Kıl Payı

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Çözülmesi gereken korkunç bir plan ve kurtarılmayı bekleyen masum hayatlar... İngiliz gizli servisi MI5’ın eski direktörü Stella Rimington’dan nefes kesen bir kurmaca.

Arap Baharı, Orta Doğu’ya yayılmaktadır. BM, tüm üye ülkelerin, ayaklanmaların taraflarına silah temin etmesini önlemek için tavsiye kararı almıştır. Fakat CIA’in Londra İstasyonu’nun başındaki Andy Bokus’un elinde Yemen’e İngiltere’den bir kişi aracılığıyla silah sokulduğuna dair kanıtlar vardır. MI5’ın Terörle Mücadele Birimi’nin başındaki Liz Carlyle, İngiliz hükümetinin zan altında kalmasını engellemek için kolları sıvar fakat başladığı iş gittikçe çetferilli bir hal alarak zamana karşı yapılan bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür.

1992’de İngiliz gizli servisi MI5’ın direktörlüğüne atanan Stella Rimington, bu pozisyona getirilen ilk kadındı. “Erkek bir dünyada” tüm cinsiyetçi engelleri geride bırakarak öne çıkan Rimington, aynı başarıyı yazarlık serüveninde de gösteriyor.

“Stella Rimington, MI5 direktörlüğü yapmış olmaktan edindiği tecrübeyi ve uzmanlığını konuşturuyor.” Washington Times

“Rimington hikâyelerini kurmak için basacağı kritik noktaları çok iyi biliyor ve yaptığı kendine has dokunuşlarla tüm yeteneğini sergiliyor.” Kirkus

Liz Carlyle Britanya’nın MI5 karargâhı olan Thames House’daki bürosunda oturmuş, kaşlarını çatmış halde, masasının ortasındaki derli toplu evrak yığınına bakıyordu. Pireneler’de yürüyüş yaparak geçirdiği üç haftalık tatilden yeni dönmüştü ve içinden keşke orada kalsaydım diye geçiriyordu. Gözlüklü biri kapıdan içeriye başını uzat­tı; bu, Liz’in uzun zamandır araştırma asistanlığı görevini yürüten, şimdilerdeyse yine Liz’in yönettiği Terörle Mücadele biriminde onun yardımcılığını yapan Peggy Kinsolving’di.

Peggy, “Hoş geldin,” dedi. “Tatilin nasıl geçti? Pire gibi formda olmalısın. Sen gittiğinden beri yağmur dinmedi.” Elini evrak yığı­nına doğru salladı. “Çok fazla endişelenecek bir şey yok. Ben hepsi­ni okudum; çoğunlukla genel bilgi. Önemli olan tek evrak en üstte duruyor. Halihazırda devam eden soruşturmalarda hangi noktaya geldiğimizin bir özetini çıkardım. Cuma günü, son durumla ilgili bilgi vermek üzere İçişleri Bakanı’yla toplantın var. İstersen ben de seninle gelebilirim.”
Peggy nefeslenmek için durakladığında, Liz kendisinden daha genç meslektaşına sevgiyle gülümsedi. “Bu sabah uyandığımda pek de öyle hissetmesem de, geri dönmek çok güzel. Tatilimiz çok iyi geçti. Kilometrelerce yol yürüdük, tıka basa yedik, harika şaraplar içtik. Martin DGSE’den ayrılıp özel güvenlik işine mi girsem acaba, diye hâlâ düşünse de, keyfi gayet yerinde. Aklı Paris’ten ayrılmak ve Güney’de, ailesinin Toulouse yakınlarındaki evinin oralarda bir yerde yaşamakta. Ama devlet hizmetinden ayrılıp özel sektöre geçmek çok büyük bir adım. Dahası, özel güvenlik alanında büyük bir rekabet var; tıpkı burada olduğu gibi. Neyse, sen nasılsın? Tim ne yapıyor?”

Tim Peggy’nin Londra Üniversitesi King’s College’da İngilizce dersi veren öğretim üyesi, son derece zeki, biraz da hassas ruhlu erkek arkadaşıydı. Peggy, “Ben iyiyim, Tim de gayet iyi. Hâlâ vejetaryen yemek kursuna devam ediyor; artık ileri düzeyde. Vejetaryen ye­meklerin bu kadar lezzetli olabileceğini hiç sanmazdım; bakış açımın değiştiğini rahatlıkla söyleyebilirim,” dedi. İkisi de gülümsedi. Peggy, “Hoşuna gitmeyecek bir gelişme yaşandı,” diye devam etti. “Fazladan sorumluluk yüklediler üzerimize. Bu gelişmeden ancak geçen cuma haberim oldu. Arap Baharı asilerine el altından silah teminiyle alakalı olarak, –her ne anlama geliyorsa artık– ‘durumu dikkatle izle ama müdahale etme’ görevi verdiler.”

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.