alanı
- Sayı 153 Kaybolan, kaybettirilen kavramların peşinde
- Sayı 152 Öteki kim, sahici ki?
- Sayı 151 Ortak ve Kalıcı Olan Değerler
- Sayı 150 Bienallerin Ardından
- Sayı 149 14. İstanbul Bienali
- Sayı 148 Yoğun Bir Döneme Girerken
- Sayı 147 Sanat Eğitimi Yeniden
- Sayı 146 Sanatın Kaydını Tutmak
- Sayı 145 Sanatı Anlamak
- Sayı 144 Yeni Yıl Demeti
- Sayı 143 Dünya Savaşının Sanata Yansımaları
- Sayı 142 Sanat Hayatı Değiştirir
- Sayı 141 Sürrealizm'den Kalan İzler
- Sayı 140 Dünden Bugüne Sürrealizm
- Sayı 139 Kitapla Sanatın Ebedi İlişkisi
- Sayı 138 Yılbaşı Notları
- Sayı 137 Bianeller ve Büyük Sergiler Dosyası
- Sayı 136 Çoğul Anlatım
- Sayı 135 Fotoğraf Nerede Biter? 0.2
- Sayı 134 Mevsimlerle İstanbul
- Sayı 133 Anılarımızda
- Sayı 132 Yapacak Çok Şey Var
- Sayı 131 Postanarşizm ve Güncel Sanat
- Sayı 130 Güncel Durum
- Sayı 129 Sanat Dünyasında Yedi Gün’den Alıntı
- Sayı 128 Metin Okuma Disiplini
- Sayı 127 Çağdaş Sanat, Basılı Yayınla Buluşuyor
- Sayı 126 Yıl Sonu Notları
- Sayı 125 Kanıt: Eserlerin Kendileri
- Sayı 124 Eşiksel Geçişler
- Sayı 123 Bulanık Suları Arındırmaya Çalışıyoruz...
- Sayı 122 Bir iki üç...
- Sayı 121 Bütünsel Yapıt: Gesamtkunstwerk
- Sayı 120 Hikâyeler ve Beklentiler
- Sayı 119 Sanatın Işığında Ali Can Ertuğ
- Sayı 118 Bir Yıllık Bilanço
- Sayı 117 Sanat İçin Alan
- Sayı 116 Tate Modern / Arter - Sanat İçin Alan
- Sayı 115 Sanatta Güzel Beden
- Sayı 114 Kaynak ve Platform
- Sayı 113 Hayvanlar / Hayvansı Güçler Âlemi...
- Sayı 112 Dinamikler
- Sayı 111 Japonya'da Sanat
- Sayı 110 Text Art (Yazı Sanat)
- Sayı 109 Çökerken Yükseliş (1880-1920)
- Sayı 108 Avrupa'nın Bienali Manifesta
- Sayı 107 Bir Beden Dili: Giyim Kuşam
- Sayı 106 Kıpkırmızı!
- Sayı 105 Uzakdoğu'dan Çizgi Roman: MANGA
- Sayı 104 Kısa ve Acımasız mı? Video Art
- Sayı 103 İçerdeki Dünyalar: Koleksiyon
- Sayı 102 Yaşayan Opera Yaşasın Opera!
- Sayı 101 Kırılmanın Öncesinde: Cézanne
- Sayı 100 100. sayıda 32 yaşında
- Sayı 99 Sanatın Merkezi... Nerede?
- Sayı 98 "Bir Kitapta Resim Şart"
- Sayı 97 Ezoterizm ve Sanat
- Sayı 96 Katılımcı Sanat
- Sayı 95 Yapıt Okumaları
- Sayı 94 Belge(sel)den Kurmacaya
- Sayı 93 Kirpi Tilki'ye Karşı: Schönberg, Stravinski
- Sayı 92 Kuram Sanatın Peşini Bırakmaz!
- Sayı 91 Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?
- Sayı 90 Eureka!
- Sayı 89 Ulus Sanatla Kurulur mu? Cumhuriyet (1923-1933)
- Sayı 88 Türk Resmi İçin Bir Müze Denemesi
- Sayı 87 Le Corbusier’den Türkiye’ye
Sanat, Kütüphane, Bilim
"Sanat Dünyamız" her zaman coşkulu.
-
Sayı:
164 -
Dönem:
Mayıs - Haziran 2018
EDİTÖRDEN
- Sanat, Kütüphane, Bilim - Mine Haydaroğlu
SANAT TARİHİ YAZIMI; SANAT-KÜTÜPHANE-BİLİM ARASI GEÇİŞLERLE YAKINDAN İLİŞKİLİ. ÜÇÜ ARASINDAKİ BAĞ ÇOK KUVVETLİ; HATTA BİRBİRLERİNDEN BAĞIMSIZ OLMADIKLARI DA SÖYLENEBİLİR. ÖRNEKLER ÇOK; AMA BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ MİSALİ ŞUNU VEREYİM:
MARTİN GAYFORD: “VELÁZQUEZ OPTİĞE HAYRANDI. BUNU AYNA KOLEKSİYONUNA SAHİP OLMASINDAN DA ANLIYORUZ. RESİM YAPARKEN KULLANDIĞI NESNELERİN SAYIMI YAPILIRKEN ‘ÇİZGİ ÇİZMEK İÇİN KÜÇÜK BRONZ ALET’ VE ‘BİR KUTUYA KONMUŞ KALIN YUVARLAK CAM’ DİYE DE NOT ALINMIŞ. … VELÁZQUEZ’İN PERSPEKTİF, GEOMETRİ, MİMARİ, SANAT KURAMI VE OPTİK ÜZERİNE GENİŞ BİR KÜTÜPHANESİ DE VARDI; KİTAPLARI ARASINDA ALBERTI’NİN DELLA PITTURA’SI VE DÜRER’İN VE LEONARDO’NUN ÇALIŞMALARININ YANI SIRA EUKLEİDES’İN OPTİK’İNİN VE (O SIRADA YANLIŞLIKLA EUKLEİDES’E ADDEDİLEN) KATOPTRİK’İN –AYNA BİLİMİ– ÇOK SAYIDA KOPYALARI DA BULUNUYORDU. SONUNCU METNİN HEM İSPANYOLCA HEM İTALYANCA ÇEVİRİLERİNE SAHİPTİ.”RESMİN TARİHİ’NDE DESCARTES, PARIGI, SCHEINER, KEPLER GİBİ BİRÇOK BİLİM VE AKIL İNSANININ ÇALIŞMALARI DA YER ALIYOR. MERCEK, TELESKOP GİBİ ALETLERLE İMGELERİN YÖNLENDİRİLDİĞİNİ, ÖRNEĞİN 1609 TARİHLİ MISIR’A KAÇIŞ TABLOSUNU YAPAN ADAM ELSHEIMER’IN OPTİK YANSITMALARLA AY’IN VE YILDIZLARIN YÜZEYİNİN DOĞRU BİR ŞEKİLDE PLANINI ÇIKARABİLDİĞİNİ DE BU KİTAPTAN ÖĞRENİYORUZ.
KONUYA İLİŞKİN BAŞKA BİR HABER DE VEREYİM: MAT COLLISHAW’UN BU AY YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT BİNAMIZDA AÇILACAK “THRESHOLDS” [EŞİKLER] SERGİSİ DE BİLİMİN, SANATIN, KİTAPLARIN, ARAŞTIRMANIN BİRBİRLERİYLE BAĞLARINI VE HAYATIMIZA ETKİLERİNİ DÜŞÜNDÜRECEK.
BEKLERİZ.
- Cihat Burak’ın Kaleminden Hattat Hamit Aytaç - Ömer Faruk Şerifoğlu
SANAT TARİHÇİ ÖMER FARUK ŞERİFOĞLU ÖNEMLİ ARŞİV ARAŞTIRMALARINA DEVAM EDİYOR. BU SAYIDA RESSAM CİHAT BURAK’IN HATTAT HAMİT AYTAÇ İLE YAPTIĞI BİR SÖYLEŞİYİ VE VEFATI ÜZERİNE YAZDIĞI YAZIYI TEKRAR GÜN IŞIĞINA ÇIKARARAK SANAT TARİHİMİZE YENİ YAPRAKLAR EKLİYOR.
Sanat dünyamızın iki önemli ismi; ressam ve yazar Cihat Burak (1915-1994) ile Hattat Hamit Aytaç’ın (1891-1982) bir dönem ahbaplık ettiklerini öğrendiğimde önce şaşırmış, sonra da hayret ve daha büyük bir meraka kapılmıştım.
Biri resim sanatımızın önde gelen, tavrı ve tarzıyla dikkat çeken isimlerinden, resmin yanı sıra eli kalem tutan, edebiyatımıza resmi kadar çarpıcı öyküler kazandırmış bir usta Cihat Burak. Diğeri ise Harf İnkılabı (1928) sonrasında çok büyük bir kırılma yaşayan hat sanatımızın son büyük ustalarından; kamış kalemle Osmanlı-Türk hat sanatının son başyapıtlarını imzalamış, hat sanatını günümüze taşıyan isimlerin hocası, üstadı olmuş Hamit Aytaç.
Kendi alanlarında birer kutup olan bu kalender, hâneberduş ve çelebi karakterli iki usta, bir araya gelip neler konuştular? Neler paylaştılar? Her biri kendi zaviyesinden tanıklık ettiği İstanbul’un son 60 yılına dair ne gibi hatıralar dile getirdiler...
Umutsuz bir merakla giriştiğim bu yolda ilk tespitler; tanışıklıkları 1940’lara kadar uzansa da söz konusu görüşmeler 1970’li yıllarda gerçekleşmiş. Nitekim Cihat Burak imzalı “Bir sanatçının 24 saati / Hattat Hamit Aytaç ile Söyleşi” başlıklı konuşma Cumhuriyet gazetesinde 13 Kasım 1976’da yayımlanmıştır. Birkaç oturumdan sonra yayımlanan bu söyleşi, merakımı gidermekten uzak ve kısa... Hamit Aytaç’ın ölümünden sonra Temmuz 1982 tarihli Hürriyet Gösteri’de yayımlanan “Yaşadığı Gibi Sessiz Sedasız Öldü” başlıklı metin ise çok daha doyurucu; yıllardır uzaktan da olsa takip edilen bir ustanın kaybı üzerine dile gelenler, hüzünlü ve derinlikli...
Devamı bu sayıda...
- Bir Beyaz Duvar, Bir Kara Delik: (Oto)portre ve Yüzün Politikası - Nermin Saybaşılı
SANAT TARİHÇİ VE AKADEMİSYEN NERMİN SAYBAŞILI 6 ARALIK 2017 - 4 MART 2018 TARİHLERİ ARASINDA PERA MÜZESİ’NDE GERÇEKLEŞEN “BANA BAK!: ‘LA CAİXA’ ÇAĞDAŞ SANAT KOLEKSİYONU’NDAN PORTRELER VE DİĞER KURMACALAR” SERGİSİNDEN HAREKETLE GÜNCEL SANAT PRATİĞİNDE PORTRENİN VE OTOPORTRENİN YENİDEN YORUMLANMASINA VE SORGULANMASINA ODAKLANDI; AYNA/LAMANIN MANTIĞI VE BAZI FARKLI İHTİMALLER ÜZERİNE DÜŞÜNDÜ.
Öznelliğimiz söz konusu olduğunda bir açmaz bizi pusuda bekler: imge bizi önceler, ne yazık ki... Hayatta ne yaşıyorsak hep kendi imgemizle sınarız ve sınanırız. Kişi kendinde olmayanı bir başkasında göremez çünkü, kendi aynasından öte ‘öteki’ni göremez. Oysa boşa çıkan ne ihtimaller vardır; iki ayna arasındaki tek bir cismin bile sonsuza çıktığı düşünülecek olursa...
Jacques Lacan’ın ‘ayna evresi’ tam da bu onulmaz yazgımızın kuramsallaşmış formudur: aynadaki aksinden büyülenen küçük çocuğun hali öznelliğimizin yapıtaşının tamlık yanılsamasına ve yabancılaşmaya dayandığının bir göstergesidir. Ayna, ontolojik bir gediğin cismanileşmiş halidir. Lacan’ın kavramsallaştırmasına göre parıldayan, göz alıcı aynanın yüzeyinde yansıyan görüntüsünün tam ve mükemmel olduğuna inanan çocuk narsistik bir deneyim yaşar ve bu ilksel deneyim öznelliğimizin tam kalbinde yatan ve asla tümüyle kapan(a)mayacak bir gediğin oluştuğu evredir. Ayna ile imge, imge ile kimlik arasındaki bağlantının kökeni Narkissos’a kadar geri gider; ‘narsizm’ sözcüğünün etimolojik kökeni de Narkissos’a dayanır. Yunan mitolojisinde geçen hikâyede bir su pınarı kenarında kendi aksini ilk defa gören ve bu görüntüye âşık olan Narkissos, ardında nergis çiçeği bırakarak tutulduğu yansımanın içine düşer ve boğulur. Suyun aynasına, aynalamasına ilişkin hikâye bununla sınırlı kalmaz, Avrupa’nın kültür tarihinde birçok kez karşımıza çıkar. Bunların içinden en bilineni Hamlet’in Opheliası’dır. Annesiz büyümüş genç ve güzel Ophelia, Hamlet’e âşık olmuş, ancak Hamlet’in kendisine karşı olan tuhaf ve tutarsız davranışlarından ruhsal ve bedensel dengesini kaybetmiş, babasının öldürülmesi neticesinde de aklını yitirerek ırmakta şarkı söyler bir halde suya gömülmüştür. Gaston Bachelard, Shakespeare’ın Ophelia’sından yola çıkarak suyun hem gören göz hem de yansıtan ayna olduğunu belirtir. Işığı emip ondan bir dünya yaratan ırmak büyük sakin bir gözdür, manzaranın gözüdür ve bu göz aynı zamanda suya yansıyan manzara ile evrenin kendisini algıladığı ilk görüntü olarak kökensel bir aynadır da.1 Evren suda, kadim aynasında dünyaya bakmakta, dünyayı ve kendisini seyretmektedir. Sanat tarihinde ise mimesis kuralına dayandırılan resmin daha en başından ayna ile ilişkilendirildiğini görürüz. Alberti 15. yy’da resmin dış dünyanın bir aynası olduğunu, dış gerçekliği bire bir yansıttığını düşünmüştür. Leonardo da Vinci de aynadaki yansımayı gerçek bir resim olarak adlandırmıştır.
Devamı bu sayıda...
fragMENtaTION 35 - 3. Dünya Savaşının Ön Belirtileri 2018 - Rafet Arslan
Elmas Deniz, “Yazsız Yıl”, Pilot Burak Delier, “Kendini Bar Zanneden Dergi”, Lokal, Selim Birsel, “Bahçe Bakım Sanatı”, Riverrun, Süleyman Saim Tekcan, “Döngüsel Seyir”, Tophane-i Amire, Ayşe Erkmen, “Kıpraşım Ripple”, Dirimart - Süreyyya Evren
- Müzecilik Mesleği ve Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği Üzerine Bir Söyleşi - Mine Haydaroğlu, Canan Cürgen, Nalan Dönmez Yakarçelik
MÜZECİLİK MESLEK KURULUŞU DERNEĞİ’NİN YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANAN CÜRGEN VE YÖNETİM KURULU ÜYESİ NALAN DÖNMEZ YAKARÇELİK İLE YAPILAN SÖYLEŞİNİN TEMEL KONULARI DERNEĞİN (MMKD) ÇALIŞMALARI VE MÜZECİLİK MESLEĞİ OLDU.
Mine Haydaroğlu: Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği’nin kuruluşundan biraz bahseder misiniz? MMKD ne zaman ve hangi amaçla kuruldu?
Canan Cürgen: Her akademik ya da pratik uygulama alanı, kendi içinde birtakım mesleki yapılanmaları ve formel ya da formel olmayan örgütlenme biçimlerini barındırır. Bu mesleki yapılanmalar ve örgütlenme biçimleri, çoğu zaman ilgili disiplinin tanımlandığı (hatta günbegün yeniden tanımlandığı), geliştirildiği, mesleki etik kodların ve standartların belirlendiği ve konuyla ilgili uzman, akademisyen, çalışan ve bazen öğrenim görenlerin bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaştığı bir iletişim ve işbirliği ağı olarak işlev görür. Çoğu zaman söz konusu oluşumlar, mesleki yeterliliğe ilişkin kriterlerin belirlendiği ve tanımlı mesleki alanda çalışanların gelişimine yönelik akreditasyonun olduğu kadar mesleğin icra edildiği müze ortamlarına, eğitim ve iletişim gibi işlevlerin yerine getirilmesine ve izleyici deneyimine yönelik akreditasyonun sağlandığı birimler olarak faaliyet gösterirler. İşte Müzecilik Meslek Kuruluşu, tam da bu amaçlarla, söz konusu uygulamaların Türkiye’deki eksikliğinin hissedilmesi nedeniyle kuruldu.
Devamı bu sayıda...
Burcu Pelvanoğlu ile Söyleşi - Sanat Tarihinde Alternatif Okumalar - Özgenur Geris, Burcu Pelvanoğlu
- Kayıhan Keskinok - Tarihsel Bir Bakış - Jale N. Erzen
SANAT TARİHÇİ VE RESSAM JALE N. ERZEN, SANATÇI KAYIHAN KESKİNOK’UN (1923-2015) ESERLERİNİ VE SANATA YAKLAŞIMINI KALEME ALDI.
Sanat tarihi sürekli yeniden değerlendirmelerle sanatçıları sahneye çıkarıp arka perdeye attığı bir ‘git-gel’den oluşur. Ölçütler ve bakışlar zamanın paradigmalarına göre değişir. Bu değişim ve kültürel devinim içinde değeri her zaman aynı düzeyde korunmuş çok az sanatçı vardır. Bir sanatçının zamanın küresel gelişmelerine göre, yerel anlayışlar ötesinde değerlendirilmesi genellikle mümkün olmadığı için, güncel beğenilerin ötesine geçen sanatçılar çoğu kez hak ettikleri değeri bulamazlar. Kayıhan Keskinok’un 1950 ve 1970 yılları arasında yaptığı resimleri bu açıdan değerlendirmeyi bir sorumluluk gibi görüyorum.
26 Ocak 2018’de Ankara’da Keskinok Sanat Vakfı’nda açılan “Kayıhan Keskinok / Resim Serüvenim” sergisi 2015 yılında aramızdan ayrılan sanatçının 1950-1980 arasında yaptığı işlerden oluşuyor. Babasının vefatından önce Vakıf’ın bulunduğu apartman dairesini satın alıp büyük bir restorasyondan geçirerek Ankara’nın en nezih sanat ortamlarından biri haline getiren Çağatay Keskinok, Vakıf’ta açılan sergilerin çoğunun küratörlüğünü yapıyor; ancak “küratör” lakabı kullandığını görmedim.
Serginin yer aldığı, Mimar Nejat Ersin’in 1950 sonlarına ait tasarımı Cinnah 19 no.lu apartman aynı zamanda Mimarlar Derneği 1927 ve Atlas Sanat Galerisi’nin de bulunduğu ve Ankaralı sanatsever, mimar ve mimarlık öğrencilerinin, sanatçıların sıkça gittiği, bir tür Ankara’nın entelektüel ve korunmuş mekânı. Çağatay Keskinok iki yıldır birçok sergi düzenledi ama asıl amacı sergiler vasıtasıyla bir ortam yaratarak Kayıhan Keskinok’u tarihe mal etmek.
Devamı bu sayıda...
Kelle ya da Bir Mucize Olarak Mamulat - Mehmet Ergüven
- Yeniden İnşa - T. Onur Çimen
ODTÜ FELSEFE BÖLÜMÜ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ, EDİTÖR VE ÇEVİRMEN T. ONUR ÇİMEN, SEVAL ŞENER’İN 7-31 MART 2018 TARİHLERİ ARASINDA GALERİ NEV ANKARA’DA YER ALAN “HAREMDE YENİ BİR IŞIK” SERGİSİNİ YORUMLADI.
Seval Şener’in, Galeri Nev Ankara bünyesinde gerçekleşen ilk kişisel sergisi “Haremde Yeni Bir Işık”, 7-31 Mart tarihleri arasında sergilendi. Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü’nde akademisyenliğe devam eden sanatçı, sergisinde akademisyenlik ve sanatçılık arasındaki gerilimi yansıtan iki serisini sundu. Rönesans-Yeniden Düzenleme ve Oryantalizm serileri, aynı tekniğe sahip ve sanat tarihinde önemli kimi eserleri kavramsal, yeni bir ışık altında kopyalıyor. Batı’ya özgü olduğu kabul gören perspektifle yapılan resimleri kopyalarken, perspektifin ihlaliyle açığa çıkan gerilim tanıdığımız eserlerin kimliğini altüst ediyor. Görsel organizasyonu ve dolayısıyla imgenin kendiyle ilişkisini baştan kurguladığı eserleri, mekânsal denemelerde “derinlik ve yüzey arasındaki çatışma”yı biçimsel olarak ele alıyor ve bildiğimiz eserlere dair yeni temsiller sunuyor. Eklektik ya da senteze dayanan imgeler üretme amacı taşımadığını belirten sanatçı, sanat tarihine yeni bir kapı aralıyor. Kullandığı, yeniden düzenlediği ve kopyaladığı eserler şöyle: Rönesans-Yeniden Düzenleme serisi dahilinde Michelangelo’nun Yaratılış, Holbein’ın Elçiler, Rubens’in Üç Güzeller, Leonardo’nun Son Yemek, Vermeer’in Resmin Alegorisi; Oryantalizm serisinde ise Osman Hamdi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi ve Kur’an Tilâveti, Jean-Léon Gérôme’nin Fas Hamamı, Ingres’in Büyük Odalık ve Odalık ve Kölesi, Delacroix’nın Cezayirli Kadınları, Roseti’nin Yeni Gelenlerin İncelenmesi, Goodall’un Haremde Yeni Bir Işık adlı işleri.
Devamı bu sayıda...